İzmir'siz Bir Hayat
Zalim Mondrosta katlini isteyen, eller kırılsın
İzmirim seni işgal eden, topraklara serilsin
Ondört Mayıs gününde, halka haber verilsin
İzmir’siz bir hayat, öldürülen can gibi.
Cemiyetler toplandı, halk meydanlara indi
Kahpe Yunan cuntası, korkudan dağa sindi
Anadolu şahlandı, dört bir yan alevlendi
İzmir’siz bir hayat, damardaki kan gibi.
İşgal kabul edilemez, bizi kimse yenemez
Vatan namustur bizde, elalemler sinemez
Kanla yunmuş toprağa, hiçbir zalim giremez
İzmir’siz bir hayat, karanlık bir kün gibi.
Çare nedir diyerek, izmir’e kanat olduk
Kuva-yı Milliyeyle tüm yüreklere dolduk
Düzenli ordu için, tepkilere boğulduk
İzmir’siz bir hayat, koldan çıkan yen gibi.
SARIOĞLAN
Şenol KARA Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Huzur Bu Işte
HUZUR BU İŞTE...
Saat 04.30
Gün doğumuna daha çok var.
Tık...Tık... Tak...Tak...Diye bir ses.
Kulağımı acı acı tırmalıyor.
Bu ses de neyin nesi!
Dedim! kendi kendime.
Bir baktım ki!
Gaz lambasının puslu ışığında,
bastonu elinde
hayatın izleri yüzünde
Aksakallı dedem.
O masum duruşu ve tatlı gülümsemesiyle;
" Hadi yavrum...Hadi aslanım..
Kalkıver...Bak hava ışıyor....
Koyunlar kuzular aç kalacak...
Hadi yavrum...Hadi!"
diyerek seslendi.
Kalkmaya gayret ettim.
Ama nerde!
Sabah uykusundan kimin kalktığı görülmüş!
Hele hele bu saatte...
Hemen kendimi sıcacık yatağıma geri attım. Olmadı! Olmadı be! Bir türlü kalkamadım!
Oh be! Dedem gitti! diye sevindim.
Beş dakka oldu olmadı...
Yine aynı ses...Tık...Tık...Tak.. Tak...
Yine dedem...Yine geldi.
Dedemin ne günahı vardı ki!
Benim onu yormaya ne hakkım vardı!
Hemen yatağımdan fırladım.
Koyunları kuzularından ayırıp çıktım evden.
Tabi çoban köpeğim Çarşafı unutmadan...
Yerler ıslak....Otlar ıslak...
Koyunlar koşuyor...Kozalak kovalıyor.
Yetişmek ne mümkün.
Düşe kalka gidiyorum peşlerinden...
Sırılsıklam oldum...
Şükürler olsun! Rabbime.
Nihayet güneş doğdu.
Ne güzel bir doğa....
Oooohhhh! ooooohhh! deyip
Nefes aldım havayı içime çeke çeke...
Nihayet koyunlar da koşmayı bıraktı...
Ne de olsa karınları doymuştu....
Ben de kuru bir yer buldum...
Oracığa kıvrıldım durdum.
Ohhhh! Dunya varmış be!
Güneşte vuruyor yüzüme artık.
Allah' tan daha ne isteyim..
Huzur bu işte...Stres yok...Gürültü yok...
Bağıran yok...Çağıran yok...
Ben...Çarşaf ve koyunlarım..
Bir de kavalım...
Aldım kavalımı başladım çalmaya...
'Dağlar seni delik delik, delerim delerim.
Kalbur alır toprağını elerim elerim.
aman aman...Dumanlı dağlar."
Genç Kaleminiz
Şenol KARA
19 Ekim 2021 Muş
Şenol KARA
Gelincik Çiçeğim
Tek yıllıksın sen
Narin gelincik çiçeğim.
Yaprakların rüzgar kadar hassas.
İnce sedefimsi yapın bir o kadar zarif.
Kimi zaman ince yüreği...
Kimi zaman kibarlığı simgelersin.
Bu yüzden seninle özdeşleşir
Hassas, zarif insanlar.
Rengin o kadar kırmızı ki...
Sana "ateş otu" lakabını vermiş.
Adeta Şehit olan askerleri betimlemiş.
Kimi zaman tül kadar inceliğinle..
Bir duvağı anımsattın bize
Kimi zaman da
Yarınından habersiz bu günü yaşayan
İnsan ömrünü çağrıştırdın.
Hele hele o dalında ki siyah çizgiler yok mu?
Senin bir tarafını kaplayıp duran.
Adeta sevenin yüreğindeki acının
Sevgiye baskın gelmesini...
Hissettirir.
Sevene...sevilene...
O kadar ince ve zarifsin ki..
Dokunmak, kucaklamak isterim..
Ama yapamam...incitmekten...
İncinmekten korkarım.
Kırmızı yaprakların o kadar narin ki...
Masum görünüşünün altında yatan
Hüznünü dışarıya çıkarmaktan korkarım.
Söyleyin...Haber salın..
Sevenlere...Sevilenlere...
Gelinciğime kızmasınlar!
Muştulayın...Selam gönderin...
Küskünlüğe yenik düşenlere...
Gelinciğimi boynu bükük,
Yalnız koymasınlar.
Seven sevdiğine sitem ederse...
Gelinciğimden bilmeyin nolur!
Bu yüzden O'nu hor görmeyin!
"Beni bir gelincik misali koparıp gittin!"
Sözüyle...
Gelinciğimi değersiz göstermesinler.
Hüzün denizinde...
Dalgaların esiri eylemesinler...
Aman! Aman ha!
Sadece ölülere rahmet versin diye!
Mezarın soğuk toprağında...
Terkedip gitmesinler.
SARIOĞLAN
21 Mayıs Pazar
2023 Muş...
Şenol KARA
Son Veda
SON VEDA...
Sevdiğini ebediyete uğurlamak var ya...
Çok zor...çok zor be dostlarım.
Yüzüne bakmak istersin, bakamazsın..
Elini tutmak istersin, tutamazsın..
Babaaa! ..Anaaaa!...diye seslenirsin
Duyan yok...Cevap veren hiç yok...
Sanki sevdiğin konuşacak gibi, konuşamaz.
Sanki Babacığın ağlayacak gibi, ağlayamaz.
Hele hele o kabirde geçirdiğin...
Son beş dakika yok mu.
Sevdiğin rahat etsin diye toprak atman yok mu
Ben de sevdiğimle kalayım burada!
Bende babama sarılıp yatayım burada!
Kabirden hiç çıkmayayım!
Benim üzerime de toprak atsınlar!
Diye, kara kara düşünüp durursun.
Mezarın başında toplanan cemaat
Bir sana, bir meftaya bakıp, seslenir;
"Biraz da baş ucuna toprak koy! biraz da ayak kısmına toprak koy! sevdiğin rahat uyusun!"
Çok zor...Çok zor be dostlarım.
Sevdiğini kefeniyle kıbleye çevirmek...
Sevdiğini daracık mezarında rahat ettirebilmek.
Bedeni canlanmasa da onunla vakit geçirebilmek..
Çok zor...Çok zor be dostlarım.
Sevdiğinin yüzüne son kez bakamamak.
Sevdiğinin bedenini koklayamamak.
Kefenin bağını çözmek yürek ister...
Bir an kefenin bağından tutup, sevdiceğinizi
dışarı çıkarmak istersiniz.
Babam ölmedi! yaşıyor...
Anam ölmedi! yaşıyor...Diyerek...
Boğazınız yırtılırcasına bağırmak istersiniz.
Ama yapamazsınız...Olmaz...Olamaz...
Mezar sus pus...Her yerde ölüm sessizliği.
Hani şarkılarda hep dinleriz ya;
"Yalan..Dünyada ölümden başkası yalan."
Artık her şey bitti! ölüm gerçeğiyle yüzleşme zamanı geldi, çattı! dersiniz kendi kendinize..
O an var ya..Dünya gözünüzde yok olur...
Ebedi aleme gitmek istersiniz...
Dünya, hayat, herşeyin bomboş olduğunu...
Mal, mülk, evlat herşeyin yalan olduğunu...
Sadece...Sevdiğin...Kabir....kefen...
Kara toprak ve Senden başka...
Kimseciklerin olmadığını...
Bismillah...Alameti Resulullah! diyerek;
Sevdiğinizin üzerine sert gürgen tahtalarını
Perde perde sıralarken...
Sanki dünya ile kabiri ayırıyorum sanarsınız.
Tahtaları birbirine vurdukça gelen o ses var ya
Sana ölümü hatırlatır...Sana berzahı anımsatır...
Tahtaları bir bir sıraladıkça...
Sevdiğiniz kabirde kaybolur.
Tahtaları birbirine vurdukça...
Çıkan ses, yüreğini ürpertir durur.
Adeta sevdiğinizin son kez size;
Beni bırakma! Beni bırakıp gitme! diye
Mezarından seslendiğini duyar gibi olursun.
Ama ne çare....Ayrılma zamanı geldi...
Sevdiğin...Baban...Anan...Gardaşın...
Yavaş yavaş...sessiz...sessiz...
Gözden kaybolur....Gider...
Ebedi aleme göç eder.
Ne yapalım dostlarım...
Beklemek boşuna...Mezarda kaç gün daha kalabiliriz ki...
Sevdiğinize veda edip gitme zamanı geldi.
Sevdiğini mezarlıkta tek başına yapayalnız bırakma zamanı geldi...Sevdiğini Münkir ve Nekir meleklerine teslim etme zamanı geldi...Deyip arkanıza baka baka mezarı terkedersiniz... Gözünüz yaşlı....Kalbiniz buruk...Yüreğiniz buz kesilmiş...Yüzünüz ve benziniz solgun..
O zaman aklınıza Hz.Ebubekir (R.A.)'in o müthiş sözü gelir;
"Kendin için kabir hazırlama, kendini kabre hazırla."
Genç Kaleminiz
Şenol KARA
06 Kasım 2021 Cumartesi
Şenol KARA