Aradığınız eş sesli (sesteş) Kemer kelimesinin anlamı ve örnekleri;
1. Kumaş, deri veya metalden yapılan bel bağı. "Bugün kendine deri bir kemer almış."
2. Etek, pantolon vb. giysilerin bele gelen bölümü. "Bu pantolonun kemeri belimi çok sıkıyor."
3. Emniyet kemeri. "Kemerini takmadan yola çıkmaz."
Eş Sesli (Sesteş) Kelime Örneği Arayın
Yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları farklı olan kelimelere eş sesli (sesteş) kelimeler denir.
Eş sesli (sesteş) kelime: Kuşak
(dersimiz.com-15321)
1. Bele bağlanan kemer. "Bu kuşak kaç aydır belimde, belimin ağrısına iyi geldi."
2. Nesil, jenerasyon. "Bizim kuşak hayatın zorluklarını daha iyi bilirdi."
Eş sesli (sesteş) kelime: Gül
(dersimiz.com-15311)
1. Bir çiçek türü. "Bahçedeki tüm güller açmış."
2. Gülmek, gülümsemek, tebessüm etmek. "Sen gülünce, ben de gülmekten kendimi alamadım."
Eş sesli (sesteş) kelime: Kâr
(dersimiz.com-67971)
1. Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. "Bu satıştan beş bin kârım oldu."
2. Yarar, fayda. "Bu işten bizim kârımız ne?"
3. Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark. "İnan bir lira kârına satıyorum."
Bir yağı türü olan kar ile kazanç olan kâr farklı anlamdadır ve sesteş, eş anlamlı değildir.
Eş sesli (sesteş) kelime: Koy
(dersimiz.com-18092)
1. Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek. "Kızım, şu kahvaltılıkları dolaba koy."
2. Denizin, gölün küçük girintiler biçiminde karaya doğru sokulduğu bölümü. "Bu koy adeta gizli bir cennet."
3. Bir kimseyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak. "İş varsa, şu garibanı da bir işe koy."
Eş sesli (sesteş) kelime: Gelin
(dersimiz.com-15346)
1. Evlenmek için hazırlanmış, süslenmiş kız veya yeni evlenmiş kadın. "Gelinin güzelliği dillere destan oldu."
2. Gelmek eylemi. "Akşama bize gelin de maçı birlikte izleyelim."
Eş sesli (sesteş) kelime: Aş
(Dersimiz.Net-8103)
1. Yemek. "Herkes aşını yedikten sonra pasta keseceğiz."
2. Geçmek, aşmak. "Biz ne sınavlar aşmış insanız, bu sınav ne ki..."
Eş sesli (sesteş) kelime: Yer
(dersimiz.com-15345)
1. Gezinilen, ayakla basılan taban. "Yerde gördüğü parayı alıp cebine atması çok yanlıştı."
2. Bulunulan, yaşanılan, oturulan bölge. "Bu yerlerde gezmek bana huzur veriyor."
Eş sesli (sesteş) kelime: Göz
(dersimiz.com-15349)
1. Görme organı. "Gözlerinin karası, oldu yürek yarası."
2. Çekmece. "Okul kıyafetlerini hangi göze koydun?"
Eş sesli (sesteş) kelime: Ağır
(dersimiz.com-68638)
1. Tartıda çok çeken, hafif karşıtı. "Bu çanta çok ağır, ben kaldıramam."
2. Yavaş. "Çok ağır yürüyorsun, biraz daha hızlan."
3. Keskin, boğucu (koku). "Evde ağır bir balık kokusu var."
4. Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı. "Bize çok ağır sözler söyledi."
5. Sindirimi güç (yiyecek). "Bu saatte ağır şeyler yemek sağlıklı olmaz."
Eş sesli (sesteş) kelime: Kız
(dersimiz.com-15358)
1. Dişi çocuk. "Sınıfta yedi kız, beş erkek olmak üzere toplam on iki öğrenci vardı."
2. Öfkelenmek, sinirlenmek. "Dediğini unutmamalıydım, bana kızmakta haklısın."
Eş sesli (sesteş) kelime: Sel
(dersimiz.com-45059)
1. Su taşkını. "Tüm eşyalarımı selde kaybettim."
2. Hareket hâlindeki büyük kalabalık, yığın. "Çok seviliyordu, cenazesinde insan seli vardı."
3. Yoğunluk. "Penceren süzülen ışık seli odayı aydınlatıyordu."
Eş sesli (sesteş) kelime: Yat
(dersimiz.com-15307)
1. Donanımlı büyük gemi. "Bu ne zenginliktir abi, yeni bir yat daha almış."
2. Uyumak için yapılan işin adı, yatmak. "Akşam erken saatte yatan, sabah erken kalkar, unutma."
Eş sesli (sesteş) kelime: Ek
(dersimiz.com-67753)
1. Bir şeyin eksiğini tamamlamak için ona katılan parça. "Üzerine biraz da baharat eklemeliyiz."
2. Bir gazete veya derginin günlük yayımından ayrı ve ücretsiz olarak verdiği parça, ilave. "Gazetenin bulmaca ekini de istiyorum."
3. Sonradan katılan, yapılan, dikilen, yapıştırılan parçanın belli olan yeri. "Bu ip ek yerinden kopmuş."
4. Eklenmiş, katılmış. "Bizim öğrenciler bu ek binada eğitim görüyor."
5. Bitki ekmek. "Bu yıl bizim tarlaya da ayçiçeği ek."
Eş sesli (sesteş) kelime: Öğüt
(dersimiz.com-43378)
1. Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat. "Bu hikayedeki öğüt ne?" "Gel sana biraz öğüt vereyim."
2. Tane durumundaki nesneleri bir araçla ezerek un durumuna getirmek. "Un öğütülmüş buğdaydır." "Git bu mısırları da öğüt."
3. Ezmek, çiğnemek. "Yediklerimizi dişler öğütür."
Eş sesli (sesteş) kelime: Aralık
(dersimiz.com-67899)
1. Ara. "Dolapla duvar arasında biraz aralık olsun."
2. Uygun, elverişli durum, fırsat. "Bir aralık bulursam eşyaları sana getiririm."
3. Yılın on ikinci ayı, ilk kânun, kânunuevvel. "Bu aralık ayı çok soğuk geçti."
4. Yarı açık, tam kapanmamış. "Pencereyi biraz aralık bırak da hava gelsin."
Eş sesli (sesteş) kelime: Al
(dersimiz.com-15350)
1. Kırmızı renk. "Bak dalgalanıyor göklerde, şanlı al bayrağım."
2. Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak. "Bakkaldan ekmek almaya gitti, henüz gelmedi."
Eş sesli (sesteş) kelime: Bere
(dersimiz.com-67604)
1. Bir yere çarpma, incitme veya vurma sonucu vücudun herhangi bir yerinde oluşan çürük. "Parkta oynarken her tarafı yara bere olmuş."
2. Herhangi bir şeyde görülen ezik, çizik. "Bu telefonda bereler var."
3. Yuvarlak, yassı ve sipersiz başlık. "Hava soğuk, bereni takmayı unutma."
Eş sesli (sesteş) kelime: Ses
(dersimiz.com-67285)
1. Kulağın duyabildiği titreşim, seda, ün. "Bir ses duyarsan bana haber ver."
2. Duygu ve düşünce. "İçimden bir ses kalkıp gitmemiz gerektiğini söylüyor."
3. Bir davranış, tutum karşısında uyanan ruhsal tepki. "Biraz vicdanının sesini dinlesen kabul etmezdin"
Eş sesli (sesteş) kelime: Beyaz
(dersimiz.com-25965)
1. Beyaz ırktan olan kimse. "İnsanları zenci, beyaz diye ayırmak doğru değil."
2. Ak, kara ve siyah karşıtı. "Sevdiğim üç renk; mavi, beyaz, mor."
3. Beyaz renkte olan "Bugün beyaz bir gömlek almam gerekiyor."
Eş sesli (sesteş) kelime: Bin
(dersimiz.com-15302)
1. 1.000 sayısı. "Bin kez de söylesen yine yapacağını yapar."
2. Bir şeye çıkmak. "Arabaya binmesi ile hareket etmesi bir oldu."
Örneklendirilmesini istediğiniz, eş sesli (sesteş) kelimeler-sözcükleri BURADAN ekleyebilirsiniz.
Bu sayfadaki içerikler kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.