Eğitim Sitesi

Gülümser Bayrak Şiiri

Gülümser Bayrak

Dağlar isyan eder,

Dağlar isyan eder al bayrağıma;

Dağları titreten bir ferman gelir!



Düşman kesilir,

Doğu düşman, Batı düşman kesilir;

Düşmanı püskürten bir volkan gelir!



Bulutlar kaplar,

Mavi gökyüzünü bulutlar kaplar;

Sisleri dağıtan bir devran gelir!



Zafere koşar,

Aslan Mehmetçikler zafere koşar;

Cepheleri sarsan kahraman gelir!



Bir güneş doğar,

Uzak ufuklardan bir güneş doğar;

Geceyi ışıtan kutlu an gelir!



Gülümser bayrak,

Hür ufuklar boyu gülümser bayrak;

Gökleri inleten mehteran gelir!



Bir rüzgâr eser,

Uzak diyarlardan bir rüzgâr eser;

Nazlı bayrağıma taze can gelir!



ŞERAFET BULUT



Şerafet BULUT Şiirleri

  

elif nasıl güzel bir şiirmiş

Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.

Benzer Şerafet BULUT Şiirleri:

Periler Diyarı (Nevşehir)

Periler diyarında birleşir ebet ezel,

Yer üstü ayrı güzel, yer altı ayrı güzel:

Karanlık dehlizlerde gizlenmiş kat kat şehir;

Yüzyıllar dondurulmuş: Çağlar, devirler esir.

Tarih zamanı aşmış, insan meftun rüyaya,

Yelken açar ruhumuz bir muhteşem dünyaya.

Yetersiz kalır akıl, hülyalara dalar göz;

Gönül coştukça coşar; dil susar, tükenir söz.



Bu diyar, bu diyar rüya âlemi:

İnsan esintiye kapılır gider,

Dertler unutulur, dağılır keder.

Kuşlar cıvıl cıvıl, yağmurda, karda;

Sevinç çiçekleri açar baharda



Göklere meydan okur kalesi Uçhisar’ın.

Tadına doyum olmaz mehtabın, yıldızların!

Gülşehir’de medrese bilgi bilgi ışıktır.

Tarifsiz güzellikler sonsuzluğa âşıktır!

Kilise duvarları konuşur desen desen;

Selçuklu rüzgârıdır kale burcundan esen.

Yer altı şehirleri sanki durdurur aklı,

Gün görmemiş define: Derinkuyu, Kaymaklı!



Bu diyar, bu diyar eşsiz manzara,

Periler efsane söyler rüzgâra!

Kalem yorgun, fırça bitkin, dil suskun:

Tabiat rengârenk şiir dizesi;

Medeniyet şehri, tarih müzesi!



Tatlı esintilerde çağların serinliği,

Ufukta minareler, tarihin derinliği!

Peri bacalarında yaşanır masal çağı.

Bir ilahî lezzettir Ürgüp’te üzüm bağı.

Medeniyet ve inanç işlenmiş her taşına,

Ebedî vatan olmuş ebedî yoldaşına.

Türklüğün hoş görüsü kuşatmış her eseri,

Renk renk gülümser güller Lâle Devri’nden beri!



Bu diyar, bu diyar ümit pınarı;

Bu diyarı gören bahtiyar olur;

Gönül mevsimleri hep bahar olur.

Dünü yarınlara bağlar bu sevda,

Hazana elveda, kışa elveda!



Şerafet BULUT






Şerafet BULUT

Çanakkale Destanı

Uzak diyarlardan geldiler,

Renkleri başkaydı, dilleri başka.

Yürüdüler pervasızca, barbarca;

Saldırdılar havadan, karadan ve denizden!

Ne istiyorlardı bizden?

Ektikleri nefret, saçtıkları zehirdi!

Çanakkale rüyalarındaki şehirdi.



Yüzyıllardır özlenen zafer yakındı,

Gece tedirgindi, seher yakındı.

Oltada balıktı Çanakkale(!)

Evdeki hesaplar çarşıya uymaz,

Gün gelir, plânlar hep suya düşer;

Türk’e pusu kuran, pusuya düşer!



Bir hilâl uğruna, vatan uğruna,

Toprağın altında yatan uğruna,

Edirneli, Karslı, Sivaslı çavuş,

Tertipleri şehit, hep yaslı çavuş;

Mersinli, Muğlalı, Uşaklı aslan,

Ön safta çarpışan adsız kahraman,

Urfalı, Antepli, Rizeli nefer

Yedi düvel gelse boyun mu eğer?

İntikam aşkıyla başlar savaşım:

Düşmanı görünce yiğit dadaşım,

Gece gündüz olur, dağlar düz olur;

Bir yiğit on olur, onlar yüz olur;

Saniyeler uzar, sonsuz an gelir;

Cepheleri sarsan kahraman gelir!



Şehidimin kanı var, her adımda,karışta,

Cephelerde yanardağ, ışığız biz barışta.

Tarihlere sığmayan destandır Çanakkale,

Yüreklerde parlayan volkandır Çanakkale;

Dudaklarda Fatiha, dillerde cenk türküsü,

Şehit düşer “Mehmet”im, sonsuzlaşır ülküsü;

Er meydanı boş kalmaz: Bir söner, bin doğarız;

Biz zafer güneşiyiz, ufuklarda biz varız!



Yurduma göz dikene dar eylerim âlemi,

Dünyalara değişmem eşsiz Çanakkale’mi!

Kutlu cepheden kaçmak korkakların elemi,

Yedi düvel bir olsa vermem Çanakkale’mi!

Ne ressamın fırçası, ne şairin kalemi,

Nasıl anlatabilir cennet Çanakkale’mi?



Top ve tüfek sesleri ufku toz duman eder,

Sahiller bombalanır, denizler isyan eder,

Sahte medeniyetler, bütün kinini kusar;

Masumlar parçalanır ve beşeriyet susar!

Gücümüzü ölçemez tarihler ve savaşlar,

Oğuz neslinin sabrı, bittiği yerde başlar!

Beyhude ümitlerin meyvesi acı olur,

Gün doğar, Mehmetçikler, gönüller tacı olur!



Dün, nasıl kükremişse her Evlâd-ı fatihan,

Dünyaya meydan okur, kavga başladığı an!

Nice Yahya Çavuşlar, küffara aman vermez,

İman zırhlı göğüsler can verir, vatan vermez!

Yeryüzü haritası çizilir yeni baştan,

Zaferlerin tarihi yazılır yeni baştan!

Şerafet BULUT

(Türk Dili,sayı:622,Ekim 2003 )



Öz İlimde Öz Dilim

” Yabancı dil öğretimi değil, yabancı dille öğretim yaygınlaştırılıyor.”

-Gazetelerden-



ÖZ İLİMDE ÖZ DİLİM

Üvey evlât olamaz

Öz ilimde öz dilim!

Bin yılların cevheri

Bu dil ufkumda ilim,

Bu dil gönlümde sevda

Bu dil nazlı sevgilim.

Bu dil varsa, biz varız.

Ruhsuz nasıl yaşarız?



Bu dille aydınlanır,

Geçmişin geleceğin.

O,yabana atılmaz:

O,senin öz çiçeğin;

Yüz verme yad güllere,

O, senin söz çiçeğin.

Bu dil, bahçemizde gül,

Gülsüz yaşar mı gönül?



Nağmesi hür diyarın

O,”Yemen Türküsü”dür.

O,senin söz pınarın

O, Türk’ün ülküsüdür.

Hor görmek öz dilini,

Yüceltmez Türk ilini!

Bir gün kurursa pınar,

Ayakta durmaz Çınar!



Şerafet BULUT

(Türk Dili, sayı:549,Eylül 1997)




Şerafet BULUT

Gülümser Bayrak

Dağlar isyan eder,

Dağlar isyan eder al bayrağıma;

Dağları titreten bir ferman gelir!



Düşman kesilir,

Doğu düşman, Batı düşman kesilir;

Düşmanı püskürten bir volkan gelir!



Bulutlar kaplar,

Mavi gökyüzünü bulutlar kaplar;

Sisleri dağıtan bir devran gelir!



Zafere koşar,

Aslan Mehmetçikler zafere koşar;

Cepheleri sarsan kahraman gelir!



Bir güneş doğar,

Uzak ufuklardan bir güneş doğar;

Geceyi ışıtan kutlu an gelir!



Gülümser bayrak,

Hür ufuklar boyu gülümser bayrak;

Gökleri inleten mehteran gelir!



Bir rüzgâr eser,

Uzak diyarlardan bir rüzgâr eser;

Nazlı bayrağıma taze can gelir!



ŞERAFET BULUT




Şerafet BULUT

Gülümser Bayrak Şiiri