Türk Askeri
Ölümü kucaklar şahadet diye
Bu en kutlu gidiş saadet diye
Vatana can vermek ibadet diye
Asil bir neferdir Türk'ün askeri
En büyük sevdadır kalbinde yurdu
Onlar milletinin cesur bozkurdu
Eşi yok dünyada kahraman ordu
Ülküsü seferdir Türk'ün askeri
Besmelesi bile sanki hatimdir
Yetimlerin dostu kalb-i kadimdir
Şehitlik doğuştan kutlu adımdır
Mazluma miğferdir Türk'ün askeri
Hiç korkmaz ölümden cennetimdir der
Şehitlik Allaha minnetimdir der
Benim zenginliğim milletimdir der
Hak yolunda erdir Türk'ün askeri
O zeytin dalına yazar ismini
Tarihe gururla çizer resmini
Ne canı sakınır, nede cismini
Bayraklı Caferdir Türkün askeri
Cafer-i Tayyar: Hz. Alinin kardeşi olup,
Mute savaşında bayrak tutarken iki elini de kaybederek şehid olmuştur.
Şükran Gülcenaz Aydoğan
Şükran Gülcenaz AYDOĞAN Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Bayrak Rengi Bir Tan
Unutma ecdadını, başın dimdiktir Türksün
Şu bozkurdun sırtında, sen ki bembeyaz kürksün
Bağır çınlasın sesin, hainler duysun ürksün
Bu cennet vatan için, verilecek bir can var
Namertleri titretir senin asil duruşun
Ne bombası füzesi, bitiremez bin kurşun
Siz hain besleyenler, şimdi korkun karışın
Mazlumlar ahı için, akıtılacak kan var
Sabır taşı çatladı, başınıza düşüyor
Yetimlerin laneti, ininizi deşiyor
Askerimin gölgesi, dağı taşı aşıyor
Yarınlara doğacak, bayrak rengi bir tan var
Kükredi tekrar işte, bozkurtların damarı
Bu ordu atar yine, suratına şamarı
Leş olup sürünecek, teröristin çomarı
Tarihe destan gibi, yazılacak bir şan var
Bu milletin askeri, yedi düvele yetmiş
Tek vücut olur hemen, kim diyor işi bitmiş
Hainin kör hançeri, kendi sırtına batmış
Düğüne gider gibi, cenge giden aslan var
Şimdi zeytin dalına, kınalı mendil astık
Gökte rüzgar fırtına, kasırga olduk estik
Biz bütün namertlerin, hesabını tek kestik
Allah'a bir can borcu, göğsümüzde iman var
Şükran Gülcenaz Aydoğan
Şükran Gülcenaz AYDOĞAN
Engelli Yürekler
Asıl engelli olan, duygudan yoksun kişi
Sadece servetidir, kazanmak onun işi
Mana gözü kapalı, hem bakar hem de kördür
Sevgisiz hoşgörüsüz, yavandır gönül aşı
Nefes alsa da ölü, aksak işler beş duyu
Engelli yüreğiyle, lanet aksidir huyu
İnsan mı yaratık mı, zordur onu anlamak
Hangi cinsten türemiş, bilinmez ırkı soyu
Merhametten habersiz, engeli duyarsızlık
Umrunda değil kimse, marifeti arsızlık
Aciz ruhlu çolaktır, uzanmaz eli hayra
Vicdan terazisinin, kusuru ayarsızlık
İnsanı insan yapan, güzelliktir özünde
Yüreğinde iyilik, ve muhabbet sözünde
Özrü fıtratındadır, yoksa kalbinde sevgi
Ruhsuz manasız şekil, şu kaş şu göz yüzünde
Engel değildir sevgi, merhamet tadı tuzu
Hoş görü iyi niyet, manaya açar gözü
Hissiz beden taş gibi, yosun tutar zamanla
Kaldır tüm engelleri, sevmek yokuşun düzü.
Şükran Gülcenaz AYDOĞAN
Şükran Gülcenaz AYDOĞAN
Gönül Yarası
Benim birikmiş acılarım var
Sancılarım
Güz yangınlarım
Sakın bakma yüreğime
Gizli hücrelerinde
Dile gelmiş ağıtlarım var
Bir kaşık suda boğuldu
Ümitlerim
Şimalden esen rüzgâr savurdu
Hepsi bir yana dağılmış hislerimin
Yaz günü bile üşüten
Ayazları var
Ağrılar tutmuş
Sızlıyor hatıralarım
Dizlerimde senelerin
Yorgunluğu var
Kırık bir plak en sevdiğim şarkı
Melodiler aynı, sazlar aynı
En yakın yol bile uzak
Almış başını gidiyor ömrüm
Onlarca hüsranın
Gönül yarası var
Kör bir kuyu belleğim
Adı maziymiş
Dibe vurmuş
En sadık dostlarım,
Sadakat kara bir pelerin giymiş
Etekleri sürünen
Vefasızlar var
Nereye baksam
Buruşmuş ayrılıklar
Kokusu sinmiş odama yalnızlığın
Sitemim yok artık kadere
O yalancı gözlerin
Gözlerimde izi var.
Şükran Gülcenaz AYDOĞAN
Şükran Gülcenaz AYDOĞAN