Recai TUNÇ bizi bize anlatan en güzel şiir herhalde eliniz esağlık ahmet bey
Bizim Elin Yazı Gelmiştir
Komşular toplanmış yaylaya çıkar,
Şimdi bizim elin yazı gelmiştir.
Ozanlar oturmuş türküler yakar,
Meclisler kurulmuş sazı gelmiştir.
Mor çiçekler açar Gelintaşı’nda,
Nane kekik kokar ayran aşında,
Sofralar kurulur pınar başında,
Ağızların tadı tuzu gelmiştir.
Oğlaklar oynaşır serin yaylada,
Düğün dernek vardır şimdi sılada,
Ekinler boy verir taşlı tarlada,
Koyunlar meleşir kuzu gelmiştir.
Irmaklar kabarır yatağın yıkar,
Avcılar bu mevsim dağlara çıkar,
Kınalı keklikler avcıdan bıkar,
Kaçar ak tavşanlar tazı gelmiştir.
Göçmen kuşlar şimdi geri dönmüşler,
Ağaç bulup, yuva yapıp örmüşler,
Geçen gün gidenler hepsi görmüşler,
Van Gölü’ nün turna ,kazı gelmiştir.
Dağlar lale sümbül nevruz bitirmiş,
Yavru ceylan anasını yitirmiş,
Postacı yarimden mektup getirmiş,
İçim yanar durur sızı gelmiştir.
Ahlat çağırır Süphan’ dan, Nemrut’ tan
El eylemiş çağırır bütün yurttan,
Müjdeli haberler var kuştan, kurttan,
Gurbet elden oğlu, kızı gelmiştir.
Ahmet ALPTEKİN Şiirleri
Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.
Benzer Ahmet ALPTEKİN Şiirleri:
Bir sarhoş gördüm
Kaldırım kenarında
Sereserpe uzanmış
Kimin umurunda!
Şişesi kendisinden
Üç adım ileride
Sadece ruhu değil
Çürümüş bedeni de.
Gören bakıp geçiyor
Hiçbir şey yokmuş gibi
Onun gözü hala şişede
Yanıyor gözleri şişe gibi.
Uzanıp aldı şişeyi
Yaladı... yaladı... yaladı.
Bakıp bakıp cemiyete
Ağız dolusu salladı.
Baştakilerden başladı
Nasibini almayan kalmadı
Daha da ileri gitti
İnancıma küfretti.
Duymaz olaydım keşke
Yaklaştım yanına
Tükürdüm suratına
K... herif! diye.
Az ötede bir karabaş
Bana sitemle baktı.
Hakarete uğramışçasına
Gözünden yaşlar aktı.
Ahmet ALPTEKİN
Kökün toprağın derinliklerinde,
Kuvvet almak için sarmalamışsın.
Gözlerin göğün maviliklerinde,
Dallarını bulutlara salmışsın.
Nice zorluklara göğüs germişsin,
Bir set gibi durmuşsun önlerinde,
Heybetinle bu günlere ermişsin,
Ne hatıralar saklı geçmişinde.
Yaşın kaç senin, söyle koca çınar?
Kaç kişi gelip dinlendi gölgende?
Kimi, kimleri gördün koca çınar;
Şu karşıki pınardan su içende?
Aşıkların sırtını okşadın mı?
Soluklandı mı altında insanlar?
Sevda ateşiyle hiç yandın mı?
Yüzüne güldü mü dönüp bakanlar?
Neden tek başınasın bu tepede?
Hangi balta kesti arkadaşını?
İnsaf yok muydu onu tutan elde?
Nasıl ayırdı senden yoldaşını?
Ah!.. acılar depreşir yüreğimde,
Seni garip ve mahzun gördüğümde,
Bir mezarcık yerin var mı ey çınar!
Sırlarım bohçalanıp geldiğimde?
Ahmet ALPTEKİN
Beyaz kepeneğin yanık bir sesin,
Kaval da senindir ihtiyar çoban.
O dağ senin, bu dağ benim gezersin,
Yollar da senindir ihtiyar çoban.
Irmaklardan, köprülerden geçersin,
Mor menekşe, lale, sümbül biçersin,
Kaynağından soğuk sular içersin,
Pınar da senindir ihtiyar çoban.
Koyunlarla kuzular buluşunca,
Körpe yavru annesine doyunca,
Yorgun güneş kızıl ufka varınca,
Gece de senindir ihtiyar çoban.
Felek aldı elinden can yoldaşını,
Sakladın durdun akan gözyaşını,
İstersen taştan taşa vur başını,
Keder de senindir ihtiyar çoban.
Yıllardır yanında sırdaşın oldu,
Sürüye sokmadı çakalı kurdu,
Gelen her tehlikeye karşı durdu,
Çomar da senindir ihtiyar çoban.
Peygamberler mesleğini seçmişsin,
Sanki bir abı- ı hayat içmişsin,
Yetmişinde bile hâlâ gençmişsin,
Hayat ta senindir ihtiyar çoban.
Ahmet ALPTEKİN