Zamanın Ötesi̇nde
Hakedilmemiş bir yaşam mı?
Yoksa bahşedileni yaşamak mı?
Baharı bekleyen kaç ömür var?
Güneşi bekleyen kaç ten?
İlmik ilmik yüreklerde boğuldu.
Sevgisizlik yumağı.
Umarsız geçen bir an.
Eşikte bekliyor bizi.
Katledilirken zaman acımasızca.
Kan damlıyor acının elleri.
Etleri çürürken insanlığın.
Kokuşmuş sokaklarda çığlık çığlık.
Gözlerde yok olan girdap.
Sonsuz matemde yok oluş.
Meydanlarda anıt gibi
Geçmiş zaman simgeleri.
Kızılca kıyamet yakarışta
Mumyalanmış sevgiler.
Mesut Yüksel
Mesut YÜKSEL Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
İnsanoğlu
Sen ki; her şeyi isteyen, insanoğlu.
Herşeye muhtaç olan, bir ademoğlu.
Nedir sence bu, insani erdemler?
Arama bunun altında, çapanoğlu.
İlk çağ filozoflarını, düşünsene.
Onların felsefesine, bürünsene.
Hayatı anlamaya çalış, hep sen.
Herkese insan, gibi görünsene.
Bizler neden doğar ve neden ölürüz?
Topraktan geldik, bak ona gömülürüz.
Sen bahşedilen aklı, yerinde kullan.
Yoksa kendi içimizde, bölünürüz.
Her şeyi düşün ve bir anlam ver ona.
Mantıklı olmayanı, bırak en sona.
Herşeyi akıl süzgecinden, bir geçir.
Sonra bir anda kalırsın, bak, dona.
Bunca ahenk, bunca düzen oldu nasıl ?
Herşeyin kök sebebi, neydi ki asıl?
Tüm tabiatta, bir uyum, armoni var.
Sanki hep, ezgi gibi gelen, bir fasıl.
İnsanoğlu, herşey de, sen ölçülü ol.
Kimseyi kırma, herkese, saygılı ol.
Yaşarken, arkanda, iyi bir iz bırak.
Her zaman, her ortamda, sen görgülü ol.
Mesut Yüksel
Mesut YÜKSEL
Atatürk
Aktı yiğitlerin kanı
Suladı hep tüm vatanı
Kemalpaşa yetiş hemen
Düşman sardı dört bir yanı
Kovdu düşmanı tüm yurttan
Ne taht kaldı ne de sultan
Millet bıktı saltanattan
Bir ses geldi tüm ulustan
Seslendi erkek kadına
Millet tez düştü ardına
Devrim geldi ard ardına
Düşmanlar yansın derdine
Uygarlık Atatürk demek
Çağdaşlık Atatürk demek
Özgürlük Atatürk demek
İlk iş cehaleti yenmek
Gençlik dedi ilk Atatürk
Çalış dedi bu Yücetürk
Tembel olma sakın dedi
Tek önder oldu ebedi
Mesut YÜKSEL
Mesut YÜKSEL
Metamorfoz
Bir sır var, bir gizem..
Gece, karanlık düğümlere bağlanmış...
Çözülmeyi bekliyor...
Bir gülüş var, bir sevinç...
Toprak, daha bir toprak kokuyor.
Bahar, daha bir çiçek...
Kımıldandı hep bir, börtü böcek.
Kuşlar, sevinçle kanat çırpıyor...
Geçerken, selam veriyorlar şehre.
Tarihin, defteri kalemi hazır, not tutuyor.
Yazıyor zamanı, miras bırakır gibi, yüzyıllara...
Güneş farklı parlıyor, her zamankinden.
Çoşkular, daha bir coşkulu.
Sevinçler, büyüdükçe büyüyor...
Karanlık, yetişmeye çalışsa da aydınlığa...
Hep yok oluyor, aydınlıkta...
Bir derin, düşünceye dalıyor, Baş Komutan...
İleri! diyor, tüm askerlere..
Dağ dağ, ordular kuşatıyor, bu şehri....
Her biri, bir ışık olan askerler...
Yok ediyorlar, karanlıkları.
Çağlar ötesine gidiyorlar...
Ardından koşturuyor, karanlığın askerleri...
Lakin çok geç...
Bir kere doğdu güneş, kırıldı zincirler...
Uygarlığa açıldı bütün yollar.
Başkomutan mağrur, onurlu..
Herkes bir nefer...
Karanlıklar, kuytuda, pusuda...
Mesut Yüksel
Mesut YÜKSEL