öğretici masallar
Uzun zamanlar önce, tarlaların birinde bir eşek varmış ot yer yaşarmış. Arada bir anırır, tarladakilerin kulaklarını ağrıtırmış. Ama değmeyin neşesine, öyle neşeli, öyle kendinden eminmiş ki...
Fakat bir gün hayatından memnun olmadığına karar vermiş. Anırdığı zaman tarladaki herkes kulaklarını kapatıyor , o sussun diye önüne ot koyuyorlarmış. Ne yapmalı da bu sesi düzene sokmalı di... devamını oku
Sihirli Limon-Yücel FEYZİOĞLU
Köyün birinde üç arkadaş yaşarmış. Birinin adı Okan, birinin adı Ali, ötekinin Kemal'miş. Bu üç kafadar birlikte ata biner, ırmakta yüzer, birlikte oynamayı çok severlermiş. Yedikleri içtikleri ayrı gider, zamanın nasıl geçtiğini bilemezlermiş. Neleri var, neleri yok bölüşür, bir gizleri olsa paylaş... devamını oku
Ayna ayna, güzel ayna
Ayna ayna, şeker ayna
Ayna ayna, cici ayna; kim neler yaşamış anlat bana...
Ve sevgili aynacık gece mavisinde başlamış anlatmaya...
Güzel bir ilkbahar sabahında, henüz kimsecikler yatağında doğrulmamışken, kuşlar o dal senin bu dal benim uçuşmaya başlamışlar bile. Yeni yeşermiş ağaçlar rengarenk ç... devamını oku
Tavşanın biri, okumaya çok meraklıymış. Okuduğu her yazıdan sonra, okuduklarını anlatacak birini ararmış. Bir gün bu tavşan bir civcivle karşılaşmış. Civciv tavşanın anlattıklarını ilgiyle dinlemiş. Bir süre sonra epey bir bilgi birikimine sahip olmuş ama okuma-yazma bilmiyormuş.
Tavşana:
"Bana okuma-yazma öğretebilir misin?" diye sormuş.
Tavşan:
" Aman efend... devamını oku
-Anne yemek istemiyorum.
-Yemek istemiyorum diye bir şey yok oğlum, yemek zorundasın!
- Niye yemek zorundaymışım? Hem ben meyve sevmiyorum.
-Canım oğlum, şu senin sevmiyorum deyip yüz çevirdiğin meyvelerden yemek isteyip de yiyemeyen ne çok insan var biliyor musun? Çabucak büyümek ve sağlıklı olmak için bunlardan yemen lazım. Hadi &... devamını oku
Sınıfımızda kırk iki arkadaşım var. Ama bugün yalnızca yirmi dört kişiyiz. Her şey bu pazartesi günü matematik dersinde başladı. Sınıfımız, Çiğdem'in hapşırıklarıyla inlediği zaman... Bunda garip olan ne var, herkes hapşırır diyeceksiniz. Doğru, biz de öyle düşünmüştük o gün.
Akşam üzeri Çiğdem'in ateşi çıkınca hepimiz telaşlandık. O... devamını oku
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde Okuldan gelen çocukların yorgunluklarını atmak, eğlenmek için neşeyle oyun oynadıkları, büyük bir DEV'e ait olan bahçe varmış. Ancak DEV uzun yıllar ortalarda olmadığından bu bahçe insanların ortak kullanım alanına dönmüş. Bu bahçe yumuşak yeşil çimleri olan geniş ve güzel bir bahçey... devamını oku
Bir varmış bir yokmuş. Ağaçların arasında şırıl şırıl akan güzel bir dere varmış. Bu derede bir de kunduz ailesi yaşarmış. Hani şu marangoz olan kunduzlardan bahsediyorum. Ağaç dallarını ustaca üst üste koyup baraj kurarlar ya, işte onlardan!...
Bir gün anne kunduz, yavrularıyla karşı derede yaşayan annesini ziyarete gitmiş, Nine kunduz ve torunları bu işe çok sevinmişler. Ee... devamını oku
Bir zamanlar bir kral vardı. Bu kral, işini en iyi şekilde yapmak isterdi. Sık sık şöyle düşünürdü: "Bir iş için en uygun zaman hangisidir acaba? En gerekli kişi kimdir ve yapmam gereken en önemli şey nedir? Bu üç şeyi bilseydim, çok başarılı olurdum."
Bir gün kral her tarafa haber saldı. Soruların cevabını bilene büyük ödülle... devamını oku
Küçük bir kasabada Emel diye bir kız yaşarmış. Emel, çok iyi bir çocuk olmasına rağmen bir tek hatası varmış. O da "geç kalmak" mış. Bu yüzden arkadaşları ona "Geciken Emel" adını takmışlar.
Emel, geç kalkar, yavaş kahvaltı eder, oyalanarak giyinir, okula da geç kalırmış.
Bir gün aynı okulda okuduğu yeğeni Ali, yat... devamını oku
Bir varmış, bir yokmuş. Uçsuz bucaksız bir evren varmış. Evrenin içinde de pırıl pırıl yıldızlar varmış. Bir de sıcak mı sıcak, ışıl ışıl bir güneş. Kendine çok güvenirmiş; "Ben çok güçlüyüm." dermiş. Bir gün, rüzgâr güneşe meydan okumuş;
- Ben senden güçlüyüm, bak yaptığım işlere: Dalgaları yapan, yelken... devamını oku
Zengin bir iş adamının bahçesinde, yan yana dikilen iki limon ağacı vardı. Mayıs ayı sonlarında açan limon çiçekleri, bütün bahçenin havasını bir anda değiştirir ve apartmanlara hapsedilmiş insanlara baharın geldiğini müjdelerdi. Ancak limon ağaçlarından biri, diğerinden cılız ve şekilsizdi. Bu yüzden büyük ağaç her fırsatta onu küçümser ve t... devamını oku
Uzunkulak sabahın erken saatlerinde köyden ayrılmış, otlamak için meraya gidiyordu. Şöyle bir kafasını kaldırıp havayı kokladı. Gün, güzel ve güneşli geçeceğe benziyordu. Etrafına bakınıp dururken yavaşladığını fark etti. Şimdi eğlence zamanı değildi. Karnı çok acıkmıştı. Adımlarını sıklaştırıp hızını artırırken düşüncelere daldı:
“Şu dünyada dertten, kederden uza... devamını oku
Zaman adlı ölümsüz bir dev vardı. Bir gün Zaman, Yıl Dede'yi dört kızıyla birlikte yeryüzüne indirdi. Kızlar, yeryüzünü çok sevdiler. Hepsi bir yana dağılıp gittiler. Yıl Dede, bu duruma çok üzülüyordu. Çünkü yapayalnız olduğunu düşünüyordu. Zaman, Yıl Dede'ye:
- Sana üç yüz altmış ... devamını oku
Yukarıda tangır tungur bir şeyler yuvarlanıyor. Herhalde kanepelerin üzerinden yere atlıyorlar. Gümp! Gümp! Gürültü dayanılacak gibi değil
- Evi yıkacaklar, yeter artık!
Annemi hiç bu kadar sinirli görmemiştim.
- Sakin ol! Dur, bekle!
Babamı duymuyor bile. Bugünkü gürültüye ben de dayanam... devamını oku
Zamanın birinde yaşlı bir çiftçi ile yaşlı hanımı basit bahçeli bir evde yaşarmış. Baharda bahçesine tohumlarını ekmeye başlamış. Bir yandan da derin düşüncelere dalmış. Paraları yokmuş. Yetiştirdikleri bitkileri satarak tohum paralarını çıkarıyorlarmış. Bahçeden çıkan meyve ve sebzelerle besleniyorlarmış. Çiftçi, bütün tohumları ekmiş ve elinde sad... devamını oku
Arkadaşım Aysu'ya gidebilmek için annemden çok zor izin almıştım. Annem; "ailesini tanımadığım, yaşantılarını bilmediğim insanların evine göndermem" diye tutturmuştu. Ne yapıp edip sonunda annemi ikna etmeyi başardım. Cumartesiyi iple çektim.
Aysu sınıfımıza geleli bir ay oldu. Henüz samimi bir arkadaşlığımız yoktu. Ama telefon açıp "Yarın size geliyorum,"... devamını oku
Talha çalışkan bir çocukmuş. Derslerini bitirmiş ve oynamak için, bahçeye çıkmış. Sağa sola bakınırken aniden otların arasından gelen bir ses duymuş. Eğilmiş, bakmış. Seslenen bir karıncaymış:
"Hey çocuk, lütfen bana yardım eder misin?" diyormuş.
Bunun üzerine Talha:
" Tabi yardım ederim ama nasıl bir yardım istiyorsun, onu söylemedin. " de... devamını oku
Bir varmış, bir yokmuş. Gökte yıldız, yerde karınca çökmüş. Ali adında bir çocuk varmış. Ali; sevimli, zeki, cin gibi bir çocukmuş. Ama okumayı, kitapları hiç sevmezmiş. Ali'nin bu durumuna annesi, babası, öğretmenleri çok üzülürmüş. Ne yapsalar boşuna. Ne söyleseler Ali'nin bir kulağından girer diğer kulağından çıkarmış.
... devamını oku
İmece günü, genç kızlar, delikanlılar en güzel giysilerini kuşanmışlardı. Köyün içinde birisi dolaşıyor;
- İmeceye! diye herkesi çağırıyordu.
Çoluk çocuk, kadın erkek, genç yaşlı, herkes imeceye hazırlanıyordu. Tan yeri ışırken biz, bütün köy, Kısıkgedik'i aşmış, tarlaların yoluna düşmüştük. &Oum... devamını oku
Son Eklenen Çocuk Masalları
öğretici masallar ile ilgili yazılı kaynaklar