Güncel Uydu terimleri sözlüğümüzde Salınımlı Yörünge terimi ile ilgili, kısa açıklayıcı bilgiler aşağıda gösterilmektedir. Salınımlı Yörünge nedir? Salınımlı Yörünge ne demek? Salınımlı Yörünge hakkında kısa bilgi gibi içerik arayışınıza cevap olabilecek kısa bilgiler sayfamızda yer almaktadır.
Salınımlı Yörünge Terimi Hakkında Bilgiler
Uydu Terimi Olarak Salınımlı Yörünge:
Jeosenkron uyduların açısal hızları Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki açısal hıza eşit olduğundan yeryüzündeki kapsama alanları sabittir ve bu uyduların yer yüzeyinden uzaklığı 35786,4 km‘dir. İdealde uydunun bu konumunu koruması beklenirken, Güneş’in, Ay’ın ve diğer gök cisimlerinin çekim etkisi, Dünya’nın şeklinin tam yuvarlak ve homojen olmaması, Güneş ışınlarının itme etkisi gibi sebeplerden dolayı uydunun enlemi (ekvatoru referans alarak), gün içinde ± i (inclination) aralığında dalgalanmakta, boylam değeri ise “eccentricity” (yörüngenin elipslik oranını gösteren parametre) ile orantılı olarak gün içinde salınmaktadır. Jeosenkron bir uydunun ömrü uydu işletmecilerinin de benimsemiş olduğu bir strateji olarak salınımlı (inclined) yörüngede çalıştırmak suretiyle uzatılabilir. Bu durumda periyodik olarak gerçekleştirilen manevralardan Kuzey manevraları artık yapılmayacak ve doğal artış eğilimi olan “inclination” açısı serbest bırakılarak uydu “inclined” yörüngede kontrol edillecektir. Fakat, bu durumda uydu haberleşme sistemleri uydunun boylam ve enlemdeki değişimlerine karşı çok hassas olduğu için uydudan gönderilen sinyaller ancak izleme (tracking) üniteleri olan antenler tarafından alınabilecektir.
Benzer Uydu Terimleri
Polarizasyon: Elektromanyetik sinyal kendi doğrultusunda giderken “aşağı yukarı” ya da “sağa sola” hareket eder. Polarize eden yani kutuplaştıran filtreler ise sinyalin sadece bir yönde titreşen dalgalarının geçmesine izin verir. Işığın böyle tek yönlü titreştirilmesine polarizasyon (kutuplaştırma) adı verilir.
MPEG-2: Dijital TV teknolojisindeki gelişmeler daha karmaşık bir standart oluşumuna yol açmıştır. MPEG-2 olarak tanımlanan bu standart, 2 - 15 Mbps veri oranlarını kullanarak yerel standart kalitesinden HDTV kalitesine kadar her kalitede yayın standardını tanımlayan esnek bir yapıya sahiptir. MPEG-2 standardında çalışan bir decoder, MPEG-1 standartlı yayınları çözebildiği gibi CCITT H216 standardı olan video telefon yapısında olan sinyali alıp işleyebilir. Bu özelliğe sistemin önceki sistemi destekleme özelliği anlamına gelen “backward compatible” denilmektedir. Standartlar kodlama aralığı ile sıkıştırma tekniklerinden oluştuğu için, zamana (gelecekti gelişmelere) karşı kullanırlığını yitirmemesi için geliştirilen sistemlerin önceki standartları da içererek bir önceki sistemi çöplüğe atması önlenir.
MPEG-1: MPEG gurubunun oluşturduğu ilk standarttır. 1,5 Mbit/s değerinde digital “video” ve “audio”yu kapsar; VHS kalitesine eşdeğerdir. CDIC (Compact Disc Interactive), CD oynatıcıda ve multimedya PC‘lerde televizyon kalitesinde yayın elde etmenin en kolay yöntemi olarak üretilen “decoder” (şifre çözücü) çiplerde bu yöntem geliştirilip kullanılmıştır. Bu standarta ek olarak geliştirilen bir sistem de, aynı anda birden fazla sinyali birleştirerek, tek bir sinyal hâlinde uyduya transfer edebilme imkânı sağlanmıştır. MPEG-1 profesyonel televizyon teknolojisinde kullanılmak amacıyla geliştirilmiştir.
MPEG: Dijital teknolojiye geçişte yaşanan sorunları gidermek, tüketiciyi de dikkate alarak evrensel bir standart belirlemek ve bu standardı geliştirmek için Dünya’nın önde gelen telekom kuruluş ve araştırma gruplarının katılımıyla MPEG (Motion Picture Experts Group: Hareketli Resim Uzmanları) adı verilen bir heyet oluşturulmuştur. Bu heyet, Dünya’nın birçok bölgesindeki haberleşme mühendislerinin yaptığı çalışmaları derleyerek, bunlar üzerinde yaptığı titiz çalışmalar sonucunda tüm ülkelerin kabul edebileceği uluslararası standartlar hazırlamıştır. Heyetin hazırladığı standartlar ise MPEG-1, MPEG-2 vb.’dir. Söz konusu heyetin yaptığı işler ise uygulamasına göre “video” ve “audio” kodlamada Dünya’daki genel standardı belirlemek; sistem değerlendirmeleri için uygun prosedürler hazırlamak ve geliştirmek;bit grubunu iletmek, kodlamak, çoğullamak; kodunu çözmek için çatısını belirlemek ve bu işlemlerde kullanılan cihazları ortak bir standarda getirmek şeklinde gruplandırılabilir.
Modülasyon: Taşındığı ortam, sinyal üzerinde bazı olumsuz etkiler göstermektedir. Dış dünyadaki değişimler veya diğer sinyaller, taşınan sinyalin bozulmasına neden olmaktadır. Bunun yanı sıra, ortamın getirdiği bazı kısıtlamalar bulunmaktadır. Bu nedenle, sinyalin mümkün olduğunca az bozunuma uğraması için, sinyal üzerinde bazı işlemler gerçekleştirilmektedir. Bir başka deyişle sinyalin taşındığı ortama uygun hâle getirilmesi için işlenmesi gerekmektedir. Sinyale istenilen yapıyı kazandıran bu işleme modülasyon denmektedir.
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Online Uydu Terimleri Sözlüğü