Ortaçağın en büyük botanikçilerinden biridir. Asıl adı Ebu Zekeriyyâ Yahya bin Muhammed ebu Ahmed'tir. İspanya'nın Sevilla şehrinde ömür geçiren İbni Avvâm'ı, ilim dünyası, tarımdan bahseden meşhur eseri "Kitâb'ül Filâha" Ziraat Kitabı adlı eseriyle tanımaktadır. Kitâb'ül Filaha, sadece İslâm dünyasında değil bütün dünyada, hem de bütün ortaçağ boyunca sahasında en göze çarpıcı eser olarak kalmıştır. Kitap 35 bölümden meydana gelmektedir. Eser 585 bitki türünden bahsetmekte, 50 çeşitten fazla meyve ağacının dikilip yetiştirilmesi usullerini anlatmaktadır. Ayrıca eser aşı yapma tekniği, toprağın yapı özellikleri, gübreleme usulleri, ağaç ve üzüm kütüklerine dadanan çeşitli hastalıkların belirtir ve görünüşleri ile bunların tedavi yollarını anlatmaktadır.
İbni Avvam eserini hazırlarken o devirde İspanya'da yaşayan Müslüman çiftçi ve ziraatçıların tecrübelerinden faydalandığı gibi, kendisinden önceki eserlerden de faydalanmıştır.
Kâtip Çelebi ve İbni Hallikan bu eserden söz etmektedirler. Fakat eser taşıdığı önem nispetinde İslâm dünyasında pek tanınamamıştır.
İbni Avvam'ın Kitâb'ül Filâha'sının tek el yazma nüshası Escurial kütüphanesinde bulunmaktadır. Eseri Josef Antonio Banqueri İspanyolca bir tercümesi ile birlikte 2 cilt hâlinde 1802 yılında yayınlamıştır. E. Meyer, Geshlchte der Botanik adlı eserinde Kitâb'ül Felâha'nın bir özetini vermektedir.Eser ayrıca Fransızcaya tercüme edilmiş, 1864te Clement-Mullet tarafından neşredilmiştir.
İbn ül-Avvâm'a Göre Ziraatçılığın Tarif ve Konusu: Ziraattan anlaşılan şey, toprağın geliştirilmesi, ağaç dikimi, aşıcılık ve usûlleri. Her toprak cinsine göre tohumların Allah'ın izniyle en iyi verim elde edecek şekilde ekimi ve seçimi; toprakların iyi, orta ve aşağı kalitedekilerin birbirinden ayrılması. İşte bunlar (Ziraatçılığın) unutulmuş temel kaideleridir. Bunlara ilâveten, hangi toprağa hangi ağaç ve tohumun dikileceğini bilmek; tohum ve ağaçların kalite seçimi; hangi çeşit tohumun ne zaman dikileceğinin bilinmesi; hangi mevsimin nelere elverişli olduğunun bilinmesi ve ona göre toprakta işlem yapılması; su çeşitlerinin tanınması ve onların hangi bitki ve sebzeye daha uygun geldiğinin bilinmesi Tohum çeşidine göre, bir toprağa ne kadar tohum atılabileceğinin bilinmesi ve meydana gelebilecek kötü neticeleri önleyici gerekli itinanın gösterilmesi Tohumların ve meyvelerin saklanması "İbn ül-Avvâm'a Göre Yanmış Zeytin Ağacının Yeniden Canlanmasını Sağlamak: «Bir zeytin ağacı ateşten etkilenip yandığı zaman, keskin bir kesiciyle yanan kısım güzelce kesilip atılmalı, aynı zamanda ateşten etkilenen etrafındaki toprak da sıyrılıp atılmalıdır.»İbn-ül-Avvâm ve İbn Vahşiyye'ye Göre Bitkiler ve Ağaçlar Arasında Sempati ve Antipati: Pisa Üniversitesi'nde bazı botanikçiler, bitkiler arasında, insanlar arasında olduğu gibi, bir sevgi (sempati) ve nefret (antipa'i) olduğunu keşfettiklerini ortaya koydular. Böyle bir görüş yüzyıllarca önce İbn-ül-Avvâm gibi bir müslüman ziraatçı ve botanikçi âlim tarafından ortaya konmuştur. Hattâ, İbn ül-Avvâm'ın eseri «Kitâb ül-Filâh»ın 1802′de İspanyolcaya ve 1864 de Fransızcaya çevrildiğini düşünürsek, bu İtalyan botanikçilerin İbn ül-Avvâm'dan bile etkilenmiş olabilecekleri düşünülebilir.
İbn ül-Avvâm'a göre, bitkiler ve ağaçlar arasında sevgi ve nefret vardır. Bazı ağaçlar ve bitkiler birbirlerini severler, bazıları sevmezler. Bu nedenledir ki, hem aşı yapma mümkün olur, hem de pratik bir netice olarak, birbirini sevenler bir araya dikilirse iyi ürün alınır ve ağaçlar sağlıklı olur. Aksi takdirde daha az ve kötü ürün alınır. İbn ül-Avvâm, ziraatçıların bu noktaya dikkat etmelerini söyler ve kitabında bu konuya özel bir yer ayırır: "Nebatlıların Ziraatı»ında (İbn Vahşiyye'nin eseri), şekilleri arasında benzerlik bulunan sebze bitkileri birbirine yardım ederler ve iyi gelişirler. Halbuki birbirleri arasında benzerlik bulunmayanlar aksine birbirleriyle ters düşerler, birbirlerini zayıflatır ve verimsiz kılarlar. Yine «Nebatlıların Ziraatı»'nda şunu okuruz: «Üzüm asması ile Jujubier arasında, üzüm asması çiğdeyle yakın bulunduğu zaman özellikle tabiatları yönünden aralarında, bir erkeğin güzel bir kadına duyduğu sevgi ve bağlanmaya benzer bir sevgi vardır ve komşuluktan dolayı birbirlerini cezbederler."İbn ül-Avvâm'a Göre Ağaçların Sarılık Hastalıklarının Tedavisi:İbn ül-Avvâm, ağaçlara arız olan bir hastalık vardır ki yaprakları sarartır ve düşürür der. Bunu önlemek için çeşitli tedavi usûlleri anlatır. Bunlardan, ceviz ağacına uygulanan usûl aşağıda olduğu gibidir: «Cevizin yapraklarını ve meyvesini etkileyen sarılık hastalığının tedavisi: Ceviz ağacının yaprakları ve gövdesine kadar yayılan böyle bir hastalık illet olduğu zaman veya cevizde değişiklik yapabilecek benzer hastalıklar vaki olduğu zaman, ağaç dallan ve yapraklarıyle birlikte sıcak su püskürtülerek yıkanır ve ağacın kökü açılır, sonra, en iyisi deve kanı olmakla birlikte herhangi bir kan, sıcak su ile karıştırılarak ağacın dibine dökülür. Böyle bir tedavi ağaç için daha iyi ve daha uygundur.»İbn ül-Avvâm'a Göre Ağaçların Sun'î Yallarla Ürünlerinin Artırılması (Artıfısıyel Fekondasyon): İbn ül-Avvâm, ağaçların sun'i yollarla ürünlerinin artırılacağını kabul eder ve yollarını anlatır."Ziraat âlimlerinden birçoğu her ağacın ürün artırma ameliyesine elverişli olduğunu ve netice olarak meyvelerin yeni kaliteler kazanacağını, meyvelerin kalite düşümünün çok azalacağını söylemektedirler."
İbn ül-Avvâm, çeşitli ağaçların hangi yollarla ürünlerinin geliştirileceğini uzun uzun anlatır. Özetlersek, genel yollar şunlardır:
1-Dişi ve erkeklik sıfatı olan ağaçların birbirlerine yaklaşık dikilmesi,
2-Gübreleme,
3-Ağaçları, aralarındaki sempati ve antipati prensibine göre dikmek,
4-İlaçlamak.