GÜRSEL deve kuşu
Kaptan
Yine başıma geçirdim şapkamı
Ve azgın dalgalara karşı
Açtım savaşımı…
Umut denizinin tam ortasındayım
Lakin sonunu bulamıyorum
Bilmiyorum sonu yok mu?
Bu kez yine umutlarımı bulamadan
Geri dönüyorum..
Kaçıncı seferim bu bilmiyorum…
Duygu ENGİN Şiirleri
Yazılan son 4 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 4 yorum yazılmış.
Benzer Duygu ENGİN Şiirleri:
Kılıcımı kalkanımı kuşandım yine
Geceye karşı
Usanmak bilmeyen bir çocuk oluyorum
Günden güne
Göz yaşlarım her ne kadar hücum etse de gözlerime
Ağlayamıyorum
Eminim huzur dolu bir yer olduğuna
Bulamıyorum
Yüreğim kan ağlamaklı,mendil yok silemiyorum
Haykırmak geliyor içimden,haykırıyorum
Ama bir türlü susamıyorum
Duygu ENGİN
İlk önce küçük umutların içinde büyüttüm seni,
Sonrada göz yaşlarımda sakladım ismini,
Ağladım ve bekledim günler geçti,
Ama sen yoksun hala…
Sen beni bıraktığında yaşım yedi,
Şimdi oldu yaşım on iki,
Günler geçti,aylar geçti,yıllar geçti,
Ama sen yoksun hala…
Hani küçük kızlar birilerini örnek alırlar ya,
Örnek aldıkları insanların yaptıklarını yaparlar.
Seni bekledim ne yapacaksın diye,
Ama sen yoksun hala…
Yolda yürürken bulutlara el salladım,
Biliyordum orada olduğunu biliyordum.
İnanıyordum sende beni görüyordun.
Bekledim her ufuktaki bulutla,
Ama sen yoksun hala…
Çoğu kişi okşadı saçlarımı,
Çoğu kişi bağrına bastı,
Çoğu kişi sevdi beni ellerimi ısıttı,
Ama inan senin sıcaklığın ayrı…
İçine sevgi dağıtan beni
Seni tanıyanlara sordum seni,
Dediler sırma saçlı ceylan gözlü
Yollara baktım martılara sordum,
Ama sen yoksun hala…
Artık olmuştu yaşım on yedi,
Evet genç kız olmuştum artık,
Genç kızlar dertlerini paylaşmak isterler ya,
Bende seninle paylaşmak istedim,
Ama sen yoksun hala..
Yolun yarısına gelmiştim artık,
Tamtamına sensiz otuz sene,
Gülücüklerin ardından gelen,
Her damla gözyaşında.
İnan hep seni yaşattım,
Ama sen yoksun hala…
Sana kaç geceler yıldızlarla selam yolladım,
Ulaştırdılar mı sana?
Sende gönderirsin diye bekledim.
Ama selamın yok hala..
Yıllarca uzak olduğum o duygulara,
Tek bir kelime ile cevap vermek geliyor içimden.
Yaş olmuş elli ve ben son nefesimde ,
Son sözüm yine anne,anne ve anne…
Duygu ENGİN
Bir sokak vardı Arnavut kaldırımlı
Bir ev vardı yanı başında
Her gün şarkısını dinlerdik
O çingene kadının
Gülü takınca kulak arkasına
Savrulurdu kızıl saçları rüzgarla
Bir ayakkabısı vardı kırmızı
Özenirdim her bakmama
Kanlıca’ya giderdim bazen
İstanbul’un o meşhur kanlıcasına
Yoğurt yerken alem
Yetinirdim sadece bir yutkunmakla
Bazen bulutlarda benimle gelirdi
Hep aynıydık,bende ruhsuz onlarda
Sonra birden kararırdı etraf
Haydi boyacı çocuk Kasımpaşa’na doğru
Bazen ayaklarım değiyordu denize
Yüreğim suskun ağlamaklı
Yine Arnavut kaldırımı
Yine o karanlık ev
Merdivenleri gacır gucur ediyor Saçlarımı istiyorum ara sıra
Nafile aynanın karşısında bir erkek görüyorum
Hayal dünyama dalıp gerçek dünyama dönüyorum
Hasta bir kadın yatakta
Odun yok soba yanmıyor bu soğukta
Korkuyordum karanlıktan önceleri
Artık alıştım korkmuyorum
Neden mavi bir önlük giyemiyorum bende
Neden ayakkabılarımın ucu yırtık,altı delik
Ve yine dönüyorum aynı hikayeye
Boya sandığını al eline
Dinle kırmızı pabuçlu çingene kadını şarkılarını
Arnavut kaldırımlı sokak uzuyor gidiyor
Yine kanlıca ve yine ayaklarım suya değiyor
Sonra gece koşturuyor peşimden
Kapatıyor her yeri
Haydi boyacı çocuk Kasımpaşa’na
Şimdi çok geçti aradan
Göremiyorum Arnavut kaldırımlı sokağı
Bulamıyorum merdivenleri gıcırdayan o karanlık evi
Yok o şarkı söyleyen çingene
Özledim hem de çok o karanlıkları
Bugün Kanlıca’dayım yoğurt yiyorum
Ayağımda bir çift kırmızı pabuçlar
Ve evde bir köşede saklıyorum
O günlerden tek hatıra kalan
Yırtık bir çift ayakkabıyı
Duygu ENGİN