Eğitimi, toplumun genç bireylerini, önceden belirlenen doğrultuda değiştirme ve dönüştürme faaliyeti (Cevizci, 2010:165) olarak tanımlayınca karşımıza birçok soru çıkmaktadır. Bu sorular içerisinden bizim konumuz itibarı ile ilgilendiğimiz sorular şunlardır: Tanımda yer alan "önceden belirlenen doğrultu" ifadesi değerleri kapsamakta mıdır? Eğer kapsıyorsa değerlerin hangi değerlerin nasıl öğretilmesi öngörülmektedir? Bu bölümde çeşitli kaynaklardan bu soruya cevap arayacağız.
Önce hangi değerlerin niçin öğretilmesi gerektiğine açıklık getirmeli sonra bu işin nasıl yapılacağı ile ilgilenmeliyiz. Kimi araştırmacılar niçin sorusuna dolaylı yollardan şu cevabı vermektedir: Dünyanın bozulan düzenini yoluna koymalıyız.
Teknik ve ekonomik bakımdan tarih boyunca hiç olmadığı kadar ileri giden dünyanın en ciddi sorunları sosyoekonomik dengesizlik, savaş, çatışma, şiddet olayları ve ekolojik dengenin bozulmasıdır. Kaynakların yanlış yerlerde ve adaletsiz dağılımı, geleceğin dünya için karanlık olacağını gösteriyor. Bunun çözümü ise ahlaki prensipler (değerler) doğrultusunda bir hayat felsefesi oluşturmaktır. (Köylü, 2007:308)
Bu konuda Aydın ve Gürler (2012:17), önemli olanın değerler hakkında insanı bilgilendirmek değil değerler vasıtasıyla hayatı anlamlı kılmak, kişiliği güçlendirmek, karakteri sağlamlaştırmak olduğunu söylüyor.
Niçin sorusuna yukarıda verilen iki cevaptan ilki topluma ve doğaya ikincisi ise kişiye dönük fayda öngörmektedir. Esasında bunlar birbirini tamamlayan öngörülerdir. Toplumun faydası doğrudan yahut dolaylı olarak kişinin faydasını temin eder. Değer eğitiminin gerekliliği konusunda açık bir ihtilaf olmadığı için bu meselede yukarıdaki açıklamalarla yetineceğiz. Cevap aramamız gereken önemli bir diğer soru da “Hangi değerleri öğretmeliyiz?” sorusudur.
Bu soruya farklı toplumlar farklı cevaplar vermektedir. Ekşi ve Katılmış (2011:14) tarafından Doğanay, Arthur ve Yıldırım’ın çalışmalarından yararlanılarak hazırlanan tabloda bunun örneklerini görmekteyiz:
Ülkelere Göre Ortak Değerler
Ülke / Kurum | Ortak Değerler |
Türkiye | Adil olma, bağımsızlık, barış, bilimsellik, çalışkanlık, dayanışma, duyarlılık, dürüstlük, eşitlik, hoşgörü, özgürlük, saygı, sevgi, misafirperverlik, sorumluluk, temizlik, vatanseverlik, sağlıklı olmaya önem verme, yardımseverlik, aile birliğine önem verme. |
Yeni Zelanda | Doğruluk, itaat etme, başkalarını düşünme, dürüstlük, saygı, sorumluluk, iyi kalplilik, merhamet, görev. |
Avustralya “Queenland” | Tarafsızlık, gerçeğe saygı, akıl yürütmeye saygı, adalet, eşitlik, başkalarının iyiliğini düşünme, özgürlük, çeşitliliği kabul etme, çatışmalara çözüm arama. |
NCSS “ABD” | Özgürlük, gizlilik, doğruluk, hukukun üstünlüğü, insan onuru, adalet, sadakat, uluslar arası insan hakları, hakkaniyet, eşitlik, sorumluluk, dürüstlük, çeşitlilik, otoriteye saygı. dersimiz.com |
İngiltere | Doğruluk, adalet, dürüstlük, güven, öz saygı, saygı, sorumluluk, hakkaniyet, insancıllık, farklılıklara saygı. |
Japonya | Adalet, topluma saygı, doğaya saygı, büyüklere saygı, ebeveyne saygı, çalışkanlık, cesaret, içtenlik, özgürlük, düzen, nezaket, kibarlık, arkadaşlık, alçak gönüllülük, millet sevgisi, diğer kültürlere saygı, vatan sevgisi. |
29 Dilmaç(2002:8), öğretilmesi gereken beş evrensel değerden bahsetmiştir. Bunlar:
1. Sevgi 2. Hakikat 3. İç huzur 4. Doğru davranış 5. Şiddetten kaçınma
Hangi değerlerin öğretilmesi gerektiği konusu belki apayrı bir çalışmanın omurgasını teşkil edebilecek genişliktedir. Bunun tespiti için bir toplumdaki bireylerin değer eğilimlerini belirlenmesi ve bir süzgeçten geçirilmesi icap eder ki bu da geniş çaplı araştırmaların konusudur. Yukarıda verdiğimiz bilgileri de konumuzla ilgisi bakımından yeterli görüyoruz. Şimdi asıl temas noktamız olan değerleri nasıl öğreteceğimiz sorusuna verilen cevaplara bakacağız.
Güngör (2010:70) bu soruya şu şekilde cevap vermiştir: “Değerlerin öğrenilmesi daha ziyade rol öğrenmesi şeklinde bir sosyal öğrenmedir.”
Dilmaç da değerlerin eğitimi sırasında öğretmene düşen görevleri önemsemiş ve öğretmenin model oluşturması gerektiğini, sınıf içerisinde sosyal bir doku meydana getirmesi ve çocukları bu doku içerisinde cesaretlendirip karar verme süreçlerine sokması gerektiğini söylemiştir(2002:4).
Hüseyin ÖZTÜRK