hasan akça güzel bir tesbit ozanımıza teşekkürler
Sizi Tenzih Ederim
Pirince yapışmış, beyaz taş gibi
Toplumda gizlenen, ne sülükler var!
Meyve diye, hasatta yekün tutan
Sağlama ayrılmış, ne çürükler var !
Dokununca damarına köpürür
Tüm çöpünü, komşusuna süpürür
Anlamsız kavgada, mesnetsiz ürür
Güneşten beslenen, ne sırıklar var!
Derinlik yok, mânâ da yok sesinde
Gayreti bilinmez, neyin peşinde?
Ölçülebilirlik, tek ensesinde
İnsana benzeyen, ne kılıklar var!
Sahte bülbüllerden hayırlı karga
Yanlış hesaplara çıkamam arka
Kırılan cevizler, yaklaştı kırka
Kökleri çürümüş, ne doruklar var!
Hak-hukuk deyince, vicdanen haset
Galoş gerek, dilinde var necaset
Tahlile yollansa, hükmen bir ceset
Horoza özenen, ne ferikler var!
Selden kütük kapar, kurnaz kendince
Cenneti pazarlar, hesabı ince
“insanım” der, sorup sorgulayınca
Karada sürünen, ne balıklar var!
İnsan bazen, yanılır ve aldanır
Dünyayı kör, alemi sersem sanır
Truva atını, tecrübe tanır
Kalpleri solduran, ne soluklar var!
Ali Rıza Malkoç 10/10/2011
dipnot : Meyvesi çamura düşüp kirleniyor diye, ağaca lanet okumak elbette insafsızlık olur; ama ağacın da bu durumdan haberdar olmasında fayda var.
Tenzih etmek : Dışında tutulduğunu bildirmek
Ferik : piliç
Necaset: temiz olmayan, kirli
Mesnet : dayanak
Ürümek: havlamak
Galoş : hijyen sağlayan ince ve şeffaf kılıf
Ali Rıza MALKOÇ Şiirleri
Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.
Benzer Ali Rıza MALKOÇ Şiirleri:
Yaşar iken bilmeli, zamanın değerini
Herkes kendisi vursun, nefsine eyerini
Canlar Canân’ı bulsun, hissettirsin yerini
Bakamazsın yüzüne, tabutun aynası yok
Ölüm nasihat amma, ölene faydası yok
Dostluk gerekli elbet, kara günde zor günde
Beklenti içindesin, düşündün mü dar günde?
Boşa geçen geceler, yapayalnız kor günde
Bugün geçti ömürden, silindi aynısı yok
Ölüm nasihat amma, ölene faydası yok
Yontulmamış kütükten, sobalık bile olmaz
Pabuç gibi dil ile, muhabbet kabı dolmaz
Ömrü uzundur belki, sanma ki kaktüs solmaz
Nefsini putlaştıran, insanın gönyesi yok
Ölüm nasihat amma, ölene faydası yok
Kokarca gibilerin, sermayesi kokusu
Müktesabatı tamdır, çıkamıyor yokuşu
Kanı bir olsa bile, uyuşmuyor dokusu
İğnesi var batırır, göğsünde sinesi yok
Ölüm nasihat amma, ölene faydası yok
Öfke ile kalkanın, zararı hesaplanmaz
Kısa menzilli oklar, sanma kalbe saplanmaz
Bela ve musibetten, ders alır da uslanmaz
Kısır döngü içinde, nakarat var sesi yok
Ölüm nasihat amma, ölene faydası yok
Nerede hata yaptık, diye sormaz mı insan?
Eylemine sözüne, kafa yormaz mı insan? ;
Emir var ötelerden, duyup durmaz mı insan
Gururun son nefeste, su içecek tası yok
Ölüm nasihat amma, ölene faydası yok
Kundağımız beyazdı, kefenimiz ak olsun
Yorganımız topraktan, verimli ve pak olsun
Başlar sessizce yatar, dirilişte dik olsun
Vicdanı lekelinin, kalbinde ibresi yok
Ölüm nasihat amma, ölene faydası yok
Ali Rıza MALKOÇ 10/04/2011 Bursa
Eyer: Binek hayvanlarının sırtına konulan, oturmaya yarayan nesne
Cânan: Gönülden sevilen, gönül verilmiş olan
Pabuç: Ayakkabı
Gönye: Açı ölçen cetvel
Kokarca: Etoburlardan, orta boyda, kendini korumak için düşmanına kötü kokulu sıvı fışkırtan, ince, uzun bir kürk hayvanı
Müktesebat: Edinilen, kazanılan bilgiler.
İbre: Ölçü aletlerindeki hareketli iğne
Ali Rıza Malkoç
Ali Rıza MALKOÇ
Kökünden koparılmış
Aşklar, sevdalar yalnız
Mânâ, ruhuna küsmüş
Sözler, sâdâlar yalnız
Biraraya zor gelen
Yüze yapmacık gülen
Kavuşmak meğer yalan
Sessiz vedalar yalnız
Beklemek düşmez sana
kaydediver yasana
Bilinmeze bu sene;
Göçen vefalar yalnız
Yakın-Uzak demeden
Her zorluğu dem eden
Vicdan düşse kümeden
Garip davalar yalnız
Üretir tarttıramaz
Önyargı attıramaz
Benliği sattırmaz
Salim kafalar yalnız
Aldanmışla, adanmış
Biri taş, biri canmış
Görüntüler yalanmış
Cevr-ü cefalar yalnız
Sahte bülbül deşifre
Yalan vardırır küfre
Huya düşünce tafra
Zevk-ü sefalar yalnız
Boşaltırsan içini
Öz değerler taçını
Yol istersen saçını
Kalbî küfeler yalnız
Ali Rıza MALKOÇ 24/11/2010 Bursa
Sâdâ : Gür ses Dem:Soluk,nefes,zaman Cevr-ü cefa : Zorluk,eziyet,sıkıntı
Küfe: Örgülü sepet, saklama kabı Salim: Sağlam,sakin
Tafra: Çalım, böbürlenme, yüksekten atma, abartma,olduğundan büyük görünmeye çalışma
Ali Rıza MALKOÇ
Yığın yığın gerçekler, yığınlara dert ekler
Sürmez dayatma ile, bir gün gelir de tekler
Duvarlar örülüyor, tutuşuyor etekler
çağlayanlar önüne, set çekilsin dilemem
İnsanlık katsayısı, seninki kaç bilemem?
Renk renktir desen desen, kimi gözü elâdır
Farklı fikir inançlar, pas-küf değil cilâdır
Herkesi bir görmeyen, hukuk başa belâdır
İşledi bak gönlüme, izlerini silemem
İnsanlık katsayısı, seninki kaç bilemem?
Ufkunuz daraldıysa, gezin yedi kıtayı
Medeniyet aşkına, yükseltelim çıtayı
Meczuba yetki versek, yapmazdı bu hatayı
Milyonlar ağlıyorken, inan ki ben gülemem
İnsanlık katsayısı, seninki kaç bilemem?
Ortaçağ zihniyeti, hortladı hak hukukta
Yasama yasta olsun, yürütmeye ver dikta(!)
Halkın iradesini, asalım bir şafakta (!)
Bu yol çıkmaz sokaktır, kin döşeli gelemem
İnsanlık katsayısı, seninki kaç bilemem?
Yazık edilir yazık, mazime tarihime
Kime kefen biçtik hem, söyleyin beyler kime?
Hasta olan görünür, ya baytara hekime
Salgın var çağımızda, fikriyatsız ölemem
İnsanlık katsayısı, seninki kaç bilemem?
Ali Rıza Malkoç Bursa 13 Şubat 2010
Ali Rıza MALKOÇ