Güncel Edebiyat terimleri sözlüğümüzde Hicviye terimi ile ilgili, kısa açıklayıcı bilgiler aşağıda gösterilmektedir. Hicviye nedir? Hicviye ne demek? Hicviye hakkında kısa bilgi gibi içerik arayışınıza cevap olabilecek kısa bilgiler sayfamızda yer almaktadır.
Hicviye Terimi Hakkında Bilgiler
Edebiyat Terimi Olarak Hicviye:
Kişilerin veya toplumun kötü yönlerini, kusurlarını, gülünç durumlarını alaylı bir dille ortaya koyan manzum yazılar. Medhiyenin tersi kabul edilir. Yergi de denen hicviye halk edebiyatında taşlama adını alır. Hicviyelerde mübalağalı üslûp kullanılır. Hicvedilen kişi şahsiyetinin gerçek yönleriyle ilgisi olmayan yergi ve sövgülerle aşağılanır.
Benzer Edebiyat Terimleri
Hikmet: 1. Doğadaki nesnelerin mahiyetini, asıllarını anlatan bilgi, ahlaki ve öğüt verici sözdür. Edebiyatta, dini-ahlaki konuları işleyen, nasihat eden, atasözleri ve öğütlerle süslü nazma denir. Bu tür şiirler hikemi şiirler diye bilinir.
2. XII. yüzyılda Türkistan'da büyük bir tarikat kuran Ahmet Yesevi'nin şiirlerine ve bunlara benzeyen halk şiirlerine verilen ad.
3. Bir yaşama ya da davranış kuralı belirten, kısa ve özlü söz.
4. Ahmet Yesevî'nin hece ölçüsüyle ve halk diliyle yazdığı ve Divân-ı Hikmet’te topladığı manzumelere verilen isim.
Hilye: Hz. Muhammed'in iç ve dış vasıflarını anlatan yazılar. Kelime, "Süs, ziynet, cevher, güzel yüz, güzellikler" anlamında. Hilyelerde Hz. Muhammed'in göz ve saç rengi, şekli, boyunun uzunluğu, konuşması, sesinin tonu, belli başlı tavrı, bedeni ve diğer maddi özellikleri tanımlanır. Mevlid ve mirâciyeler gibi İslamiyet'in gelişme döneminde ortaya çıktı. Osmanlı döneminde yaygınlaşarak orijinal eserler yazıldı. Hilye ismi de bu dönemde verildi.
Hitabet: Söz söyleme sanatı. Bir topluluğa bir fikri, bir davayı aşılamak, bilgi vermek için yapılan konuşma.
Hüsn-i Ta'lil: Anlamla ilgili edebi sanat. Divan edebiyatında bir olayın meydana gelişini hayali ve güzel bir nedene bağlama yoluyla yapılır. Bu nedenin gerçekle ilgili olmaması ve kesin bir etkeninin bulunması gerekir. Hüsn-i tevcih diye de anlandırılır. Eğer neden, güya, sanki, acep, acaba, meğer gibi sözcüklerle olasılıklara dayandırılırsa şibh-i hüsn-i ta'lil (yani yarım hüsn-i ta'lil) yapılmış olur. Örnek:
Aceb bi bağ kenârında dursa lâle hacil
Ki lâlezâr-ı cemâlinde hûr u zârındır
Ahmet Paşa
(Lale bağ kenarında utungaç dursa şaşılır mı? Çünkü o lale bahçesine benzeyen yüzünün güzelliği yanında senin bir düşkünündür. Yani şair, sevgiliye, "senin yanakların o kadar kırmızı ki, lale bile onun yanında utanır kızarır" diyor. Lalenin kırmızılığı güzel bir nedene bağlanıyor.)
İbda: Yaşanılan dönemin sanat anlayışı içinde olağanüstü bir eser yaratma. Örneğin Fuzûlî'nin Leyla vü Mecnun'u, Şeyh Galib'in Hüsn-ü Aşkı birer ibda kabul edilir. İbda eser verebilenlere mübdi, ibdakâr, eserleri de bedia olarak adlandırılır.
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Online Edebiyat Terimleri Sözlüğü