Orta Oyunun iki eksen tipinden biri. Türk gölge oyunundaki Karagöz'ün canlı özdeşi. Dışa dönük, özü sözü bir, dobra sağduyusu olan okumamış bir halk tipidir. Halkın düşüncelerini ve duygularını yansıtır. Haksızlığa, ikiyüzlülüğe karşıdır. Ekmek parası için beceremediği işlere bile girer, hakkı olmayan parayı kazanmayı sevmez. Öğrenim görmediği için bilgisizdir, ama sezgileri güçlüdür. Özellikle Pişekar tarafından sömürülür. Düş kurmayı sevmez, gerçekçidir. Her şeyi olduğu gibi kabul eder ve yanlışları dosdoğru yüze vurur. Öz eleştirisi de olduğundan sevimlidir. Gülmecenin baş mimarı olduğu için ona Nekre de denir.
Bir kentin kenar semtlerinde gösteri düzenleyen yerleşik ya da gezici tiyatro topluluğu.
Antik Yunan tiyatrosunda,sahne üzerinde rol gereği ölenleri kaldırmakta kullanılan vince benzeyen araç.
Antik Yunan tiyatro yapısında seyir yerini dikine kesen basamaklı yol.
Açıklamalarıyla 564 Tiyatro Terimi
Antonin Artaud'nun 1938'de öne sürdüğü, oyunculuğu, bilincin yok edildiği trans durumuna kadar götüren, dolayısıyla oyuncuyu yok eden ve seyredeni şoka uğratacak sahneleri kapsayan aşırı bireyci tiyatro anlayışı.
Kilise tarafından yönetilen ve denetlenen, çoğu kez rahiplerin oynadığı, Hıristiyan öğretisini yaymaya yönelik oyun.
Dinsel günlerde rahiplerin ya da kiliseye gelenlerin oynadıkları dinsel oyunları sunan topluluk. Orta Çağ'ın ilk yarısından bu yana sürüp gelen bir tiyatro geleneğidir.
Oyunun özüne uygun olarak eylemin gelişini sağlayan kişilerin yapımı. Oyun kişisinin yapımı, yönelişleri, davranışları, görünüşleri, harekeleri, çevreleriyle ilişkileri vb. ile gerçekleştirilir. Kişileştirme,tip ve karakter olmak üzere iki çeşittir.
Sayıları bini bulan oyuncu ve izleyicinin yer aldığı tiyatro. Tiyatro reformu düşünceleri bağlamında yer almış olan Kitle Tiyatrosu kavramı, ilk kez 1920'de Rusya'da, "Kızıl Takvim Yılı" şenliklerinde gerçekliğe kavuşmuş; daha sonra 1920-24 yıllarında Leipzig sendika şenlikleri oyunlarında, E. Toller'ın yazdığı senaryolarda, 1930'larda sosyal demokrat spor şenliklerinde, daha sonra da Nazi döneminin kitlesel gösterileri içinde yer almıştır. Kitle Tiyatrosu'nda, kitlelerin topluca ritmik devinimi , koro halinde konuşma, müzik, ışıldak ışığı, vb. önemli öğelerdir.
17. yüzyılda, Fransa'da Moliere ve 18. yüzyılda Almanya'da Lessing komedyaları için kullanılan terim.
Rönesans'ta İtalya'da başlamış ve XVII. yüzyılda Fransa'da Cornellie ve Racine'nin yapıtlarında doruğunu bulmuş olan tiyatro akımı.XVII. yüzyılda İtalya'da Alfieri'nin oyunlarına dek etkisini sürdürmüştür. Klasik tiyatronun temel temel nitelikleri düzenlilik, usçuluk, duruluk ve belirginlik, idealleştirme ve ağırbaşlılık olarak özetlenebilir.
1- Orta Oyunu'nda kolların başında olan ve kola adını veren sanatçı; bu sanatçı kol oyunlarını düzenler ve yönetirdi.
2- Daha önce kolların başında bulunan kişiye verilen ad.
İnsanların, olayların gülünç ve aksayan yönlerini ele alıp ince nüktelerle işleyen oyundur.Amaç, izleyiciyi güldürürken düşündürmektir.
Komedya kelimesi Comos + Oidia kelimeleri meydana getirmiştir.Comos; halk, cümbüş vs. anlamına, Oidia ise ezgi anlamına gelir.
KLASİK KOMEDİ'NİN ÖNEMLİ YAZARLARI:
Aristophanes (M.Ö. 3.yüzyıl) (Eski Yunan)
Menandros (M.Ö. 3.yüzyıl) (Eski Yunan)
Tiyatro oyunlarında sahneye çıkma sırası (rol sırası) gelen sanatçıları uyarmakla görevli kişi.
İşçi sınıfının sanayileşme sürecindeki emeğini ve üretimini,çalışma tartımını ve devinimini anlatmak için Sovyet yönetmen Meyerhold tarafından ilk kez denenmiş, Vakhtangov, Tayrov gibi birçok genç kuşak yönetmen tarafından, belli farklılıklarla sürdürülmüş, tiyatralliği öne alan anlayış. Perdelerin çevre düzenlemesinin ve kulislerin olmadığı çıplak bir tiyatro sahnesinde bina yapımında kullanılan iskeleye benzeyen bir dekorda çeşitli yükseltiler, iskeleler, çarklar, eğik düzeyler, kuleler kullanılır. Bu atmosfere uygun olarak, Meyerhold, insanın dirimselliği ile mekaniğini birleştirme amacını güden konstrukvist anlayışı pekiştirmek amacıyla yeni bir oyunculuk estetiği zerinde durulmuştur.
Eski Yunan tiyatrosunda bir grup erkek ve kadından kurulu şarkıcılar topluluğu. Oynanan eserin konusuna da katılırlar ve eserdeki olaya karşı, toplumun duygu ve düşüncelerini temsil ederlerdi. Hayvanlar, ağaçlar, bulutlar yerine sembol olarak kullanıldıkları da olmuştur.
Tiyatroda sanatçıların sergilenecek oyuna uygun olarak giydiği kıyafetler.
Köşe başlarında, yalın, hemen anlaşılabilecek, genellikle siyasal ve toplumsal içerikli, kalın çizgili oyunlar oynayan az kişili topluluk.
Tiyatroda, sahnenin arkasında bulunan kısım, sahne arkası.
1- Sahnenin iki yanında,dekorun görüngesini tamamlayan ve derinliği sağlayan, yerleri değişebilen çerçeveli büyük panolar.
2- Bu panolar arasındaki oyuncuların girip çıktıkları yerler.
3- Dekorun arkasında kalan sahne oylumu.
Diğer Tiyatro Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Tiyatro Terimleri Sözlüğü