Eş sesli, sesteş Öğüt kelimesinin anlamı ve örnek cümleleri:

dotAradığınız eş sesli (sesteş) Öğüt kelimesinin anlamı ve örnekleri;
1. Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat. "Bu hikayedeki öğüt ne?" "Gel sana biraz öğüt vereyim."
2. Tane durumundaki nesneleri bir araçla ezerek un durumuna getirmek. "Un öğütülmüş buğdaydır." "Git bu mısırları da öğüt."
3. Ezmek, çiğnemek. "Yediklerimizi dişler öğütür."

Eş Sesli (Sesteş) Kelime Örneği Arayın

Yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları farklı olan kelimelere eş sesli (sesteş) kelimeler denir.

Eş sesli (sesteş) kelime: Hayır (dersimiz.com-15312)
1. Olumsuzluk bildiren söz. "Tüm tekliflerime hayır diyor."
2. İyilik, karşılık beklenmeden yapılan yardım. "Artık kendini hayır işlerine adamış."

Eş sesli (sesteş) kelime: Atlet (dersimiz.com-68717)
1. Kolsuz, askılı fanila. "Sana da iki atlet aldım." "Atletini değiştirmen gerekiyor."
2. Atletizmle uğraşan kimse, atletizmci. "Zamanında ünlü bir atletti." "Bu yarışa katılan atletler kim?"

Eş sesli (sesteş) kelime: Yayık (dersimiz.com-21666)
1. Tereyağı çıkarmak için sütün, yoğurdun içinde çalkalandığı kap veya makine. "Yayık tereyağını, taze ekmeğe sürüp yemeye bayılırdı."
2. Yayılmış, yayvan. "Herkes bir tarafa yayılmış; gelin, toplanın bakalım şöyle."

Eş sesli (sesteş) kelime: Arı (dersimiz.com-68516)
1. Bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek. "Arı sokması çok can yakıyor."
2. Temiz. "Bu zamanda böyle arı bir su bulmak çok zor."
3. Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf, halis, öz. "Çok arı bir zeytinyağıymış, lezzetine bayıldım."

Eş sesli (sesteş) kelime: Sol (dersimiz.com-67922)
1. Vücutta kalbin bulunduğu tarafta olan, sağ karşıtı. "Sol elimle yazı yazamam."
2. Sosyalizme yakın görüşte olan grup. "Benim babam sol görüşlü biri."
3. Müzikte nota. "Sol hangi notalar arasındadır?." "Sol, fa ile la notaları arasındadır."

Eş sesli (sesteş) kelime: Yay (dersimiz.com-18892)
1. Ok atmaya yarayan, iki ucu arasına kiriş gerilmiş, eğri ağaç ya da metal çubuk. "Oku uzağa atmak için, yayı mümkün olduğu kadar gerginleştirmek lazım."
2. Bir şeyi açarak, düzelterek bir alanı örtecek biçimde sermek. "Kızım, şu sofra bezini içeri yayıver. dersimiz.com"
3. Zodyak üzerinde Akrep ile Oğlak arasında bulunan takımyıldızın adı. "Ben boğa, kardeşim Yay burcundan."

Eş sesli (sesteş) kelime: Yer (dersimiz.com-15345)
1. Gezinilen, ayakla basılan taban. "Yerde gördüğü parayı alıp cebine atması çok yanlıştı."
2. Bulunulan, yaşanılan, oturulan bölge. "Bu yerlerde gezmek bana huzur veriyor."

Eş sesli (sesteş) kelime: Yen (dersimiz.com-21799)
1. Giysi kolu. "Bu elbisenin yenlerini kısaltman gerekiyor."
2. Japon para birimi. "Japonya gezimizde kaç Yen harcadık, kaç Türk Lirası ediyor, bilmiyorum."

Eş sesli (sesteş) kelime: Tank (dersimiz.com-47166)
1. Zırhlı ve silahlı, tekerlekleri paletli, motorlu savaş taşıtı. "Arızalanan tank yolda kaldı."
2. Su, yakıt vb. sıvıları depolamaya yarayan araç. "Bu yakıt tankında sızıntı var."

Eş sesli (sesteş) kelime: Bere (dersimiz.com-67604)
1. Bir yere çarpma, incitme veya vurma sonucu vücudun herhangi bir yerinde oluşan çürük. "Parkta oynarken her tarafı yara bere olmuş."
2. Herhangi bir şeyde görülen ezik, çizik. "Bu telefonda bereler var."
3. Yuvarlak, yassı ve sipersiz başlık. "Hava soğuk, bereni takmayı unutma."

Eş sesli (sesteş) kelime: Yol (dersimiz.com-15308)
1. Ulaşımı sağlamak için yapılmış yer. "Bu yolu takip edin, tam karşınıza çıkacak."
2. Tüy, saç vb. şeyleri yolmak, koparmak. "Dediklerime dikkat et, saçlarını yolarım senin."
3. Bir amaca ulaşmak için başvurulması gereken çare, yöntem. "Bu soruyu neden uzun yoldan çözmeye çalıştın?"

Eş sesli (sesteş) kelime: Alay (dersimiz.com-18893)
1. Bayram, cenaze vb. törenlerde sıralı olarak giden insan topluluğu, kortej. "29 Ekimde, tören alayında görevliyim."
2. Genellikle üç tabur ve bunlara bağlı birliklerden oluşan asker topluluğu. "Alay komutanı, yakın akrabam olur."
3. Bir kimsenin, bir şeyin, bir durumun, gülünç, kusurlu, eksik vb. yönlerini küçümseyerek eğlence konusu yapma. "Şişko diye kendisiyle alay edilmesine çok sinir oluyor."

Eş sesli (sesteş) kelime: Yemek (dersimiz.com-17125)
1. Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş. "Yemekler hazır, haydi sofraya."
2. Ağızda çiğneyerek yutmak. "Kim bu elmayı yemek ister?"
3. Kandırmak. "Hakem, futbolcunun bu hareketini yemekle büyük hata yaptı."

Eş sesli (sesteş) kelime: Bağ (dersimiz.com-7527)
1. Bahçe, bostan. "Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur."
2. Deste. "Ona bir özür borcum vardı, bir bağ çiçek alıp gittim."
1. İlgi, ilişki, rabıta. "Seninle benim aramda nasıl bir olabilir?"
1. Nesneleri birbirine tutturmak için kullanılan, düğümlenebilir ip, sicim, şerit, tel vb. şeyler. "Pardösünün bağı çözülmüş."

Eş sesli (sesteş) kelime: Güç (dersimiz.com-43294)
1. Bir olaya yol açan her türlü hareket, kuvvet, takat. "Tüm gücümle masayı kaldırmaya çalışacağım."
2. Ağır ve yorucu emekle yapılan, çetin, zor. "Seninle anlaşmak gerçekten çok güç."
3. Bir cihazın, bir mekanizmanın iş yapabilme niteliği. "Bu son model araba bu kadar güçlü mü?."
4. Bir toprağın verimlilik yeteneği. "Bu topraklar değerli, görüntüsünden güçlü olduğu belli."

Eş sesli (sesteş) kelime: Sağ (dersimiz.com-15327)
1. Solun karşı yönü. "Sağ tarafımdan kalktım sanırım bugün, iyi günümdeyim."
2. Ölü olmayan. "Askerliği sağ salim bitirdi geldi yavrum."

Eş sesli (sesteş) kelime: Kat (dersimiz.com-69002)
1.Giyeceklerde takım. "Üniversite sınavını kazanırsam sana bir kat elbise alacağım."
2.Kez, defa, misil. "Benzin fiyatları üç kat artmış durumda."
3. Apartman dairesi. "Siz kaçıncı katta oturuyorsunuz?"
4. Üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka. "Tuğlaları iki kat daha yükseltelim."

Eş sesli (sesteş) kelime: Sal (dersimiz.com-15328)
1. Su üzerinde ulaşımı sağlayan bir araç türü. "Çocuklar bir başına sala binmiş gidiyorlardı."
2. Bırakmak, salmak. "Öğretmen sözlerini bitirinceye kadar bizi salmadı."

Eş sesli (sesteş) kelime: Saç (dersimiz.com-15326)
1. Başımızdaki kıl yumağı. "Saçlarını kısa kestirmişsin."
2. Etrafa yaymak, saçmak. "Düğünde saçılan paranın haddi hesabı yoktu."

Eş sesli (sesteş) kelime: Yumak (dersimiz.com-22737)
1. Yuvarlak biçimde sarılmış iplik, yün vb. şey. "Bana kazak örmesi için, dört yumak ip getirdim."
2. Yıkamak. "Çocuğu yumak için yakalamaya çalışıyorlardı."

Örneklendirilmesini istediğiniz, eş sesli (sesteş) kelimeler-sözcükleri BURADAN ekleyebilirsiniz.

Bu sayfadaki içerikler kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.

Eş Sesli (Sesteş) Kelimeler Sözlüğü