Fevzi ÖZBEK Esaslı bir tokat,bilene.
Su çukurunu bulur.
Şanslı Babaların Şanslı Bebeklerine Nasihat
Acele büyü bebek
Acele büyü
Eğer kalmışsa yolunacak kış tüyü
Onu da sen yol
Baban gibi kurnaz ol
Hırsız ol
Namussuz ol.
***
Yani diyorum ki talihli bebek
On beş yaşında en geç
Dümenin başına sen geç
Götür dilediğin kıyıda otlar sürüleri
Sütlerini sağ
Kanlarını emiver
Korkma itirazları olmaz
Dilediğin yemi ver.
***
Köy köy
Meydan meydan
Seni sırtlarında taşırlar
Sövsen alkışlarlar
Dövsen alkışlarlar
Seni saraylarda kuş sütüyle ağırlayıp
Kendileri ahırlarda kışlarlar.
***
Büyürsen oğlun, torunların olur
Merak etme sıra onlara da gelir
Tebaanın torunları
Hanedanın yarınlarıdır
Onlarda ataları gibi sadakatle
Sizin torunlara karşı ibadette
Kusur bırakmazlar
Kendilerini yakarlar
Baht yükü büyüklerini yakmazlar.
***
Acele büyü bebek
Acele
Bu dünya hep böyle
Siz değişmez efendisiniz
Taraftarlarınız köle
Aksini söyleyen varsa... Halt etmiş....
Abdurrahim KARAKOÇ Şiirleri
Yazılan son 2 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 2 yorum yazılmış.
Benzer Abdurrahim KARAKOÇ Şiirleri:
Düştü can evime dördüncü cemre
Dünyayı üçüncü gözümle gördüm
Dört yüz seksen beş gün çekti bir sene
On altıncı aya takvimsiz girdim.
***
Aynalara baktım korku gösterdi
Saatler her sabah kırkı gösterdi
Mermiler nişanlar Türk'ü gösterdi
Hayatım boyunca hedefte durdum.
***
Gül sundum yediler koklamadılar
Armağan can verdim saklamadılar
Gittim... gelir diye beklemediler
Kaybolan gölgemi yollara sordum.
***
Getirdim yanıma ayı bir karış
Ölçtüm ki dağların boyu bir karış
Şehiri bir adım köyü bir karış
Damlada denizdir en küçük derdim.
***
Savurdum eledim seçtim zamanı
Yaprak,yaprak tel,tel açtım zamanı
Haftada üç asır geçtim zamanı
Nereye gittimse zamansız vardım.
***
Yırtıldı ruhlara çizdiğim resim
Yazık kulaklara sığmadı sesim
Yaşadığım şimdi BEŞİNCİ MEVSİM
Çağın çilesini sırtıma sardım...
Abdurrahim KARAKOÇ
Doktorsuz,ilaçsız bir dağ köyünde
Siz sancı ne bilebilir misiniz?
Yirmi beş yaşında bayram gününde
Siz açlıktan ölebilir misiniz?
***
Boz ekmeğe katık edip soğanı,
Ve içerek üzerinden ayranı,
Temmuz ortasında öğle zamanı
Siz mercimek yolabilir misiniz?
***
Okunurken şu mübarek ezanlar,
Kelle çekip İslamlığa kızanlar,
Ey haksızlık kitabını yazanlar
Siz hak nerde bulabilir misiniz?
***
Size göre,mezar yokluk kapısı;
Bize göre ebedilik tapusu
Öte dursun sebeplerin hepisi;
Siz ölürken gülebilir misiniz?
***
Üstümüzde bulut bir öfke,bir kin;
Görmedik şavkını tekniğin,ilmin,
Ezildik altında baskının,zulmün;
Siz... çağırsak gelebilir misiniz?
Abdurrahim KARAKOÇ
Yürüyen, konuşan, yiyen doymayan
Kaç put sevdik, kaç put seçtik sayamam...
Toprakları kanımızla suladık
Kaç kuyuda ekin biçtik sayamam...
***
Hangi yaşta kaç slogan söyledik
Kaç mantara alkışçılık eyledik
Kaç dönemde kaç zindanı boyladık
Kaç sırtlana kucak açtık sayamam...
***
Nutukta büyüttü kurnazlar bizi
Ayakta uyuttu cambazlar bizi
Batıya peyledi papazlar bizi
Kaç kürsüden yalan içtik sayamam...
***
Kaç cehennem yaptık, kaç cennet yıktık
Gönül sarayına kaç maymun tıktık
Kendi göğsümüze kaç kurşun sıktık
Kaç tezada konup göçtük sayamam...
***
Kuruyan umutlar sönen hayaller
Kurtlar sofrasında yenen hayaller
Acıya, hüsrana dönen hayaller
Kaç dağdan denize uçtuk sayamam...
***
Devletliler çıkıp devlete kondu
Büyük putlar büyük servete kondu
Hak, hukuk, insanlık sepete kondu
Kaç meslekten! Korkup kaçtık sayamam...
***
Uymadı bir türlü başlar bedene
Yanaşmadık niçin ile nedene
Ne söyleyim. Çok sürü var güdene
Kaç berzaha girip geçtik sayamam...
Abdurrahim KARAKOÇ