Sosyoloji biliminin ilgilendiği nesne toplumdur. (Marshall, 2009:681) Max Weber’e göre sosyolojinin konusu bireylerin toplumsal eylemleridir. (İçli, 2011:21)
Bu bilim dalı, pozitivist paradigmanın etkisi ile uzun yıllar değerler konusuna mesafeli durmuştur. Çünkü Pozitivizm’in temel iddiası, değerlerden ve inançlardan bağımsız bir bilim ortaya koymaktı. Değerler ise pozitivistlere göre sübjektif oluşlarından ötürü bilimin konusu olamazlardı. Sosyologlar ile değerler arasındaki bu mesafe, Weber’in Protestan ahlakı ve Kapitalizm arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmasına ve onun anlayıcı sosyolojisinin bilim çevrelerinde kabul görüşüne kadar korundu (Özensel, 2003:222).
Bir sosyoloji sözlüğündeki şu cümle bize bu yeni anlayış hakkında ipuçları vermektedir: “Toplumun kendisi kısmen değerler aracılığı ile kurulduğu için, sosyolojinin incelenmesi bir açıdan değerlerin incelenmesidir.” (Marshall, 2009:134)
Herhangi bir toplumun yapısına dair söz söyleyebilmek için o toplumun temel yapı taşlarını tanımak gerekir. Bu temel yapı taşlarını anlamlı kılan şey ise o toplumun üyelerinin onlara verdiği değerlerdir. Toplumun neye kıymet verdiğini bilirsek o toplum adına ileriye dönük çalışma yapmak da mümkün olacaktır (Özensel, 2003:222).
Değerlerin, hangi özelliği sebebiyle sosyolojiyi ilgilendirdiğini daha açık bir şekilde kavrayabilmek için aşağıdaki iki alıntı da bize yardımcı olacaktır.
“Tutumlara nispetle değerlerin durumu, özel hallere nispetle genel hallerin durumuna kıyaslanabilir” (Güngör, 2010:30).
“Değerler, sosyal normlar içinde daha özgül(spesific) ve somut davranışın genelleştirilmiş standartlarını sağlarlar” (Özensel,2003:226).
Değerler toplumun yaşantısında birçok işe yarar: Hangi nesneler üzerinde ilginin toplanacağını, hangi davranış biçimlerinin ideal olduğunu ortaya koyan değerler, toplumdaki rolleri kabullendirmede, yardımlaşmayı sağlamada da etkilidir (Avcı, 2007:21).
Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere değerlerin yüzü topluma dönüktür.
Hüseyin ÖZTÜRK