Eğitim Sitesi

Mum Çiçeği Şiiri

Mum Çiçeği

Ey! Duruşu mahur,

bakışı mahmur mum çiçeği.

Senin payına mı düştü

bu dalgalı hayatın

sahillerinde solmak.

sana mı kaldı, en ağır yükü

omuzlarınla kaldırmak.



Sen ki,

güneşler açtırmalısın

en karanlık gecelerin

ufuksuz şafaklarında.

pervasız gölgelerde

ışığa koşmalısın

delicesine....



Sen ki,

umudu sulamalısın

gözlerinden süzülen

damla damla çiğlerden.

kokular salmalısın dört bir yana

yaprak misali kirpiklerinden...



gözlerinden hüzün değil

yemyeşil düşler akmalı.

güneş açınca gözlerini,

ilk senin yüzüne bakmalı...



Hayran olmalı sana Hilâl,

dili tutulmalı dolunayın,

Mehtap, yüzünden almalı

o parlak ışığını.

simsiyah gökyüzünde,

samanyolu saçlarında,

yıldızlar parlamalı.



denizin suyunda

göklerin değil,

gözlerinin rengi olmalı

ve balıklar

hayatı engin sular yerine

gözlerinde bulmalı.



sararmış başaklarla değil,

saçlarınla oynaşmalı rüzgarlar,

kirpiklerine tutunmalı kuşlar

ve ceylanlar

göğsünde uyumalı.



hadi gülümse artık,

özüne banıp da kansın arılar.

kokunu yaysınlar

yedi düvele.

o zaman fark edeceksin

sevda denen gerçeği,

Ey! Duruşu mahur,

bakışı mahmur mum çiçeği.



Turan AKBULUT(LEYSEYUP)

Turan AKBULUT Şiirleri

  

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Turan AKBULUT Şiirleri:

Şehit Ve Annesi

Anne!

Tatlı rüyalar anneciğim…

Bu sabah uyandığında

“Bir rüya gördüm!” diyeceksin

“Rüyamda oğlumu gördüm!

Aslanımı, ciğerparemi,

yavrumu gördüm!”



ahh, canım annem!

Ne güzel okşardın saçlarımı…

Yanaklarıma sıcacık öpücükler kondururdun

Canımla beraber acırdı canın,

Sanki, ellerinde atardı yüreğim.

Ben hasta olsam senin için yanardı,

Üzüldüğümde yüreğin kanardı da

Belli etmemeye çalışırdın

Ama, hep o gizli gözyaşların

Ele verirdi seni…

Onu da ben belli etmezdim.



Anacığım!

Dilimde türkü gibiydin

Yanık mısralarım vardı senden yana

Adını andığımda yüreğim bir başka yanardı

Ana.

Senin yandığın gibi hani;

Adımı andığın zamanlarda…



Sen benim en temiz yanımdın,

Taze baharım gibiydin ana!

Seninle açardı güllerim,

Seninle yeşerirdi yollarım,

Sensiz ötmezdi bülbüller

Sensiz kokmazdı karanfiller

Senin olmadığın yerde

Her yanımı örümcekler sarardı benim

Senin tılsımlı nefesin beni canlandırırdı

Arınırdım, ak pak olurdu her yanım;

Senin elinin değdiği yerde…

Canım anam!

Gözümün nuru, gönlümün baharı anam!

Cennetler saklıydı senin ayaklarının altında…

İşte, ben gördüm o cenneti ana!



Kim getirdi sana o kara haberi bilmem!

Kim dedi “oğlun öldü!” diye

Ben ölmedim ki ana!

Bilmez mi o kara haberciler

Şehitler ölmezler!



Ben ölmedim ana!

Aha, yanı başındayım

Sen şimdi tatlı tatlı uyusan da

Ben hep geleceğim.

Sana dokunamadan,

Ellerini öpemeden,

Başımı dizine,

Yanaklarımı yanaklarına koyamadan

Sıcacık bir nefes bırakacağım yanı başına;

Beni her andığında…

Hadi, kaldır başını!

Soranlara “Ölmedi benim oğlum!” de,

Gerçi anacığım, eller bu sırrı bilmezler;

Şehitler ölmezler!



Sakın bir daha ağlama olur mu!

Sakın yüreğini dağlama!

Aman ha anam!

Sakın bir daha karalar bağlama!

Sen bir şehit anasısın…

Hani, hatırladın mı?

Beni uğurlarken evin kapısında

“Güle güle git oğul,

seni ben vatana kurban adadım

ya şehit, ya gazi ol!” demiştin…

bak yine sözünü tuttum senin

vatana siper oldu bedenim!



Kör kurşun yüreğime saplandığında,

Önce “Allah!” dedim

Sonra, adını andım ana!

Bir görmeliydin beni o anda,

Senin oğlun olduğumu bildi herkes,

“Öyle ananın böyle oğlu olur!” dediler

bedenimi yıkamadan toprağa verdiler…

hani, sen bilirsin ya anacığım,

Şehitler ölmezler!

Kurban olurum anam

Ağlama!

Yüreğini dağlama!

Sakın ha gözümün nuru

Karalar bağlama!

Yakışmaz sana karalar bağlamak,

Yakışmaz bir şehidin anasına ağlamak!



Yarın günlerden yirmibir ocak

Benim doğum günümdü hani…

Biliyorum, yine koşarak geleceksin yanıma

Fatihalar, Yasin-i Şerifler okuyacaksın

Ruhuma.

Senin de başında bembeyaz bir örtü olsun,

olur mu ana?

Mezar taşımın üstündeki kar kadar beyaz…

Ey benim güzel anam!

Yarın, başucumda otur biraz…

Turan AKBULUT

Girdap

Hadi çık gel artık karanlıklar içinden

Gönlümdeki aydınlığa.

Ben ufkunda güneşler açtırayım,

Sen dolunay gibi doğ gecelerde.

Ben huzura ereyim mehtabının ışığında;

Sen kapkara denizlerde

Gölgene sığın.

Ne kelimeler kafidir

çıkarmaya gözlerinden gizemi,

ne kitaplar dolusu nesirler…

gel de açılsın artık hazanım,

goncalar güle dönsün.

gel ki,

ruhumdaki bu yangın

büyümeden sönsün.

Varlığın bir rüyadır

Beni alıp götüren.

İçimde kopan tufan

Alır gider ümitleri.

Bunca koştuğum kalır yanıma kâr;

Yazdığım her kelime

Beni buhrana sokar…

Dilensem alır mıyım bilmem

Gözlerinden sevdanı.

Yalvarsam ulaşır mı

Saltanatına yakarışlarım?

Bilmem,

Bu ateşlerde

Sen mi yanarsın,

Yoksa ben mi yanarım?

Ben hiç gömülmemiştim

Böyle çaresizlik batağına.

ruhum vaz geçmiyor mihrabından,

pencerenden kaldır artık

şu garip örtüleri….

bırak da dolayım gönül kabına,

yalnızlık elbiseni soyun da gel,

gel ki doyayım mehtabına…

nasıl anlatsın bu dil?

bu garip yürek nasıl dayansın?

ya dinsin ruhumdaki fırtına;

ya da bedenim bu ateşte yansın.

düştüğüm girdaplardan çıkar,

bir damla su uzat

kurumuş dudaklarıma,

firakımdan ellerin yansın.

tükensin efkârım soluklarında

umutlar birbaşka bahara kalsın...,


Turan AKBULUT

Gizli Kafiye

Sen benim

hayat kitabımın

son şiirinde;

yazamadığım

son mısranın,

gizli kalmış

kafiyesi gibisin.

Ne seni yazmaya cesaretim var

Ne de,silmeye kudretim...

Turan AKBULUT

Mum Çiçeği Şiiri