Seyma Çok güzel emeğinize sağlık
Bayram!
Kimse çalmasın kapımı, evde yokum.
Bayrama mı geldiniz,
Kutlamaya,
Sevinci paylaşmaya…?
Hangi bayram,hangi sevinç?
Bayram yıldızlardan da ötede.
Kimse gelmesin açmam, açamam kapıyı…
Açamam kapıyı, dıştan kilitli,
Anahtarını dağa atmışlar,
Dağ yanmış kül olmuş...
Çilingir de getirmeyin açamaz kapımı,
Felek mühürlemiş, efsunlamış.
Güneşin önüne de perde çekmiş,
Karanlığa mahkûm etmiş beni.
Anladınız işte açmam,açamam kapıyı.
Duvarlar üstüme üstüme geliyor,
Ne kadar da küçükmüş dünya..
İşte hepsi dört duvar
Ha çivili tahta, ha demirli beton,
Ne fark eder?
Çiviyi çakan da sağlam çakmış canım!
Ne yel götürür, ne sel alır.
Canlı çıkamaz dışarı, ceset içerde kalır.
Gelmeyin, yoklamayın kapıyı açmam,açamam.
Bak, karanlık nasıl çöktü pencereme,
Geçen bütün günlerden daha karanlık içerisi.
Birazdan baykuşlar öter,
Karabasanlar çöker, kâbuslar başlar,
Ve ardından kafama kafama atılan taşlar…
Çığlık çığlığa sesler, bağrışmalar, haykırışlar:
Atın, gözüne gözüne!
Görmesin güzelliği.
Atın, yüzüne yüzüne!
Kalmasın güzelliği,
Atın, dizine dizine!
Çıkamasın çamurdan…
Atın, atın!..
Atın, yakanızdan düşsün!
Gömülsün bataklığa, çıkamasın oradan.
Anladınız işte, vurmayın kapıma
Açmam,açamam kapıyı.
Sonra uyanırım.
Dünyaya sabah olmuş.
Yine neşeli, yine mutlu insanlar.
Mutlu yatmışlar, mutlu kalkmışlar.
Büyükleri ziyarete gidiyorlar…
Bu sefer duymadım ayak seslerini
Kapımın önünde.
Sessizce geçip gidiyorlar,
Burunları kapalı…
Ne kokuyor, kokan ne?
İşte şuradan geliyor, içerden,
Adamın köpeği mi öldü acaba?
Haber verin polise, kırsın kapıyı.
Ben demiştim zaten
Bu evde insan yok diye.
Anladınız işte,
Zorlamayın açmam,açamam kapıyı.
Sesler daha net geliyor şimdi.
Ama insanlar neden kızgın bu kadar:
Neşemizi bozdun uğursuz!
Gönlümüzü soğuttun,
Apartmanı kokuttun,
Çocukları korkuttun!
Bayramda da ölünür mü!?
Artık kimse gelmez kapıma,
Çalmaz zilimi.
Kimseye sormayın, sorulmasın adım.
Bayram, bayram!.bağırın siz,
Benim tükendi nefesim.
İyice örtün üstümü, duyulmasın sesim.
Tamam, rahat olun, gidin artık!
Korkmayın açmam, açamam örtümü.
Bağladım ben Mevla’ya gönlümü.
Âşık SEYHANÎ Şiirleri
Yazılan son 4 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 4 yorum yazılmış.
Benzer Âşık SEYHANÎ Şiirleri:
Umman bir çarşaf gibi serilmiş önüme,
Ufukta dumanları çıkan bir baca çarptı gözüme.
Derken ağır ağır yaklaşan bir gemi;
İncitmeden taşıyor sanki sevdiğimi.
Şu durgun denize bak, şu simsiyah duman,
Yıldırım yüklü bulutlarla örtüldü asüman.
Sevdiğimi benden kıskanan sular kabardı,
Duman yükselmeyi bırakıp gemiyi sardı.
Mevc a mevc cûş eden deniz, şimdi sessiz mi sessiz
Uzun bir bekleyiş…galiba ölüm bıraktı beni sensiz.
Çeşmim iki çeşme olmuş, durmaz akıyor,
Balıklar deryayı unutmuş, göz yaşımla yıkanıyor.
Göz yaşlarımı içince yavru balıklar,
Dayanamayıp da hicranıma Allah’a yalvardılar:
"Ya Rabb! Çeşmi çeşme gibi akan şu aşığı,
Kavuştur maşuğuna silinsin alnındaki hüzün kırışığı,"
Dualarına dedim amin, oldum bir ehvar,
Ehveri bekliyorum, Allah’tan ümitvar!
Âşık SEYHANÎ
Selam gönderirdim baharda
Haber alırdım hazanda
Her gülenden mutluluk, her eğlenceden neşe
Her çiçekten bir koku taşırdı
Uzak diyarlardan gelir, dağı taşı aşardı.
Güneşin ışıltısından, suyun şırıltısından
Kuşların cıvıltısından sevdiğimin mutlu olduğunu anlardım
Mektup elimde sevincimden yaşın yaşın ağlardım
Güneş karanlığı aralar
Günler günleri kovalardı
Her gün arefe gibiydi
İple çekerdim bayramı
Bir gün haber gelecekti
Bağışlayacaktı felek sevenleri
Bağlayacaktı aşkı aşka...
Başkaydı bu sefer, bu bayram bambaşka
Her bayram sevdiğimin geleceğini anlardım
Sevincimden yaşın yaşın ağlardım.
Bu aşk böyle sürüp gitti uzaktan uzağa
Kavuşturmadı kader, düşürdü tuzaktan tuzağa
Bir kâğıt tutuşturdular elime yazısı kırmızı
Kalbimden başlayıp sardı tüm bedenimi ince bir sızı
Son mektubu sanki yarin, yazısı iyice soluklaşmış
Harfler kavuşmuş birbirine; gözler donuklaşmış
Anladım ki artık yârin kendisi gelecek
Gözlerimin yaşını mendiline silecek
Ruhumu yâr gelene kadar sakladım
Akşamdan sabaha yaşın yaşın ağladım.
Gel ey sevgili, gel!
Gel ki ruhum ruhunla kucaklaşsın
Bu diyardan birlikte uzaklaşsın.
Âşık SEYHANÎ
El ayak tutmaz, vücut yerde sürünür
Âlem acır hâle, hep zavallı görülür
Aydınlık karanlığa, karanlık aydınlığa bürünür
Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!
Dil söyler, hâl çırpınır, ses çıkmaz şaha
Gözden kan dökülür başlar eyvaha
Alın toprakta, medet eder Allah’a
Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!
Umut fakirin ekmeği, hâyâl tuzu
Yazan bozar, bozan yazar, böyle alın yazı
Hayat henüz oynamadı son kozu,
Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!
Mazlum kanser olmuş verem olmuş kime ne…
Ne ah etti kâr ne vah dedemle nineme…
Halimi havale ettim bilinmezi bilene,
Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!
Allah isterse zerreyi kürre, küreyi zerre eder
Zehri şifa eder, bertaraf olur keder
Gönlünü ferah tut, etme kendini heder
Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!
Herkesin derdi kendine yeter
Berikinin derdi öbüründen de beter
İlâhi yumruk bir gün diyecek :”Yeter!”
Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!
Âşık SEYHANÎ