Eğitim Sitesi

Bayram! Şiiri

Bayram!

Kimse çalmasın kapımı, evde yokum.

Bayrama mı geldiniz,

Kutlamaya,

Sevinci paylaşmaya…?

Hangi bayram,hangi sevinç?

Bayram yıldızlardan da ötede.

Kimse gelmesin açmam, açamam kapıyı…

Açamam kapıyı, dıştan kilitli,

Anahtarını dağa atmışlar,

Dağ yanmış kül olmuş...

Çilingir de getirmeyin açamaz kapımı,

Felek mühürlemiş, efsunlamış.

Güneşin önüne de perde çekmiş,

Karanlığa mahkûm etmiş beni.

Anladınız işte açmam,açamam kapıyı.

Duvarlar üstüme üstüme geliyor,

Ne kadar da küçükmüş dünya..

İşte hepsi dört duvar

Ha çivili tahta, ha demirli beton,

Ne fark eder?

Çiviyi çakan da sağlam çakmış canım!

Ne yel götürür, ne sel alır.

Canlı çıkamaz dışarı, ceset içerde kalır.

Gelmeyin, yoklamayın kapıyı açmam,açamam.



Bak, karanlık nasıl çöktü pencereme,

Geçen bütün günlerden daha karanlık içerisi.

Birazdan baykuşlar öter,

Karabasanlar çöker, kâbuslar başlar,

Ve ardından kafama kafama atılan taşlar…

Çığlık çığlığa sesler, bağrışmalar, haykırışlar:

Atın, gözüne gözüne!

Görmesin güzelliği.

Atın, yüzüne yüzüne!

Kalmasın güzelliği,

Atın, dizine dizine!

Çıkamasın çamurdan…

Atın, atın!..

Atın, yakanızdan düşsün!

Gömülsün bataklığa, çıkamasın oradan.

Anladınız işte, vurmayın kapıma

Açmam,açamam kapıyı.



Sonra uyanırım.

Dünyaya sabah olmuş.

Yine neşeli, yine mutlu insanlar.

Mutlu yatmışlar, mutlu kalkmışlar.

Büyükleri ziyarete gidiyorlar…

Bu sefer duymadım ayak seslerini

Kapımın önünde.

Sessizce geçip gidiyorlar,

Burunları kapalı…

Ne kokuyor, kokan ne?

İşte şuradan geliyor, içerden,

Adamın köpeği mi öldü acaba?

Haber verin polise, kırsın kapıyı.

Ben demiştim zaten

Bu evde insan yok diye.

Anladınız işte,

Zorlamayın açmam,açamam kapıyı.



Sesler daha net geliyor şimdi.

Ama insanlar neden kızgın bu kadar:

Neşemizi bozdun uğursuz!

Gönlümüzü soğuttun,

Apartmanı kokuttun,

Çocukları korkuttun!

Bayramda da ölünür mü!?

Artık kimse gelmez kapıma,

Çalmaz zilimi.

Kimseye sormayın, sorulmasın adım.

Bayram, bayram!.bağırın siz,

Benim tükendi nefesim.

İyice örtün üstümü, duyulmasın sesim.

Tamam, rahat olun, gidin artık!

Korkmayın açmam, açamam örtümü.

Bağladım ben Mevla’ya gönlümü.

Âşık SEYHANÎ Şiirleri

  

Seyma Çok güzel emeğinize sağlık

Âşık SEYHANÎ Yorumlarınız için teşekkür ederim arkadaşlar.Şiir,zifiri karanlığın içinden aydınlık yarını gösteren kılavuzdur.Kılavuzun dili gönüldendir.Öz hisseder, söz sarfeder.

bilgenur İĞRENÇ BİR ŞİİR

fatih güzel

Yazılan son 4 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 4 yorum yazılmış.

Benzer Âşık SEYHANÎ Şiirleri:

Ümitvar

Umman bir çarşaf gibi serilmiş önüme,

Ufukta dumanları çıkan bir baca çarptı gözüme.

Derken ağır ağır yaklaşan bir gemi;

İncitmeden taşıyor sanki sevdiğimi.

Şu durgun denize bak, şu simsiyah duman,

Yıldırım yüklü bulutlarla örtüldü asüman.

Sevdiğimi benden kıskanan sular kabardı,

Duman yükselmeyi bırakıp gemiyi sardı.

Mevc a mevc cûş eden deniz, şimdi sessiz mi sessiz

Uzun bir bekleyiş…galiba ölüm bıraktı beni sensiz.

Çeşmim iki çeşme olmuş, durmaz akıyor,

Balıklar deryayı unutmuş, göz yaşımla yıkanıyor.

Göz yaşlarımı içince yavru balıklar,

Dayanamayıp da hicranıma Allah’a yalvardılar:

"Ya Rabb! Çeşmi çeşme gibi akan şu aşığı,

Kavuştur maşuğuna silinsin alnındaki hüzün kırışığı,"

Dualarına dedim amin, oldum bir ehvar,

Ehveri bekliyorum, Allah’tan ümitvar!

Âşık SEYHANÎ

Gel!

Selam gönderirdim baharda

Haber alırdım hazanda

Her gülenden mutluluk, her eğlenceden neşe

Her çiçekten bir koku taşırdı

Uzak diyarlardan gelir, dağı taşı aşardı.

Güneşin ışıltısından, suyun şırıltısından

Kuşların cıvıltısından sevdiğimin mutlu olduğunu anlardım

Mektup elimde sevincimden yaşın yaşın ağlardım



Güneş karanlığı aralar

Günler günleri kovalardı

Her gün arefe gibiydi

İple çekerdim bayramı

Bir gün haber gelecekti

Bağışlayacaktı felek sevenleri

Bağlayacaktı aşkı aşka...

Başkaydı bu sefer, bu bayram bambaşka

Her bayram sevdiğimin geleceğini anlardım

Sevincimden yaşın yaşın ağlardım.



Bu aşk böyle sürüp gitti uzaktan uzağa

Kavuşturmadı kader, düşürdü tuzaktan tuzağa

Bir kâğıt tutuşturdular elime yazısı kırmızı

Kalbimden başlayıp sardı tüm bedenimi ince bir sızı

Son mektubu sanki yarin, yazısı iyice soluklaşmış

Harfler kavuşmuş birbirine; gözler donuklaşmış

Anladım ki artık yârin kendisi gelecek

Gözlerimin yaşını mendiline silecek

Ruhumu yâr gelene kadar sakladım

Akşamdan sabaha yaşın yaşın ağladım.



Gel ey sevgili, gel!

Gel ki ruhum ruhunla kucaklaşsın

Bu diyardan birlikte uzaklaşsın.


Âşık SEYHANÎ

Uyanamadın İstanbul!

El ayak tutmaz, vücut yerde sürünür

Âlem acır hâle, hep zavallı görülür

Aydınlık karanlığa, karanlık aydınlığa bürünür

Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!



Dil söyler, hâl çırpınır, ses çıkmaz şaha

Gözden kan dökülür başlar eyvaha

Alın toprakta, medet eder Allah’a

Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!



Umut fakirin ekmeği, hâyâl tuzu

Yazan bozar, bozan yazar, böyle alın yazı

Hayat henüz oynamadı son kozu,

Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!



Mazlum kanser olmuş verem olmuş kime ne…

Ne ah etti kâr ne vah dedemle nineme…

Halimi havale ettim bilinmezi bilene,

Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!



Allah isterse zerreyi kürre, küreyi zerre eder

Zehri şifa eder, bertaraf olur keder

Gönlünü ferah tut, etme kendini heder

Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!



Herkesin derdi kendine yeter

Berikinin derdi öbüründen de beter

İlâhi yumruk bir gün diyecek :”Yeter!”

Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!

Âşık SEYHANÎ

Bayram! Şiiri