Osmanlı sadrazamlarından biri, patlıcan yemeğine bayılırmış. Bir gün:
— Patlıcan oturtması ne de güzel olur, demiş.
Sadrazamın dalkavuğu hemen atılmış:
— Hakkınız var efendim!
— Patlıcan kebabı enfestir, enfes.
— Enfestir efendim.
— Patlıcan kızartmasını da yemeğe doyum olmaz.
— Aynı fıkirdeyim efendim.
— İmam bayıldıya bayılmamak mümkün mü?
— Ben de bayılırım efendim.
Sık sık patlıcan tükettikten sonra aradan biraz zaman geçmiş. Sadrazama patlıcandan bıkkınlık gelmiş. Başlamış aleyhinde söylenmeye:
— Şu patlıcan kızartması, insanın midesine oturuyor. İmam bayıldı da ne yağlı yemek. İnsana adeta bulantı veriyor.
— Doğru söylüyorsunuz efendim.
Her iki konuşmaya da şahit olan birisi, hayret içinde dalkavuğa yaklaşıp, "Daha geçenlerde patlıcanı göklere çıkartıyordun, şimdi neden yerden yere vuruyorsun. Olur mu böyle şey?" demiş.
Dalkavuk sakin sakin cevap vermiş:
— Olur elbette. Ben patlıcanın değil, sadrazam hazretlerinin dalkavuğuyum.
dersimiz.com 2024-01-17
En Güzel Osmanlı Fıkraları Okuyun
Sultan Mahmut ve etrafındakiler sohbetteyken söz arasında vazifesiz memurlar diye bir niteleme geçince müsabihi Sait Efendi'ye sormuş:
- Vazifesiz memur olur mu?
- Elbet olur efendimiz.
- Mesela?
- Mesela sadrazamın imamı, şeyhülislamın berberi, bir de kulunuz.
- Anlamadım neden vazifesiz olsunlar?
- Efendimiz, sadrazamın dairesinde namaz kılınmaz, imam maaşını alır. Şeyhülislamın başı keldir, saçı kesilmez, berberi maaşını alır. Kulunuz da bir iş görmez, laf söyler ve maaşımı alırım.
fıkraoku.com 2023-02-24
Padişah, bir gün lala paşasını sınamak istemiş.
- Öyle bir şey yap ki, özrün kabahatinden büyük olsun, demiş.
Bunun üzerine lala paşa düşünmüş taşınmış, formülü bulmuş. Bir gün padişah önde, kendisi arkada merdivenlerden çıkarken, padişahın kaba etine bir çimdik atıvermiş. Padişah, hiddetle dönmüş doğal olarak. Tam ağzını açacakken lala paşa atılmış:
- Özür dilerim padişahım, sizi hanım sultan sandım.
fıkraoku.com 2023-09-22
İçkinin yasak olduğu, bu yasağın bütün şiddetiyle devam ettiği bir sırada Bekri Mustafa'yı elinde şişeyle zil zurna sarhoş yakalayıp, o zamanın düzenliğini sağlamakla yükümlü Bostancıbaşının yanına çıkarmışlar. Bostancıbaşı hiddetten kıpkırmızı kesilip:
- Ulan zındık herif, bu zıkkımı utanmadan nasıl içtin?
Bekri Mustafa, hiç istifini bozmadan cebindeki rakı şişesini çıkarıp dipledikten sonra:
- İşte böyle içtim Bostancıbaşı, demiş.
fıkraoku.com 2023-02-24
Sarıklı hoca, medresede ders anlatırken, genç mollalardan biri parmak kaldırmış:
- Susadım hocam!
Hoca sinirlenmiş:
- Öyle denmez. "Derunum ateş-i nar ile püryan idi günden, bir kadeh lebriz ab-ı hoşgüvar, nuş eyleyerek, teskin-i ateş ve bu suret ile iktisab-ı ferah-ı bişumar eylemeliyim" demeliydin. Cahiller gibi susadım, demek olur mu?
Aradan zaman geçmiş, bir gün sınıftaki sobadan sıçrayan bir kıvılcım, gelip hoca efendinin sarığının kıvrımına girmiş. Molla hemen parmağını kaldırmış:
- Ey hace-i bi misal, v'ey üstad-ı zi kemal, bu şakird-i pür kemal, şol vechile arz-ı hal eyler ki; bu hikmet-i mütteal, nar-ı mangaldan bir şerrare-i cevval pertab ile ser-i al’ül alinizdeki sarığı iş'al eylemiştir.
Hoca, elini sarığına atar atmaz, sarık tutuşur, hemen pencereden fırlatır ve öfkeyle talebesine çıkışır:
- Bre mel’un, sarığın tutuştu desene!
- Aman hocam, cahiller gibi, yandı, tutuştu denir mi?
fıkraoku.com 2022-03-11
Islahat Tanzimat Meşrutiyet Fıkrası
Mevlana'nın Mesnevisinden nakledilen bir fıkraya göre; fakir ve ihtiyar bir adamın dedesinden kalma çok eski bir evi varmış. Adam, her sabah işine gitmeden önce, bu harap evin etrafını dolaşıp, nerede bir çatlak varsa, onları sıvarmış. Hemen çamur karıp, dökülen sıvayı sıvar, ortaya çıkan çatlağı kapatırmış. Sonra da:
- Ey!.. Benim dedem, babam yadigarı harap evim. Biliyorum, sen bir gün yıkılacaksın. Yıkılacaksın amma, ne olur yıkılacağın günü bana
haber ver de, altından çoluğumu çocuğumu, ailemi, kabımı kacağımı alayım. Ondan sonra yıkılırsan yıkıl.
Deyip işine gidermiş. fıkraoku.com
Ertesi gün ve sonraki günler, bu hal günlerce ve aylarca devam ettikten sonra bir gün fakir ihtiyar, akşamüzeri evine dönerken bir de ne görsün. Harap evi yıkılmış. Ailesi altında kalıp ölmüşler. Adam bir taşın üzerine oturup başlamış ağlayıp sızlanmaya:
- Ey!.. Benim harap evim, ben sana her sabah tembih ettiğim halde, neden bana yıkılacağını haber vermedin, der demez, ev dile gelip
konuşmuş:
- Ey!... Benim ihtiyar sahibim. Bana darılma. Suçu benim üzerime atma. Ben her sabah, sana yıkılacağımı haber vermek için ağzımı açtım. Fakat sen benim açılan ağzımı bir kürek çamurla kapadın. Beni söyletmedin, konuşturmadın ki, demiş.
Bunun gibi Osmanlı'da yıkılacaktı. Fakat o yıkılacağını bize haber vermek için ağzını açtığı zaman, onun açılan ağzını, her türlü derde deva sanarak; ıslahatlarla, Tanzimat’la, meşrutiyetlerle kapatıyor ve onu konuşturmuyorduk.
fıkraoku.com 2023-02-24
Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:
– Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş.
Vezir:
– Elbette hükümdarım, bilirim ve asla kimseye de söylemem, dediğinde Yavuz cevabı yapıştırmış:
– İyi, ben de bilirim.
fıkraoku.com 2022-04-11