Eğitim Sitesi

Çanakkale Geçilmez Şiiri

Çanakkale Geçilmez Şiiri | Rüzgar Bedir

Koca boğaz, çıkmak üzereydi elden
Sanki ejdarha gibi kükrüyordu giderken
Kaybolmasın gözden diye dualar açıldı göklere
Koca Seyid kıstı gözlerini, acaba yetecek mi kuvveti

Gülle değilde sanki, tüm dünyayı aldı omuzlarına
Damarlarındaki kan dile geldi; "Ya Allah de" unutma
Öyle bir imanla yüklendi, gördüm, yer gök ayakta
Seyid'im Mehmet'im, silinmeyecek ismin tarihte

Biten umutlara can suyu veren Seyid onbaşım
Düşmanın mağrur çehresini astıran yiğidim
Mustafa Kemal' in geçilmsz dediğini batıran
Çanakkale kurtuldu bitmedi benim savaşım

add

Çanakkale Geçilmez Çanakkale şiirleri 18 Mart eğitici şiirler okul şiirleri çocuk şiirleri öğrenci şiirleri öğretici şiirler Rüzgar Bedir

Çanakkale Geçilmez Şiiri Hakkında Yorum Yazın...
  

Çanakkale Geçilmez Şiiri Hakkında Yorumlar

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Çanakkale Zaferi Şiirleri

Çanakkale Savaşı Şehitlerine Şiiri

ÇANAKKALE SAVAŞI ŞEHİTLERİNE
ÇANAKKALEDE DÜŞTÜ ŞEHİTLER
ARKASINDAN AĞLADI ANNELER
NAZLANMADAN GİTTİLER
ANCAK ONLAR BİZİM İÇİN HAYATLARINI FEDA ETTİLER
KANLARINDAN BAYRAMIZI ELDE ETTİLER
ATAMIZ BAŞLATTI ONLAR DEVAM ETTİRDİLER
LAKİN ÇANAKKALE SAVAŞINDA ÖLDÜ UFAK ASKERLER
EMEK VERDİLER BİZİ HAYATA DÖNDÜRDÜLER

SAVAŞTA BAZEN DÖNEMEDİLER
AÇ SUSUS KALDILAR
VAZGEÇMEDİLER DEVAM ETTİLER
ASKERLER BİZE HAYATIMIZI VERDİLER
ŞANLI BAYRAĞI ELDE ETTİLER
IRMAKLARDAN SU YERİNE KAN AKTI ONLAR VAZ GEÇMEDİLER ŞAVAŞTI

İLAYDA KÖSEOĞLU

18 Mart Çanakkale Savaşı’yla 2 Şiiri

18 Mart başlangıç,
18 Mart öngörü,
Çanakkale’m içinde,
18 Mart bir köprü…

Başlangıçlar olmasa,
Ata’mız doğar mıydı?
İleriki günlerde,
Savunmam başlar mıydı?

Baştan sona şekilde,
Tüm ülkenin sathında,
Samsun aşamasında,
Vatanın savunmasında…

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Zindandan Mehmed'e Mektup Şiiri

Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de, geri adam, boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim!

Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak.

Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!
Bir âlem ki, gökler boru içinde!
Akıl, olmazların zoru içinde.
Üstüste sorular soru içinde:
Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

Bir idamlık Ali vardı, asıldı;
Kaydını düştüler, mühür basıldı.
Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı.
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil...

Müdür bey dert dinler, bugün 'maruzât'!
Çatık kaş.. Hükûmet dedikleri zat...
Beni Allah tutmuş, kim eder azat?
Anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem...
Anlamaz; ruhuma geçti bilekçem!

Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;
Sayım var, maltada hizaya dizil!
Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!
İnsanlar zindanda birer kemmiyet;
Urbalarla kemik, mintanlarla et.

Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
Yalnız seccâdemin yününde şefkat;
Beni kimsecikler okşamaz mâdem;
Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem!

Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!
Dakika düşelim, senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin!

Peykeler, duvara mıhlı peykeler;
Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...
Duvar, katil duvar, yolumu biçtin!
Kanla dolu sünger... Beynimi içtin!

Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
Tek nokta seçemez dünyadan nazar.
Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?

Ses demir, su demir ve ekmek demir...
İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelir ki elden, kader bu, emir...
Garip pencerecik, küçük, daracık;
Dünyaya kapalı, Allaha açık.

Dua, dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış...
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;
İplik ki, incecik, örer boşluğu.

Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş...
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

(1961)

Necip Fazıl Kısakürek

Bahadır Alemdar

Mehmetçik Şiiri

Kan, barut, cephane kokusu
Oluşuyor mekan-ı cenneti
Bir küçük toprak için
İçiyor şehadet şerbeti!

Allahuekber deyip koştuğunda
Giyiyor dikişsiz elbiseyi
Kaldırıyor 276 okkayı Seyit
Gömüyor gemiyi deryay-ı engine

Top sesleri yankı yankı
Koşuyor düşmana süngü süngü
İçince şehadet şerbeti
Varıyor murad-ı gayesine

Küffar ki zevk-ü alem peşinde
İçki, tütün, kumardır bütün zevkleri
Lakin müminin ilacıdır şehadet şerbeti
Tatlı uykuya dalar ölüm gibi

Düşman geliyor tabur tabur
Gökten bomba yağıyor, yerden ateş fışkırıyor
Kim ki bunları göğüsleyebilir?
İşte adıdır Mehmet-i Muhammed-i

Berat YILDIZ

Çanakkale Zaferi Şiirleri, Çanakkale Geçilmez Şiiri