Eş sesli, sesteş Yayık kelimesinin anlamı ve örnek cümleleri:

dotAradığınız eş sesli (sesteş) Yayık kelimesinin anlamı ve örnekleri;
1. Tereyağı çıkarmak için sütün, yoğurdun içinde çalkalandığı kap veya makine. "Yayık tereyağını, taze ekmeğe sürüp yemeye bayılırdı."
2. Yayılmış, yayvan. "Herkes bir tarafa yayılmış; gelin, toplanın bakalım şöyle."

Eş Sesli (Sesteş) Kelime Örneği Arayın

Yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları farklı olan kelimelere eş sesli (sesteş) kelimeler denir.

Eş sesli (sesteş) kelime: Çay (dersimiz.com-15331)
1. Bir Türk içeceği. "Bu çay, biraz demli geldi bana."
2. Küçük nehir. "Çayın kenarında yılın ilk pikniğimizi yaptık."

Eş sesli (sesteş) kelime: Diz (dersimiz.com-15334)
1. Bacağın ortasındaki bölüm. "Her gelişinde dizlerinden şikâyet ederdi."
2. Bir şeyleri dizmek. "Tespih tanelerini ipe özenle dizdi."

Eş sesli (sesteş) kelime: Er (dersimiz.com-15339)
1. Erken, geç olmayan. "Er ya da geç bu iş olacak."
2. En rütbesiz asker. "Erler, eğitimlerine kesintisiz devam ediyordu."

Eş sesli (sesteş) kelime: Yüzmek (dersimiz.com-20666)
ı. Kol, bacak, yüzgeç vb. organların özel hareketleriyle suda ilerlemek. "Bu yaz, Akdeniz'de yüzmek nasip olmadı."
2. Derisini soymak. "Kurban derisini yüzmek için bir saat uğraştı."

Eş sesli (sesteş) kelime: Mayıs (dersimiz.com-15323)
1. Yılın beşinci ayı. "Her Mayıs ayında çiçeklerle renklenir bu bahçe."
2. Taze büyükbaş hayvan pisliği. "Küçük kızların mayıs kokan toprak sofalarda yetiştirdikleri koza sepetleri... S. F. Abasıyanık.

Eş sesli (sesteş) kelime: Acı (dersimiz.com-19735)
1. Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu. "Biberlerin bu kadar acı olacağını düşünmemiştim.""
2. Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık. "Düşürdüğün kitap, kafamı çok acıttı."
3. Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem. "Depremde yakınlarını kaybetmesinin acısını, hala yüreğinde hissediyor."

Eş sesli (sesteş) kelime: Boz (dersimiz.com-43176)
1. Kül rengi, gri. "Bizim de boz bir eşeğimiz vardı."
2. Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek. "Bu saati sana boz diye vermedim."
3. Açılmamış, sürülmemiş (toprak). "Şu gördüğün boz yerlerin tümü bizim."

Eş sesli (sesteş) kelime: Mâni (dersimiz.com-46620)
1. Bir şeyin yapılmasını önleyen şey, engel. "Ders çalışmama mâni oluyorsun."
2. Genellikle birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri uyaklı olan, daha çok hecenin yedili ölçüsüyle söylenen halk şiiri. "Sana bir ramazan mânisi söyleyeceğim."

Eş sesli (sesteş) kelime: Ünlü (dersimiz.com-15305)
1. Meşhur. "Tüm ünlüler bu lokantaya gelir."
2. Ses yolunda bir engele çarpmadan çıkabilen ses, vokal, sesli, sesli harf: a, e, ı, i, o, ö, u, ü.. "Cümlede ünlü harfleri bulmak zor olmadı."

Eş sesli (sesteş) kelime: Yen (dersimiz.com-21799)
1. Giysi kolu. "Bu elbisenin yenlerini kısaltman gerekiyor."
2. Japon para birimi. "Japonya gezimizde kaç Yen harcadık, kaç Türk Lirası ediyor, bilmiyorum."

Eş sesli (sesteş) kelime: Ağır (dersimiz.com-68638)
1. Tartıda çok çeken, hafif karşıtı. "Bu çanta çok ağır, ben kaldıramam."
2. Yavaş. "Çok ağır yürüyorsun, biraz daha hızlan."
3. Keskin, boğucu (koku). "Evde ağır bir balık kokusu var."
4. Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı. "Bize çok ağır sözler söyledi."
5. Sindirimi güç (yiyecek). "Bu saatte ağır şeyler yemek sağlıklı olmaz."

Eş sesli (sesteş) kelime: Taş (dersimiz.com-41904)
1. Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde. "Düşen taş az daha kafama gelecekti."
2. Mücevherlerde kullanılan yüksek değerli cevher. "Bu kolyenin bir taşı düşmüş."
3. Dama, domino, okey vb. oyunlarda kullanılan metal, kemik, plastik veya tahta parçalardan her biri. "Okey taşlarından biri eksik."

Eş sesli (sesteş) kelime: Koru (dersimiz.com-68227)
1. Bakımlı küçük orman. "Bu koruya girmek yasak." "Bu koru çok güzel, her taraf yemyeşil."
2. Korumak işi. "Bu fidanları iyi koru." "Kendini soğuktan koru."

Eş sesli (sesteş) kelime: Kuşak (dersimiz.com-15321)
1. Bele bağlanan kemer. "Bu kuşak kaç aydır belimde, belimin ağrısına iyi geldi."
2. Nesil, jenerasyon. "Bizim kuşak hayatın zorluklarını daha iyi bilirdi."

Eş sesli (sesteş) kelime: Arı (dersimiz.com-68516)
1. Bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek. "Arı sokması çok can yakıyor."
2. Temiz. "Bu zamanda böyle arı bir su bulmak çok zor."
3. Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf, halis, öz. "Çok arı bir zeytinyağıymış, lezzetine bayıldım."

Eş sesli (sesteş) kelime: An (dersimiz.com-70915)
1. Zamanın bölünemeyecek kadar kısa olan parçası. "Gelmeyeceğini bir an bile düşünmedim."
2. Birini veya bir şeyi akla getirerek sözünü etme veya onu düşünme; zikretme. "Biz akşam konuşurken seni de andık."

Eş sesli (sesteş) kelime: Koy (dersimiz.com-18092)
1. Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek. "Kızım, şu kahvaltılıkları dolaba koy."
2. Denizin, gölün küçük girintiler biçiminde karaya doğru sokulduğu bölümü. "Bu koy adeta gizli bir cennet."
3. Bir kimseyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak. "İş varsa, şu garibanı da bir işe koy."

Eş sesli (sesteş) kelime: Bel (dersimiz.com-6957)
1. İnsan bedeninde göğüsle karın, sırtla kalçalar arasında daralmış bölüm. "O çuvalı kaldırdığımdan beri belim ağrıyor."
2. Toprağı aktarmaya veya işlemeye yarayan tarım aracı. "Bahçeyi kim belleyecekse bellesin, yoksa bu belleri alacağım."

Eş sesli (sesteş) kelime: Bin (dersimiz.com-15302)
1. 1.000 sayısı. "Bin kez de söylesen yine yapacağını yapar."
2. Bir şeye çıkmak. "Arabaya binmesi ile hareket etmesi bir oldu."

Eş sesli (sesteş) kelime: Kaz (dersimiz.com-15317)
1. Ördeğe benzeyen bir tür kuş. "Çocukları, sırf kazlara yem atsınlar diye gittik."
2. Toprağı veya yeri eşmek, kazmak. "Çiçeklerin etrafını kaz ki çiçekler daha da canlansın."

Örneklendirilmesini istediğiniz, eş sesli (sesteş) kelimeler-sözcükleri BURADAN ekleyebilirsiniz.

Bu sayfadaki içerikler kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.

Eş Sesli (Sesteş) Kelimeler Sözlüğü