Eğitim Sitesi

Beyhûde... Şiiri

Beyhûde...

Artık her şey beyhûde...

Zaten, zoraki gülmelerle hep avuntularımız.

Bir tekerrürden ibaret değil mi, söyle,

Şu perîşan hayata kattıklarımız...



Yalnızlığın buğusu çöktü gönül penceremize

Yollar hep kapalı, giden, birbirimize.

Biliyorum ey mehlika! Önce karlar yağacak

Akabinde çığlar düşecek zülüflerimize...



Artık her şey beyhûde...

Gönlüm ne feryâd eder artık, ne figân.

Kucaklar dolusu mutluluk döksen önüme,

Vîran olur karşımda, olmaz tercümân...



Çekerim, sensizlik yazılmışsa şâyet, kaderime.

Zahmet etmesin tabîb, derman yoktur derdime.

Sonrasında yak istersen, târ u mâr et beni,

Temennîmdir; gözlerin son kez değsin gözlerime...

Ahmet YANIT Şiirleri

  

YİĞİT KEREM ÇOK HARİKA OLMUŞ MNŞ

Ahmet YANIT Ben Ahmet Yanıt. Gönül dostlarıyla tanışıp, şiirden ve edebiyattan dem vurmak isterim... Bekliyorum...

sevda şiiriniz çok güzel bana kendimi hatırlatıyor

sevda şiiriniz çok güzel bana kendimi hatırlatıyor

Yazılan son 4 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 4 yorum yazılmış.

Benzer Ahmet YANIT Şiirleri:

Sensizim...

Bir diyâr-ı efkârdayım ey yâr,

Sensizliğin koynunu mesken addetmişim.

Şimdi âfâkımda yalnız sisler var,

Bir meçhûlde yollarımı kaybetmişim...



Nicedir hiçbir ziyâ değmedi gözlerime,

Ben tüm bir cihânı kara bilmişim.

Yokluğunda set kurmuşum sözlerime,

Dilimdeki her lisanı lâl etmişim...


Ahmet YANIT

Aşk Ve Ayrılık

Yüreğimize çocuksu bir heyecan düştü önce,

Hayatımızı, yeni doğan bir güneşin

O tatlı sıcaklığıyla ısıtıyorduk.

Onun yanında olmadığımız zaman,

Her yer “gurbet”ti.

Yalnızca yârin sînesini

“Sıla” addediyorduk…

Gözlerimizdeki parıltı, umut saçıyordu.

Sonra yüreğimizde yangınlar,

Sonsuz nârlar çıkmaya başladı.

Koyun koyuna terlemelerin sayısı,

Gün-be-gün artmaya başlamıştı.

Buluşma yerlerinde vuslat ânını,

Kalbimizin o telaşlı atışlarıyla

Muhasebe ediyorduk.

Sonra, o geldiğinde,

Sanki “her şey” onunla birlikte geliyordu…



Hâlâ ellerim titrer,

O ellerini ilk defa ve usulca

Elimin içine aldığım günü yâd edince.

Hâlâ dudaklarıma bir yangın düşer,

O bal dudaklarını acemice tattığım gün hatırıma gelince…



Sonra mı?

Bir acı poyraz esti, yalnız onu biliyorum.

Şimdi, neden “beklenmediğimi” düşünsem,

Mahzun, yorgun bir çehreyle

O sisli hatıralara dalıyorum…



Bundan sonrası için yalnız şunu söyleyebilirim:

Gelen bu zemheri ay’ı,

Epey uzun süreceğe benzer…

Ahmet YANIT

Sesleniş

Kaderim mi benim, hep hasret çekmek?

Yine gurbet bana can-diyâr oldu.

Sensizliğin acısı bilmiyor ki dinmek,

Aklım-fikrim benden hep firâr oldu.



Hayâlin çekilip gitmez karşımdan,

Yağmur isyân etti gözüm yaşından.

Beni benden alıp bu büyük sevdan,

Çepe-çevre sardı, sonsuz nâr oldu.



Say ki, bir gülüm ben, sensiz kurudum,

Mutluluğun yolunu bulamaz oldum.

Mahzun kaldım burada, gülmeyi unuttum,

Şimdi tek meşgâlem âh-u zâr oldu.



Dualar ettim hep yüce Mevlâ’ya:

Bir leke gelmesin bu temiz sevdâya.

Yüreğimde kanayan bu acı yaraya

Yine tek dermânım nazlı yâr oldu.



Bilmem ki, niye yook hayatın tadı,

Yüzümde neş’eden eser kalmadı.

Sensizken geçen her günün adı

Şu gönül hânemde, bin efkâr oldu.



Anla Kardelen’im, sevmişem seni,

Bu şiir sevdama bir şiâr oldu.

“Sensizim!” diyorsam, ölüyüm bil ki,

Sanki bu sokaklar bir mezâr oldu.

Ahmet YANIT

Beyhûde... Şiiri