Güncel Genel Türkçe terimleri sözlüğümüzde Çekmek terimi ile ilgili, kısa açıklayıcı bilgiler aşağıda gösterilmektedir. Çekmek nedir? Çekmek ne demek? Çekmek hakkında kısa bilgi gibi içerik arayışınıza cevap olabilecek kısa bilgiler sayfamızda yer almaktadır.
Çekmek Terimi Hakkında Bilgiler
Genel Türkçe Terimi Olarak Çekmek:
1. Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek.
"Masayı biraz sola çek."
2. Taşıtı bir yere bırakmak, koymak.
"Minibüsü otoparka çektim."
3. Germek.
"İpi çekip çamaşırları astım."
4. İçine almak, emmek.
"Ahşap tüm boyayı çekmiş."
5. Bir yerden başka bir yere taşımak.
"Valizleri kapının yanına çekin."
6. Bir amaçla ortadan kaldırmak.
"Şirket çalışanlarını sahadan çekmiş."
7. Üzerinde bulunan bir silahla saldırmak için davranmak.
"Tartışmada silah çekmiş."
8. Atmak, vurmak.
"Çok güzel penaltı çeker."
9. Bir kimseyi veya bir şeyi geri almak.
"Korumaları geri çekilmiş."
10. Güç durumlara dayanmak, katlanmak.
"Gurbet ellerde çok çektik"
11. Tartıda ağırlığı olmak.
"Bir çuval patates 40 kilo çekti."
12. Döşemek.
"Telefon tellerini çektiler."
13. Herhangi bir engel kurmak.
"Hayvanlar girmesin diye avluya duvar çekmiş."
14. Şans denemek amacıyla hazırlanmış kâğıtlardan birini almak.
"Ben çektim boş çıktı, bir de sen çek."
15. İmbik yardımı ile elde etmek.
"Gül yağı çekmek kolay iş değil."
16. Çizgi durumunda uzatmak.
"Biraz daha ileri çek."
17. Aynısını yazmak veya çizmek.
"dersimiz.com'dan kopya çekmek bizim işimiz."
18. Tedavi amacıyla şişe, vantuz, sülük vb.ni uygulamak.
"Bardak çekmeye nasıl dayandın?"
19. Bir yerden bir şeyi yukarı doğru almak.
"Perdeyi az daha yukarı çek."
20. Görüntüyü bir aletle özel bir nesne üzerine kaydetmek.
"Bu telefon çok güzel fotoğraf çekiyor."
21. Taşıma gücü olmak.
"Bu tır kaç ton çeker?"
22. Öğütmek.
"Karabiber çekmek için değirmen aldım."
23. Protesto, poliçe, çek vb. düzenleyip yürürlüğe koymak.
"Yarın ikinci protestoyu çekeceğim."
24. Hoşa gitmek, sarmak.
"Bu dizi beni çekmiyor."
25. Kaçan ilmeği örmek.
"Kazak iki yerinden çekilmiş."
26. Masrafını karşılamak, ikramda bulunmak.
"Tüm tatil masrafını çekeceğim."
27. Bir duyguyu içinde yaşatmak.
"Uzun yıllar çocuk hasreti çektiler."
28. Yürütmek, sürmek.
"Arabayı sahile çek dostum."
29. Bir kimse ailesinden birine herhangi bir bakımdan benzemek.
"Bu kız büyük halasına çekmiş."
30. Bir şeyin içyüzünü anlamak amacıyla bir kimseyi sıkıştırmak.
"Sen de sorguya çekileceksin."
31. Herhangi bir anlama almak.
"Lafı yanlış yere çekme."
32. Örtmek, giymek.
"Yorganı çocuğun üstüne çek."
33. Dişi hayvanı çiftleşmek için erkeğin yanına götürmek.
"Bizim inekleri de bugün çekecekler."
34. Yol, ay sürmek.
"Şubat dört yılda bir yirmi dokuz çeker."
35. Daralıp kısalmak.
"Kazaklar biraz çekmiş mi?"
36. Asmak.
"Şanlı bayrağımızı direğe çekmek benim işim."
37. Boya, badana vb. sürmek.
"Duvara biraz kireç çekmeliyiz."
38. Yollamak.
"Düğünde telgraf çekmişlerdi."
39. Bir şeyi emip dışarıya çıkarmak.
"Bu baca zor çekiyor."
40. Hamur vb. iyice pişmiş duruma gelmek.
"Hazırladığım kek çok güzel çekmiş."
41. Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisine yaklaşmaya zorlamak, itmek karşıtı.
"Mıknatıs demiri çekti."
42. Vericiden gelen dalgaları algılayarak televizyon, radyo, telefon vb. aygıtlarla bağlantı kurmak.
"Bizim evden telefon güzel çekiyor."
43. İçki içmek.
"Yine çekmeye gidiyorlar."
Yazma Eser (Hat-Tezhip-Ebru-Cilt-Minyatür) Terimi Olarak Çekmek:
1- Ebruya desen vermek için at kılı veya tığ ile serpilen boyalara çekilerek şekil verilmesidir.
2- Âharlanacak kâğıdın, şaplı suyun içine batırılıp çıkarılma işlemine denir.
Benzer Genel Türkçe Terimleri
Alıkoymak: 1. Bir süre için bir yerde tutmak.
"Şoför yolcuları uzun süre otobüste alıkoymuş."
2. Birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak.
"Beni arayıp ödevimi yapmaktan alıkoyuyorsun."
3. Ayırıp saklamak.
"En taze sütü sizin için alıkoydum."
4. Yoksun bırakmak.
"Müdür bizi böyle eğlencelerden alıkoyuyor."
5. Mâni olmak, engel olmak.
"Annem her zaman beni korur, abimi saldırmaktan alıkoyar."
Havadis: İlgiyle karşılanabilecek haber.
"Bu havadis doğru değil."
"Sana bu havadisi kim verdi?"
"Çoktandır senden bir havadis alamadık."
Kıdemli: 1. Bir işte eski ve deneyimi çok olan.
"Sen kıdemli olduğun için direksiyona geç."
2. Bulunduğu görev veya rütbede hizmet süresi diğerlerine göre çok olan.
"Kıdemli çavuş."
Seçkin: 1. Benzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan; değme (II), mümtaz, güzide, mutena.
"Sınıfımda senin gibi seçkin öğrencileri görmek beni mutlu ediyor."
2. Bir toplumda saygın ve etkin mevkilerde bulunan ve toplumun eğitim, ekonomi, siyaset, askeriye, din, sanat vb. alanlarıyla ilgili etkinliklerin denetimini elinde tutan (kişi veya grup); elit.
"Düğüne katılacak seçkin misafirlerimiz için hazırlık yapıyoruz."
Enikonu: İyiden iyiye, iyice, oldukça.
"Enikonu sen masrafları bize yüklemeye başladın."
"Bugün seni dinleyince enikonu meseleyi anladım."
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Online Genel Türkçe Terimleri Sözlüğü