seray başlığa uymamaış ama genede güsel
Tarifsiz Sevgi
Sen; sebebi gönül yangınımın alevlerinin
Sebebi sensin, kurduğum tüm cümlelerin.
Yokluğunun boşluğunda hep gezinir durur
Söyle, daha ne kadar boş kalacak ellerim.
Bil ki, hep sana hitap; sanadır tüm şiirler
Gittin, boğazı düğümlendi, cânım dizelerin.
Bir meçhûlden gözüken hayâlin bile eksiltili
Sen bilinmeyen, sen ömrümün gizli öznesisin.
Fikirler anlamsız, nedendir, konu sen olunca
Dili tutuluyor, bildiğim o esrarlı kelimelerin.
Yâr! Güzelliğini bile niteleyemedi sıfatlar
Hakkı yok, yerine geçmeye hiçbir zamirin.
Ben bu denli vurgunken, böyle yanarken sana
Şimdi hangi dizeye sığar söyle, tarifi sevgimin.
Ahmet YANIT Şiirleri
Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.
Benzer Ahmet YANIT Şiirleri:
Hadi git!
Hadi durma!
Bir hançer de sen vur sırtıma!
Bir görsen şimdi şu hâlini,
Zemheride üşüyen bir kuş gibisin.
Yüzün kalkmıyor yerden,
Aslında terk ettiğin, kendinsin!
Dillerin lâl, kelimelerin çaresiz
Bu öyle bir gidiş ki seninki,
Tarifsiz…
Şimdi sensizlik bekliyor beni,
Bir şehir dolusu yalnızlık.
Sonrası berduş bir adam,
Çaresiz geçen bekleyişler,
Yokluğuna düşülen notlar,
Geceler boyu içten ve sessiz
Hıçkırıklar…
Sen mehtabıydın gecelerimin.
Yüzümün neşesi,
Mutluluğumun fâiliydin.
Sen, aşka inanma sebebim,
Sen, “Kardelenim” dediğim,
Sen, kendime yâr bildiğim,
Sen… sen her şeyimdin…
Hadi git!
Hadi durma!
Bir hançer de sen vur sırtıma!
Ahmet YANIT
Yüreğimize çocuksu bir heyecan düştü önce,
Hayatımızı, yeni doğan bir güneşin
O tatlı sıcaklığıyla ısıtıyorduk.
Onun yanında olmadığımız zaman,
Her yer “gurbet”ti.
Yalnızca yârin sînesini
“Sıla” addediyorduk…
Gözlerimizdeki parıltı, umut saçıyordu.
Sonra yüreğimizde yangınlar,
Sonsuz nârlar çıkmaya başladı.
Koyun koyuna terlemelerin sayısı,
Gün-be-gün artmaya başlamıştı.
Buluşma yerlerinde vuslat ânını,
Kalbimizin o telaşlı atışlarıyla
Muhasebe ediyorduk.
Sonra, o geldiğinde,
Sanki “her şey” onunla birlikte geliyordu…
Hâlâ ellerim titrer,
O ellerini ilk defa ve usulca
Elimin içine aldığım günü yâd edince.
Hâlâ dudaklarıma bir yangın düşer,
O bal dudaklarını acemice tattığım gün hatırıma gelince…
Sonra mı?
Bir acı poyraz esti, yalnız onu biliyorum.
Şimdi, neden “beklenmediğimi” düşünsem,
Mahzun, yorgun bir çehreyle
O sisli hatıralara dalıyorum…
Bundan sonrası için yalnız şunu söyleyebilirim:
Gelen bu zemheri ay’ı,
Epey uzun süreceğe benzer…
Ahmet YANIT
Sen; sebebi gönül yangınımın alevlerinin
Sebebi sensin, kurduğum tüm cümlelerin.
Yokluğunun boşluğunda hep gezinir durur
Söyle, daha ne kadar boş kalacak ellerim.
Bil ki, hep sana hitap; sanadır tüm şiirler
Gittin, boğazı düğümlendi, cânım dizelerin.
Bir meçhûlden gözüken hayâlin bile eksiltili
Sen bilinmeyen, sen ömrümün gizli öznesisin.
Fikirler anlamsız, nedendir, konu sen olunca
Dili tutuluyor, bildiğim o esrarlı kelimelerin.
Yâr! Güzelliğini bile niteleyemedi sıfatlar
Hakkı yok, yerine geçmeye hiçbir zamirin.
Ben bu denli vurgunken, böyle yanarken sana
Şimdi hangi dizeye sığar söyle, tarifi sevgimin.
Ahmet YANIT