Lavin Aşırı iyi yarın öğretmen ben olacaktım ve konu ile bir ilgim yoktu ilk defa okuyarak anladım sağolll
Siyaset Felsefesi
SİYASET FELSEFESİNİN KONUSU
Siyaset (Politika Latince) dilimize Arapça'dan geçmiş bir sözcüktür ve devlet ve toplum yönetimi ile ilgili tüm etkinlikleri ifade eder.Bu alanı, hem siyaset bilim hem de siyaset felsefesi inceler.Siyaset bilim devlet biçimlerini, siyasi olguları ve süreçleri ele alır,betimler ve olanı olduğu gibi inceler. Siyaset felsefesi ise varolan siyaset üzerine bir sorgulama ve akıl yürütme etkinliğidir.Siyaset felsefesi ideolojiler üstü bir tutumla olması gerekeni araştırır.
SİYASET FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI
Birey
:Kendisini başkalarından ayıran,kendisine özgü bir kimliği olan her tek
toplumsal insan
Toplum
:Bireylerden oluşan ve kendisine özgü bir yapısı bulunan, aralarında sosyal
ilişki ile ortak bir kültürü ve sürekliliği bulunan insan topluluğudur.
Devlet
:Bir yurt üzerinde yaşayan ortak bir kültür yaratmış olan insanların
oluşturduğu hukuksal ve siyasal otoritedir.
İktidar
:Yönetme gücünü elinde bulundurma demektir.
Meşruiyet
:Egemenliğin haklı nedenlere dayalı olarak kullanılmasını ifade eder.Bir
toplumda meşruiyet ya sosyal haklılığa ya da yasalara dayalı olarak
kullanılabilir.
Yönetim
:Bir örgütün ya da bir kurumun belirlenen ilke ve amaçlar doğrultusunda
işletilmesidir.
Egemenlik
:Yönetme gücünün kaynağı yönetme yetkisini elinde bulundurmanın nedenidir.
Hak
:Kullanma ve isteme yetkisine sahip olduğumuz şeylerdir.
Hukuk
:Devlet-birey ve birey-birey ilişkilerini düzenleyen yazılı normlar bütünüdür.
Yasa
:Hukuku meydana getiren zorlayıcı olan ve yaptırımları bulunan yazılı normların
her biridir.
Bürokrasi :Kamu alanında çalışan aşamalı(hiyerarşik) bir düzen içinde örgütlenmiş olan memurlar topluluğudur.
SİYASET FELSEFESİNİN TEMEL SORULARI
1.Devletin varlık nedeni nedir?
2.Devlet olmalı mı olmamalı mı?
3.Devletin fonksiyonu nedir?
4.İktidar kaynağını nereden
alır?
5.Egemenlik türleri nelerdir?
6.Sivil toplum nedir?
7.Demokratik yaşamda sivil
toplumun yeri nedir?
8.Eşitlik nedir?
9.Adalet nedir?
10.Bürokrasiden vazgeçilebilir
mi?
11.En iyi yönetim biçimi nedir?
12.Herkesin memnun olabileceği bir yönetim biçimi olabilir mi?
İKTİDAR KAYNAĞINI NEREDEN ALIR?
*İlk yaklaşım iktidarın, toplumun
içten ve dıştan gelebilecek tehlikelere karşı korunması ihtiyacından
kaynaklandığını söyler.
*İkinci yaklaşım iktidarın kaynağı
olarak Tanrı'yı görür.Bu yaklaşıma göre iktidar Tanrı'nın
yeryüzündeki temsilcisidir.
*Üçüncü yaklaşıma göre iktidar
kaynağını toplumda yaşayan insanların ortak iradesinden
kaynaklanır.
*Birinci yaklaşıma göre devlet
ve iktidar bireylerin ahlaki bakımdan olgunlaşma ihtiyacına yanıt vermek
amacıyla ortaya çıkmıştır.Bu amacı yerine getirebildiği oranda
meşrudur.
*Devlet Tanrı'nın yeryüzündeki
temsilcisidir yaklaşımını savunanlara göre ise iktidar dinsel misyonun
yerine getirilmesi temelinde meşrudur.
*Marksizm'e göre devlet egemen
sınıfların üretim araçlarını elinde bulundurmasına hizmet eden bir araçtır.Devletin
meşruluğu hizmet ettiği sınıfın çıkarlarını gözetmesi ve sonuçta sınıfsız bir
toplumu amaç edinmesi ile ölçülür.
*Bir başka yaklaşıma göre ise
devlet ortak iradenin temsilcisidir.Devletin uygulamaları ortak
iradeye hizmet ettiği sürece meşrudur.
1.Geleneksel Egemenlik:
Geleneksel egemenliği toplumun
dayandığı geleneksel değerler (gelenekler, örfler, adetler, görenekler)
belirler.Bu egemenlik türü gelişmemiş ilkel toplumlarda geçerlidir. Egemenlik
halka değil belirli bir kişiye ya da belirli bir aileye
aittir.Emirlik,krallık,şeyhlik vb ülkeler bu egemenlik türüne örnek olarak
verilebilir.
2.Karizmatik Egemenlik:
Liderde bulunan karizmaya
dayalı bir egemenlik türüdür. Karizma üstün
ve büyüleyici niteliklere sahip liderleri ifade etmede kullanılan bir terimdir.
Karizmatik liderler güçlerini topluma sağladıkları başarılardan alırlar.
3.Demokratik ve hukuksal
Egemenlik
Bu egemenlik tarzı insanın akıl
ve mantığına dayalıdır.Egemenlik hukuka dayanır ve hukuk kuralları çerçevesinde
kullanılır.Egemenliği elde etme ve kullanma yolları ve sınırları anayasalar
tarafından belirlenmiştir. İktidarın egemenliği kullanırken halkın
iradesini kullanması esastır.
Devlet
Felsefe tarihinde devleti ele alan yaklaşımlar iki ana başlık altında toplanabilirler.
1.Devleti Doğal Bir Varlık
Sayan Yaklaşımlar: Bu yaklaşımın en önemli
temsilcisi Platon'dur.Ona göre toplum insan vücuduna
benzer. Nasıl vücudumuzda her organın bir görevi varsa toplumdaki her organın
da belli bir görevi bulunmaktadır. Devlet ise insan vücudundaki tüm organların
birbiriyle uyumlu
çalışmasını sağlayan beyni temsil
etmektedir.Devletin belli bir başlangıcı bulunmamaktadır.Ona göre devlet insan
toplumuyla birlikte hep vardı ve hep varolmaya da devam edecektir.
2.Devleti Yapay Bir Varlık
Sayan Yaklaşımlar: Bu yaklaşımın felsefe
tarihindeki en önemli temsilcileri Thomas Hobbes,J.J.Rousseau ve
J.Locke'tur. Bunlara göre insan toplulukları başlangıçta "Doğal
Durum" adı verilen bir durumda yaşıyorlardı. Doğal durumda insanları yöneten ne
kurallar ne de kurumlar bulunuyordu.Daha sonra insanlar barış içinde ve belirli
bir düzen içerisinde yaşama gereksinimi duyduklarında devlet düşüncesi ortaya
çıktı.Yani onlara göre devlet sonradan insan ihtiyaçlarına cevap vermek üzere
oluşturulmuş bir kurumdur.
İDEAL DÜZEN ARAYIŞLARI:
Felsefe tarihinde ideal bir
düzenin olup olmadığı tartışmaları iki ana grupta toplanır.Bunlardan ilki ideal
bir düzenin olamayacağını öne süren görüşler ve ikincisi ideal bir düzenin
olabileceğini öne süren görüşlerdir.
1.)İDEAL BİR DÜZENİN OLAMAYACAĞINI SÖYLEYEN GÖRÜŞLER: Sofistlere ve nihilistlere göre ideal bir düzen yoktur.Çünkü düzenin amacı insan mutluluğunu sağlamaktır.Tüm insanların mutluluğunu sağlamak ise olanaksızdır.Bu anlamda bugüne kadar hiçbir düzen mutlak insan mutluluğunu sağlayabilmiş ve bundan sonra da sağlayabilecek değildir ve bu yüzden de ideal bir düzenden söz edilemez.
2.)İDEAL BİR DÜZENİN OLABİLECEĞİNİ ÖNE SÜREN GÖRÜŞLER: İkinci ana yaklaşımlar ideal bir düzenin olabileceğini söyleyen yaklaşımlardır.Bu yaklaşımlara göre ise asıl sorun ideal düzeni belirleyen ölçütlerdedir.
a.)Özgürlüğü Temel Alan Yaklaşım (Liberalizm)
Liberalizm olarak bilinen bu görüş Adam Smith,J.Locke ve St Mill tarafından savunulmuştur.Bu yaklaşım Batı dünyasının kapitalist üretim tarzının dayandığı felsefi temel olarak karşımıza çıkar.Smith'in "bırakınız yapsınlar,bırakınız geçsinler" sözüyle özetlenebilecek olan liberalizme göre ideal bir düzen mutlak anlamda birey özgürlüğünü sağlayabilen düzendir.Bir düzenin ideal sayılabilmesi için özgürlükçü olması gerekmektedir.
b.)Eşitliği Temel Alan Yaklaşım (Sosyalizm)
Bu yaklaşımın başlıca
temsilcileri S.Simon, C.Fourier, Prodhon,Owen ve Karl Marx'dır.Bunlara
göre ideal düzeni belirleyen ölçüt eşitlik ilkesidir.Bu yaklaşımla birlikte
sosyalist ekonomik sistemin felsefi düşüncesi ortaya çıkmış olmaktadır.
c.)Adaleti Temel Alan Yaklaşım (Sosyal Hukuk Devleti)
Özgürlüğü veya eşitliği temel
alan yaklaşımların dayandığı ekonomik sistemler insan ve toplum problemlerini
çözmeye yetememiştir.Bu nedenle daha sonra ideal düzeni belirleyen
ölçüt olarak adalet ilkesi öne sürülmüştür.Bu yaklaşıma göre özgürlüğün olmadığı
yerde eşitlikten, eşitliğin olmadığı yerde ise özgürlükten söz etmek
olanaksızdır.Adalet ilkesini temel alan yaklaşım sosyal hukuk devleti denilen
yeni bir devlet modelinin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
ÜTOPYALAR:
Şimdiye kadar öngörülen veya
uygulanan hiçbir devlet tarzı mutlak anlamda insan mutluluğunu sağlayamamıştır.
Bu yüzden insanlar yeni devlet arayışlarını sürdürmektedirler.Bu çabalar
kapsamında düş gücüne dayalı hayali devlet biçimleri de üretilmiştir.Bu hayali
düzen tasarımlarına olmayan yer anlamına gelen Ütopya denir.Ütopya hiçbir
yerde bulunmayan hayali bir devlet yazınıdır.Tarih içerisinde ütopya
yazarları iki başlık altında toplanır:
1.İstenilen Ütopyalar:
Bu tür ütopyalar her şeyin yolunda gittiği, toplumsal alanda herhangi bir sorunun bulunmadığı, kusursuz bir devlet ve düzen tasarımını ifade eder.Bunlar iyimser bir bakış açısıyla kaleme alınmış ütopyalardır.Bu tür tasarımlara şunlar örnek olarak verilebilir:
a.)Platon : Devlet
b.)Farabi :El Medinet'ül Fazıla
c.)Thomas More :Ütopia
d.)Campenella :Güneş Ülkesi
e.) F.Bacon: Yeni Atlantik
2.İstenilmeyen Ütopyalar:
Dünyanın ve toplumun geleceği
konusunda iyimser bir bakış açısıyla kaleme alınmış yukarıdaki ütopyaların yanı
sıra kötümser bir bakış açısıyla yazılmış ütopyalar da vardır.Bunlar gelecek
için karamsardırlar.İnsanlığın geleceğinin özellikle kontrolsüz teknolojik
gelişmeler yüzünden kötü olacağına ilişkin bir karamsarlık içermektedirler.Bu
ütopyalara şunlar örnek olarak verilebilir:
a.)Aldous Huxley :Yeni Dünya
b.)George Orwel :1984 Ütopyası
Editör 3
Siyaset Felsefesi ders notu konu özeti SİYASET FELSEFESİNİN KONUSU çalışma notları özetler ders anlatım eğitim öğretim kaynakları ÜTOPYALAR
Benzer Felsefe Grubu Ders Notları
- Siyaset Felsefesinin Tanımı ve Kavramları
- Siyaset Felsefesinin Temel Soruları
- Sanat Felsefesi (Estetik)
- Felsefi Kavramlar
- Felsefe Açısından Dilin Önemi
- Hayatın Anlamı Ve Felsefenin İşlevi
- Ders Notları Ekleyin
- Ders Notları Ana Sayfa
Yazılan son 8 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 8 yorum yazılmış.