Sen Yoksun
Nidan dört bir yandan yankılanıyor
Dönüp bakıyorum ama sen yoksun
Sıcak nefesin ensemi okşuyor
Dönüp bakıyorum ama sen yoksun
Gölgeni hep önümde görüyorum
Beraber yürüyoruz biliyorum
Yüzünü görmek için duruyorum
Dönüp bakıyorum ama sen yoksun
Gece başucumda beliren sendin
Yorganı üzerime örten sendin
Soba yansın diye üfleyen sendin
Dönüp bakıyorum ama sen yoksun
Sessizce, ninnilerini dinledim
Her sözünü yüreğime işledim
Gözyaşımı gözlerinde gizledim
Dönüp bakıyorum ama sen yoksun
Sanma ki içip akşamdan kalmışım
Sadece biraz geçmişe dalmışım
Saçlarımdan öpünce uyanmışım
Dönüp bakıyorum ama sen yoksun
Bu ayak sesleri senin bilirim
Bu yayılan burcu senin eminim
Geldin diye öylesine sevindim
Dönüp bakıyorum ama sen yoksun
Sensiz bir dünyayı havsalam almaz
Sensiz bir yaşamın anlamı kalmaz
Sırtımı sıvazlamazsan can onmaz
Dönüp bakıyorum ama sen yoksun
Rehberim olmazsan yolda kalırım
Müdafim olmazsan darda kalırım
Mihmandar olmazsan peyda kalırım
Dönüp bakıyorum ama sen yoksun
İçimi ısıtan masum gülüşün
Yanında ışığı soluk güneşin
Cihanda ahrette bulunmaz eşin
Dönüp bakıyorum ama sen yoksun
Sinan ENÇ
Sinan ENÇ Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Mektup
Bir mektup yazacağım sevdiğime
Bilmiyorum nasıl başlamalı
Umut bekleyen birine
Bu cehennemden ne yazmalı
Biliyorum sevinecek
Bir şirin söz okusa mektubumda
Biliyorum üzülecek
Bir acı söz okusa mektubumda
Lakin bilmediğim yalandır
Ya susarım konuşmam
Ya doğruyu söylerim
Gerisine karışmam
Doğruyu kullar sevmez
Yalanı Hakk beğenmez
Doğru yazsam ağlayacak
Yalan yazsam aldanacak
Nasıl yazayım çaresizliğimi
Nasıl yazayım nasıl
Yaşamaktan bıktığımı
Peki nasıl yazayım yalanı
Bir tek mektup yüzünden
Nasıl çiğniyeyim benliğimi
Ne yalanı yazarım sevinsin
Ne doğruyu yazarım üzülsün
Yırtarım mektup seni
Öldüğümü düşünsün....
sinan enç
Sinan ENÇ
Utku
Bir tıfıl tohumun toprağa
Anlam kattığı gün bugün !
Mutsuzluğun
Umutsuzluğun
Yoksulluğun
Sırra kadem bastığı gün bugün !
Meşakkatle büyümenin
Kabuğunu kırmanın
Direnmenin
Ben de varım diyebilmenin
Destanlaştığı gün bugün !
Engelleri aşmanın
İçin için coşmanın
Bedeninden taşmanın
Göbeğinde yaşamın
Vacip olduğu gün bugün !
Karanlıkla çarpışmanın
Şems ile buluşmanın
Hedefe odaklanmanın
On İkiden vurmanın
Tebşir olduğu gün bugün !
Kara toprağın ak pak örtüsü
Sevginin şefkatin yalın örgüsü
Yazarların öyküsü
Ozanların türküsü
Notalara döküldüğün gün bugün!
Kinin sevgiye
Nefrettin muhabbete
Gaflettin vefaya
Hasımlığın hısımlığa
Dönüştüğü gün bugün !
Etle tırnağın
Tekbirle kulağın
Gözle ışığın
Yağmurla sahranın
Gurbetle sılanın
Buluştuğu gün bugün !
Uzakların yakına
Dertlerin devaya
Bakışların sevdaya
Güvercinin yuvaya
Tomurcuğun çağlaya
Yakıştığı gün bugün !
Kemençenin curaya
Zeybeğin horona
Ellerin havaya
Herkesin halaya
Tutuştuğu gün bugün !
Kavgaların barışa
Lüpçülüğün civanmert bir yarışa
Tekamül ettiği gün bugün !
Cühelaya agahın
Meczuba ıslahın
Musaba salahın
Mazluma fellahın
Nasip olduğu gün bugün !
Tutsaklara necatın
Siniklere şecaatin
Bedbinlere mürüvvetin
Akvama devletin
Cumhura cumhuriyetin
Halkıma hürriyetin
Tecelli ettiği gün bugün !
Sinan Enç
Sinan ENÇ
Gidenin Ardından
Gül teninin kokusunu solumak
Hayal oldu tabibim ne diyeyim
Sinenin üstüne başımı koymak
Mazi oldu baş tacım ne diyeyim
Buz tutmuş sana geldiğim tüm yollar
Taş kesmiş sana sarıldığım kollar
Öptüğün o gözler şimdi kan ağlar
Çavlan oldu gözlerim ne diyeyim
Bir netameli zemheri ayında
Bu ne kutlu hicret Çalap yolunda
Yattığım sadır şimdi hâk bağrında
Firak oldu kısmetim ne diyeyim
Yıllar yılı dolaşsam diyar diyar
Bilmem bulunur mu senden ehven yâr
Bundan gayrı dağdağa neye yarar
Gidenler dönmez oldu ne diyeyim
Önce iç çekti derinden derinden
Sonra billur boşaldı gözlerinden
Hiç düşmedi Lafzatullah dilinden
Emrihak vaki oldu ne diyeyim
Aramaz can cananı yitirmeden
Anın değerin bilmez bitirmeden
Mum ışıklar saçamaz erimeden
Nedamet rızkım oldu ne diyeyim
Tipide boranda barınak sendin
Temmuzun güneşinde çardak sendin
Darda zorda muhkem sığınak sendin
Zelzele oldu yıktı ne diyeyim
Lokmayı bine bölen kanaatkâr
Yamadan urba biçen zanaatkâr
Bedbahtlara el uzatan halaskâr
Yel oldu tufan vurdu ne diyeyim
Gözlerinde kay topraklarda kokun
Nice saikalarda yoktu korkun
Zalime, namerde gerilmiş oktun
Al oldu kiriş koptu ne diyeyim
Gönenç olmaz bundan kelli gönlüme
Lüzumu yok sensiz kalan ömrüme
Baş verdi tinimde acul çürüme
Çor oldu em tükendi ne diyeyim
Bazı söylerdin duymazdan gelirdim
Bazı ağlardın görmezden gelirdim
Bazı sorardın bilmezden gelirdim
Yılık oldu vicdanım ne diyeyim
Akşamların mehtabı yok şavkı yok
Gündüzlerin güneşi yok aşkı yok
Ardılının ayağı yok başı yok
Viran oldu mabeyin ne diyeyim
Kabusa mı tevil oldu düşlerin
Sarpa mı sardı hayırlı işlerin
Döküldü mü sedef gibi dişlerin
Hiç oldu ümitlerin ne diyeyim
Budak verdiğin her yön kapı duvar
Gölgende mayışmış lapacı davar
Sömürüldün çöktün asırlık çınar
Yalım oldu dağlandın ne diyeyim
İştiyakı anlatmaya söz yetmez
Işığını seyretmeye göz yetmez
Esrarın idrak etmeye töz yetmez
Revan oldu uçmağa ne diyeyim
Sinan Enç
Sinan ENÇ