Düşe Say..
Sırılsıklam yağmurlara bir göz at
Umutlarını bembeyaz bulutlara sat
Eşik altlarından sızarken yalnızlık
Geceyi usul usul ay ışığına kat
Kar ile doluyu bir anma
Aşkı kendine ferman sanma
Devr-i yara ölümden önce gider
Konduğun zirveye hemen kanma
Akıldan pay almadı usun
Ben bir deliyim tende akıl ne arasın
Günlerdir belirsiz susuşun
Ağır ağır yüreğime döküyor kurşun
Yine gökte sallanan bir ay
Bulutlarda seni gördüm düşe say
Gözlerinin korunu iliklerimde yak
Dolaşırım sokaklarda yalın ayak
Kapılar kapalı içimde sessiz bir arzu
Yaprak üzerinde kaldırımlarda su
Haydar Şahinbay
Haydar ŞAHİNBAY Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Bir Bilsen
Bir bilsen,
Nasıl sustum
günler geceler boyu ağladığım
bir bilsen,
kaç kez tanımadım aynalarda yüzümü
yastığa dökülen saçlarımı saydım
kaç kez alevler yükselirken yürekten
kahkaha attım
bir bilsen
Nemlenmeden gözlerin,
Hüznünü çektim diri olmanın
Ve kaç kez kendime yalvardım
yutamadan sözcükleri
halime üzülenleri gördükçe,
ben beni unuttum
zifiri karanlık da rahleler yıktım
bir övgü çıkarttım her acıdan
Bir bilsen kaç kez,
kestim usturayı tam orta yerinden
deldim en ince parmağımı
ve bir bilsen
kaç geceyi kaç bine böldüm
kaç kez kaç türkünün nakaratında öldüm
her şekilde ellerini tuttum
ellerimi avuçlarında unuttum
bir bilsen
umut imtihanında dilimi yuttum
uykunun ucunda gürültülü bir buluttum
kaç mısrada kaç kere harcandım
kaç bulmaca çözdüm ince ince
bulamadım adını hecelerde
hiç bir bilmecede yoktu baktığın pencere
Bir bilsen,
olmadık yerde fısıldadığım, mırıldandım
kendi soluğumdan bıktım, usandım
ateşin közünden dem aldım
kaç kez yağmur bekledim
ve bir bilsen,
düşü gerçeğe kaç kez buladım
sigarayı kökünden yaktım
meyi kadehten çaldım
gözlerimden kaç kez pınar yaptım
ve bir bilsen
kaç tavana mıhlanıp kaldım
kaç şiirde seni aradım
oturdum ağladım
siyahın şebine ölümü yazdım.
kaç sanıktan kaç suçu kaptım
anahtar deliğinden kuşları sordum
ve yitirdim künyemi kaç kez
hangi kalabalıkta kayboldum
tahta gemileri toprakta yürüttüm
yandım kavruldum
insanlardan utandım
kaç nefesten medet umdum
göğe salıncak kurdum
Eledim tek başıma sabahtan akşamı
gölgemde tenimden yoruldum
bir bilsen,
kaç defa eğirdim kirmeninde yıldızları semadan
çıkardım harfleri kalemden
hazdan elemi geçirdim, elemden hazzı
ben ben de döndüm
döndükçe kül oldum harda,
yaprakta gül, ağaçta bülbül
sesimi sesin sandım, ölümü tahtın
ve bunca derdi bahtım
bir bilsen
bu yazıyı nasıl yazdım nasıl
yaraya merheme giderken
Aklımı zâtında unuttum asıl
Aklımı zâtında unuttum asıl
Haydar Şahinbay
Haydar ŞAHİNBAY
Masalcı Anne
Itır kokan dağlardan bahset bana
Yemyeşil çimenlerden
Uçurtmalardan mesela
İpi yumuşacık ellerinde sevgilinin
Ebe gümecinden, fesleğenden
Ve yağmur bulutlarından bahset
Sen bir düşsün masalcı anne
Irmaklar getir mısra aralarında
Güzellikten bahset, gülüşler doğuran
Tekerlemeler söyle çocukları güldüren
Ağaçlardan atlar yap bana,
Düz ovada dörtnala koşan
Kedilere süt veren,
Kuşlara yem döken adamlardan bahset bana
Güvercinlerin yuvasına davet et mesela
Yollardan, yolculuklardan bir şey söyle
Cama başını dayamış aşklardan
Mavi denizlere uçan martılardan
Alın terinden işçilerin,
Ve soytarısı olmayan bir dünyadan
Kınalı parmaklarından bir gelinin
Kızlardan bahset toprak kokan
Lades tutuşan bebelerden mesela
Saklambaç oynayan ihtiyarlardan
Deliler getir külahsız,
Kahkahanda boğ beni masalcı anne
Yediverenler büyüt bahçende
Bir varmış bir yokmuş deme göz yaşlarına
Ağlayan hiç olmasın masalında
Ocak başında mışıl mışıl uyusun kül kedisi
Serçeler toza belesin ötüşlerini
Anlat masalcı anne, anlat…
Yaprakları, göğü yeşerten çınarları
Bir yudumda baş döndüren pınarları
Gölgesi suyu coşturan derelerden bahset biraz
Üstü açık sokak çocuklarını anlat
Kainatın öbür ucundan şarkılar oku kavalında
Ve çoban ekmeğinden mesela,
Ay ışığını yıkayan bulutlardan
Güneşi ısıtan sabahlardan,
Yağmuru eleğinde süzen barıştan bahset
Salıncaklar kur caddelerine şehirlerin
Ve nehirlerden bahset masalında,
Söğüt ağacından köprülere yataklık eden
Yalnızlıktan umutlar as tavana
Ve mavi düşler kur yer sofranda
Şiirden bahset bana masalcı anne
Aşk kıtaları öğüt değirmeninde
Gökten üç elma düşsün,
Kötülük kör kuyularda üşüsün
Sen ne güzel bir düşsün masalcı anne
//Haydar Şahinbay//
Haydar ŞAHİNBAY
Kör Kehanet
Alaca şafağın ışığı vurmuş dağlara
Mazbut bir gün sığınır açık yaralara
Kuşlar konar ölülere şahit ulu çınarlara
Düşmüş bir adam kızılcık pişirir umutlara
Aşkın dağarcığı alevlenir ay altında
Şarabı külle besler şebin sabahında
Karanlığa su serper güneşin ahtına
Kaderi küfür dokur küser zinhar bahtına
Bıraktığın her şey saklı içimin içinde
Göğsüme ektim tütünü gecenin üçünde
Evrenden salvolar var gölgeler biçiminde
Kıydım usturaya biledim sesimi yalnızlık içinde
Ölüm için önce kafeste can gerek
Yıldızlar suya düşer mi acıyı bilerek
Nefesi var eden de bir lokma ekmek
Dağılır göğün kuşağı maviyi sererek
Yeri sömüren rüzgarın keş alameti
Düşü gözlerine yoran uykunun kerameti
Evi barkı yıkar kör kehanetin ibreti
İnsan olan ne yapsın bozuk zürriyeti
Can üşürse sanma umut haddini aşar
Sema batarsa yağmur bulutsuz da yaşar
Cihanın olsa da bir ah ile ömür ziyan olur
Ziyan olur ise ömür ah ile cihan bir olur
İzbe kaldırımlarda sinsi bir uğultu
Demem aşkın firkatı tek seni buldu
Nice kızlar tenhada saçlarını yoldu
Kahkaha kendi soluğunda boğuldu
Dile geldi kağıt künyemi yazdım şiire
Kaç kez yalvardım laf dinlemez gönlüme
Bir çift göz için düşme ellerin diline
Harcadın ömrünü çare bilmez birine
//H.Şahinbay//
Haydar ŞAHİNBAY