eda sevipte terk edilmenin tadını hiç tatmadım ama tatdırdım galiba şimdi birisin çok seviyorum ama birbirimiz için uygun değiliz onun için istemiyorum onu duy beni hasan
Nasıl Unutsun Bu Gönül Seni?
İnce bir sızı var benliğimin ücralarında
Söylesene yâr! Nasıl unutsun bu gönül seni?
Senin yaktığın ateş dolaşır hücrelerimde
Söylesene yâr! Nasıl unutsun bu gönül seni?
Sensizlik her günümde keder, her anımda matem,
O nazlı hayâlin gözümü ilişiyor her dem,
“Ben unuttum.” demek bile hatırlamaktır madem,
Söylesene yâr! Nasıl unutsun bu gönül seni?
Şimdi “Meçhûl”e döndü, “Sevda” diyarımın adı,
Yüzümde tebessümün, inan, izi kalmadı,
Hâlâ damağımdayken o dudaklarının tadı,
Söylesene yâr! Nasıl unutsun bu gönül seni?
Hep sana çıkıyor, uğradığım bütün sokaklar,
Gecenin büyüsünde, mehtapta bile yüzün var,
Dilimde ayrılığa isyan, içimde volkanlar…
Söylesene yâr! Nasıl unutsun bu gönül seni?
Ahmet YANIT Şiirleri
Yazılan son 2 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 2 yorum yazılmış.
Benzer Ahmet YANIT Şiirleri:
Kurumuş bir gül gibi kaldım ortada,
Suya hasret kalıp, yananlardanım.
Bu ayrılık acısı girdi kanıma,
Şimdi bir meçhulde, yalnızlardanım.
Sensizlik sinemi yakıp duruyor,
Hiçbir çare bana merhem olmuyor,
Sen gittin; dünyama güneş doğmuyor,
Şimdi karanlıkla dost olanlardanım.
Yardan ayrı kalması zorumuş meğer,
Şu hasretten acısı yoğumuş meğer,
Sensiz her dakika yıla eşdeğer,
Şimdi vuslat için gün sayanlardanım.
Bilmem ne yaparsın yaban ellerde,
Ben berduş oldum şimdi sayende.
Ha bugün, ha yarın yâr gelecek diye,
O tozlu yollara bakanlardanım.
Sensizken bıkıyorum ben yaşamaktan;
Kendi mezarını kendi kazanlardanım.
Sevenini acımadan ateşe atan,
Bir zalime şiir yazanlardanım.
Ahmet YANIT
İnce bir sızı var benliğimin ücralarında
Söylesene yâr! Nasıl unutsun bu gönül seni?
Senin yaktığın ateş dolaşır hücrelerimde
Söylesene yâr! Nasıl unutsun bu gönül seni?
Sensizlik her günümde keder, her anımda matem,
O nazlı hayâlin gözümü ilişiyor her dem,
“Ben unuttum.” demek bile hatırlamaktır madem,
Söylesene yâr! Nasıl unutsun bu gönül seni?
Şimdi “Meçhûl”e döndü, “Sevda” diyarımın adı,
Yüzümde tebessümün, inan, izi kalmadı,
Hâlâ damağımdayken o dudaklarının tadı,
Söylesene yâr! Nasıl unutsun bu gönül seni?
Hep sana çıkıyor, uğradığım bütün sokaklar,
Gecenin büyüsünde, mehtapta bile yüzün var,
Dilimde ayrılığa isyan, içimde volkanlar…
Söylesene yâr! Nasıl unutsun bu gönül seni?
Ahmet YANIT
Artık her şey beyhûde...
Zaten, zoraki gülmelerle hep avuntularımız.
Bir tekerrürden ibaret değil mi, söyle,
Şu perîşan hayata kattıklarımız...
Yalnızlığın buğusu çöktü gönül penceremize
Yollar hep kapalı, giden, birbirimize.
Biliyorum ey mehlika! Önce karlar yağacak
Akabinde çığlar düşecek zülüflerimize...
Artık her şey beyhûde...
Gönlüm ne feryâd eder artık, ne figân.
Kucaklar dolusu mutluluk döksen önüme,
Vîran olur karşımda, olmaz tercümân...
Çekerim, sensizlik yazılmışsa şâyet, kaderime.
Zahmet etmesin tabîb, derman yoktur derdime.
Sonrasında yak istersen, târ u mâr et beni,
Temennîmdir; gözlerin son kez değsin gözlerime...
Ahmet YANIT