Bir Derdi Olana...
Haydi, davran yiğidim, top senin, çevkân senin
Irzı payimâl olan, cân senin, canân senin...
Kefere - fecerenin, çatlak sesi her yanda!
İslâm'ın son bekçisi, tek kaldın tüm cihanda...
Bak; Tunus, Cezayir2de, Suriye'de, Mısır'da...
Bu dâva düşmemişti, bak ki, hiçbir asırda!..
Afgan, Moro, Filistin... ağlar Mescîd-i Aksa
Tınmaz ruhu kimsenin, kafir Kâbe'yi yaksa!
Biliyorum yiğidim! Sırtındaki yük ağır!..
Sen hele bir gayret et! bir de rahmeti çağır!
Bir de karar vermeli; herşeyini vermeye!
Dünya ukbâ terk edip; şehadete ermeye!
Zonklasın şakakların! budur, en yüce pâye...
Allah bir! dâvasıdır, senin için tek gâye!
"Kardeşlerim!" diyerek, selam göndermiş Resûl
"Sen onun kölesisin, kapısında bende " kul!
Canlanmalı seninle, bu davanın nefesi,
Mü'mine "fethi mübin!" işte Kur'ân'ın sesi...
Mehmet Ali KULAT Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Kar Taneleri
Pencere önüne oturdum bugün
Dışarıya baktım; buruk ve üzgün
Bir gelin misali sandım ki düğün
Kocamış dünyaya kefen mi acep?
Lapa lapa yağan kar taneleri...
Sanki örtmek için hızlı yağıyor
Kararmış her şeyi örtmek istiyor
Her yan pırıl pırıl göz kamaşıyor
Beşerin suçuna örtü mü acep;
Lapa lapa yağan kar taneleri...
Elimde bir bardak içimde çayım
Madden sağlamım da ruhen hastayım
Kâinat kitabını bir okuyayım...
Hakkımda ne yazar; bilmem ki acep?
Lapa lapa yağan kar taneleri...
Hata, günah, kusur... asırlar boyu
Çirkef ve rezalet... her yan kopkoyu
Beşere son ümit! Bir gusül suyu
Kocamış dünyaya kefen mi acep?
Lapa lapa yağan kar taneleri...
Her şey beyaz giydi kalmadı kara
Rahmet hakim oldu bütün dağlara
Benimse dertlerim hep sıra sıra...
Ümit fidanlarına yarar mı acep?
Lapa lapa yağan kar taneleri...
Meleklerin kanat çırpması gibi
Süzülüp inmede sessiz kuş gibi
Neler anlatmakta bir kitap gibi
Kar çiçeklerine yorgan mı acep?
Lapa lapa yağan kar taneleri..
Mehmet Ali KULAT
Unutamadım...
Kirpiklerim ıslak, gönlümse buruk
O tatlı günleri UNUTAMADIM
Hayali cihana değer bir sevda
Daldıkça maziye UNUTAMADIM
Tuna boylarını, Maveraünnehri
Kosova, Niğbolu, Buhara şehri
Yavuz'u, Fatih'in içtiği zehri
Ben içmişim gibi... UNUTAMADIM
Türk gölü olmuşken bütün Akdeniz
Tüllenen yamaçlarda o günlerden iz
Şimdi buruk, şimdi garip ve şimdi sessiz
Yutkunupta durdum... UNUTAMADIM
Kâbe garib; ağlar Mescîd-i Aksâ
Peygamber kabrinden kalkıp da baksa
Dinden mi çıktınız? der! diye, yoksa
Ter bastı alnımı... UNUTAMADIM
Serap görüyorduk; vallahi serap
Nereye el atsak, orası harap...
Şu sazın teline bir kırık mızrap
Vuranı düşündüm... UNUTAMADIM
Önümde çileli bir dâva eri...
Benimkinden öte... derdi kederi
Ne zaman baktıysam yaşlı gözleri
Ümit verdi yine... UNUTAMADIM
Hamdolsun Allah'a lutfetti yine
Gönüller yeniden akmada dine
Gün gelir kavuşur yar sevdiğine
O günün hayalini... UNUTAMADIM
Şimdilerde yeni bir diriliş var...
Rabb'im lutfeyledi bu işte iş var
KUTLU YARINLARA doğru gidiş var
Gönül yangın yeri... UNUTAMADIM
Mehmet Ali KULAT
Af Kapısı...
Her zerresi bir âlem, dokunmuş kanaviçe
Yoklukta varlık sırrı, gündüzden çıkar gece!
Kainat kitap gibi; her satırı Hakk derken;
Kapadım gözlerimi, her şey; dönüp bak! derken;
Senin mülkünde sana âsi oldum suçluyum...
Bozulmuş her tövbede; nefsimin mahkumuyum
Zaman ihtiyarlıyor, Kur'an gençleşen rehber
Varlığının dellâlı; haykırmakta Peygamber!
Lakin sağır kulağım; hakikatten çok uzak...
Şeytana zebûn ruhum, kalbimi kapmış tuzak
Mülk senin, Mâlik sensin, üstelik Hâlik sensin
En alenî olanla... en gizliyi bilensin!
Seversin kullarını, afv-u saffı seversin!
Duâ edin ki Bana; cevap vereyim dersin;
Rahmeti engin Rabbim! fazlına sığınmışım...
Açmışım ellerimi; şefaatçi gözyaşım...
Gecenin seherinde; seven sevdiği ile...
Hemhâl olurken bütün, bu mücrîm geldi dile!
Zerrât-ı kâinatın adedince pişmanım!
Söyle affeylemezsen kime gidem Sultanım?
Mehmet Ali KULAT