Nefes Almak Özgür Kalmak İstiyorum!
Elim, kolum yok ki; barışa tutunayım...
Ayağım, bacağım yok ki; savaşı durdurayım...
Gözlerimi kör ettiniz Ey zalimler!
Bu güzelim dünyayı, nasıl seyre dalayım.
Bomba seslerinden kulağım duymuyor ki;
Ana babamın sesini duyup, mutlu olayım.
Dilim lâl oldu, konuşamıyorum ki;
Kan ve gözyaşını, dünyaya anlatayım.
Ben de özgürce yürümek...koşmak istiyorum...
Ben de gülmek...sevinmek istiyorum..
Ben de nefes almak...özgür kalmak istiyorum.
Hani hepimiz savaşa karşıydık!
Hani zulüm görenin hep yanındaydık!
Ama nerde...Yine herşey lafta kaldı...
Yine izlemekle yetindik
Yine kendi yolumuza, kendi suyumuza gittik.
"Savaşa Hayır! Zalime Hayır!" sözü,
Sadece kulislerde...vitrinlerde kalakaldı.
Her zaman ki gibi herkes, üç maymunu oynadı.
Zulüm görenin yüreğine dokunan...
Empati kurup onlardan biri olan
Hiç olmadı...Olmayacak...
Kan ve gözyaşı görünce..
Sadece gözlerimiz dolacak.
İnsanlığımız...İnsanımsılığımız...
Yalan olup, her daim sınıfta kalacak.
Haydi dostlarım!
Savaşsız bir Dünya
Barışçıl bir toplum için
Zalimlere...Kanla beslenen Canilere..
Dur diyelim!
Sadece bir gün değil...
Sadece bugün değil...
"Savaşa Hayır!" deyip.
Barışa uzanalım.
Sevgi, dayanışma ve empati ile
Zulme uğrayanlara " Burdayız!"deyip
Savaşların olmadığı Barış Köprüsüne
Birlikte ulaşalım.
Genç Kaleminiz
ŞENOL KARA
05 Mart 2022 MUŞ
Şenol KARA Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Aşk Acısı
AŞK ACISI
Biz acılarımıza aşığız!
Bazen bir kitabın son cümlesinde
Tanışır....
Bazen bir şarkının tam ortasında
Birbirimize alışırız.
Ellerimiz ilk kez "Selvi Boylum" filminde
Buluşur...
İlk kavgamızı da "Yılanların Öcü" nde
Yaparız.
Aşkımız adeta yap bozun parçaları gibi...
Seviyoruz dediğimizde parçayı bulur,
Ayrılmak istediğimizde parçayla kayboluruz.
Yap boz gibi bir aşk, bu kadar olur.
Yap boz...adı üstünde...
Yaparız...Bozarız....
Bozarız...Yaparız...
Yap yap...Boz boz...
Ama aşk böyle olmamalı.
Bozmak yerine hep yapmalı.
Yıkmak yerine hep toplamalı.
Ama suç ben de..
Onu hak etmedim.
Onunla son durağa geldiğimiz de
Anlamalıydım...
Aşkın acılardan beslendiğini.
Anlamalıydım..
Aşık olmanın benden geçtiğini.
SARIOĞLAN
Şenol KARA
Gelincik Çiçeğim
Tek yıllıksın sen
Narin gelincik çiçeğim.
Yaprakların rüzgar kadar hassas.
İnce sedefimsi yapın bir o kadar zarif.
Kimi zaman ince yüreği...
Kimi zaman kibarlığı simgelersin.
Bu yüzden seninle özdeşleşir
Hassas, zarif insanlar.
Rengin o kadar kırmızı ki...
Sana "ateş otu" lakabını vermiş.
Adeta Şehit olan askerleri betimlemiş.
Kimi zaman tül kadar inceliğinle..
Bir duvağı anımsattın bize
Kimi zaman da
Yarınından habersiz bu günü yaşayan
İnsan ömrünü çağrıştırdın.
Hele hele o dalında ki siyah çizgiler yok mu?
Senin bir tarafını kaplayıp duran.
Adeta sevenin yüreğindeki acının
Sevgiye baskın gelmesini...
Hissettirir.
Sevene...sevilene...
O kadar ince ve zarifsin ki..
Dokunmak, kucaklamak isterim..
Ama yapamam...incitmekten...
İncinmekten korkarım.
Kırmızı yaprakların o kadar narin ki...
Masum görünüşünün altında yatan
Hüznünü dışarıya çıkarmaktan korkarım.
Söyleyin...Haber salın..
Sevenlere...Sevilenlere...
Gelinciğime kızmasınlar!
Muştulayın...Selam gönderin...
Küskünlüğe yenik düşenlere...
Gelinciğimi boynu bükük,
Yalnız koymasınlar.
Seven sevdiğine sitem ederse...
Gelinciğimden bilmeyin nolur!
Bu yüzden O'nu hor görmeyin!
"Beni bir gelincik misali koparıp gittin!"
Sözüyle...
Gelinciğimi değersiz göstermesinler.
Hüzün denizinde...
Dalgaların esiri eylemesinler...
Aman! Aman ha!
Sadece ölülere rahmet versin diye!
Mezarın soğuk toprağında...
Terkedip gitmesinler.
SARIOĞLAN
21 Mayıs Pazar
2023 Muş...
Şenol KARA
Huzur Bu Işte
HUZUR BU İŞTE...
Saat 04.30
Gün doğumuna daha çok var.
Tık...Tık... Tak...Tak...Diye bir ses.
Kulağımı acı acı tırmalıyor.
Bu ses de neyin nesi!
Dedim! kendi kendime.
Bir baktım ki!
Gaz lambasının puslu ışığında,
bastonu elinde
hayatın izleri yüzünde
Aksakallı dedem.
O masum duruşu ve tatlı gülümsemesiyle;
" Hadi yavrum...Hadi aslanım..
Kalkıver...Bak hava ışıyor....
Koyunlar kuzular aç kalacak...
Hadi yavrum...Hadi!"
diyerek seslendi.
Kalkmaya gayret ettim.
Ama nerde!
Sabah uykusundan kimin kalktığı görülmüş!
Hele hele bu saatte...
Hemen kendimi sıcacık yatağıma geri attım. Olmadı! Olmadı be! Bir türlü kalkamadım!
Oh be! Dedem gitti! diye sevindim.
Beş dakka oldu olmadı...
Yine aynı ses...Tık...Tık...Tak.. Tak...
Yine dedem...Yine geldi.
Dedemin ne günahı vardı ki!
Benim onu yormaya ne hakkım vardı!
Hemen yatağımdan fırladım.
Koyunları kuzularından ayırıp çıktım evden.
Tabi çoban köpeğim Çarşafı unutmadan...
Yerler ıslak....Otlar ıslak...
Koyunlar koşuyor...Kozalak kovalıyor.
Yetişmek ne mümkün.
Düşe kalka gidiyorum peşlerinden...
Sırılsıklam oldum...
Şükürler olsun! Rabbime.
Nihayet güneş doğdu.
Ne güzel bir doğa....
Oooohhhh! ooooohhh! deyip
Nefes aldım havayı içime çeke çeke...
Nihayet koyunlar da koşmayı bıraktı...
Ne de olsa karınları doymuştu....
Ben de kuru bir yer buldum...
Oracığa kıvrıldım durdum.
Ohhhh! Dunya varmış be!
Güneşte vuruyor yüzüme artık.
Allah' tan daha ne isteyim..
Huzur bu işte...Stres yok...Gürültü yok...
Bağıran yok...Çağıran yok...
Ben...Çarşaf ve koyunlarım..
Bir de kavalım...
Aldım kavalımı başladım çalmaya...
'Dağlar seni delik delik, delerim delerim.
Kalbur alır toprağını elerim elerim.
aman aman...Dumanlı dağlar."
Genç Kaleminiz
Şenol KARA
19 Ekim 2021 Muş
Şenol KARA