arslan budagav çok iyi
Dut Ağacı
Kale içerisindeydi asıl soyun,
Dört kolun vardı, dört yana uzardın.
Yüksek değildi, kısacıktı boyun,
Şöyle böyle üç dört metre kadardın.
Arkadaşın yoktu,çevren bomboştu,
Denize yüz adım mesafedeydin.
Üzümsü meyven ne kadar da hoştu,
Bağdaki dutun yavrusu gibiydin.
Meyvelerin kankırmızı, kapkara,
Her gün biraz daha olgunlaşırdı.
Koşar uzanırdık yüklü dallara,
Kanın üstümüzde iz bırakırdı.
Çok kere dayak yerdik annemizden,
Üstümüz başımız kirlendi diye.
Yine de gelir, vazgeçmezdik senden,
Sen de bizi beklerdin o tepeye,
Van gölü, altın kumsal ve kara dut,
Bizim için asla vazgeçilmezdi.
Geldi geçti kalmadı eski umut,
Çocukluğun verdiği bir hevesti.
Son gördüğümde bir dalın kalmıştı,
Kurumuş, hayalete benziyordun.
Yıllar herşeyi elinden almıştı,
Derdin belli, geçmişi özlüyordun.
Ne üzülürsün canım dut ağacı,
Dünyaya kazık çakamazsın ya.
Bilirim dostlardan ayrılmak acı,
Olsun, sonunda toprak olmak varya.
İşte o zaman başka bir varlıkta,
Canlanır birleşen hücrelerimiz.
Uzak değil belki de çok yakında,
Seninle yeniden bütünleşiriz.
Ahmet ALPTEKİN Şiirleri
Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.
Benzer Ahmet ALPTEKİN Şiirleri:
Bir sarhoş gördüm
Kaldırım kenarında
Sereserpe uzanmış
Kimin umurunda!
Şişesi kendisinden
Üç adım ileride
Sadece ruhu değil
Çürümüş bedeni de.
Gören bakıp geçiyor
Hiçbir şey yokmuş gibi
Onun gözü hala şişede
Yanıyor gözleri şişe gibi.
Uzanıp aldı şişeyi
Yaladı... yaladı... yaladı.
Bakıp bakıp cemiyete
Ağız dolusu salladı.
Baştakilerden başladı
Nasibini almayan kalmadı
Daha da ileri gitti
İnancıma küfretti.
Duymaz olaydım keşke
Yaklaştım yanına
Tükürdüm suratına
K... herif! diye.
Az ötede bir karabaş
Bana sitemle baktı.
Hakarete uğramışçasına
Gözünden yaşlar aktı.
Ahmet ALPTEKİN
Bir tarhana çorbasına şükreder,
Allah devlete zeval vermesin der,
Fedakârlığı hep kendisi eder,
Devlete bağlı olur benim köylüm.
Ona gelene kadar nimet kalmaz,
Külfetten kaçsa yine kurtulamaz,
Hakkını dahi doğru dürüst alamaz,
Nedense garip olur benim köylüm.
Ver derler elindekini hep verir,
Gel derler, kalkıp koşa koşa gelir,
Asildir, kadir kıymet nedir bilir,
Konuşmaz sessiz olur benim köylüm.
Kendisi garip, garipleri korur,
Derki: İnancımız böyle buyurur,
Ekmeğini böler, açı doyurur,
Gözü tok, cömert olur benim köylüm.
Büyük bir aşkla sever vatanın,
Bu uğurda korkmaz verir canını,
Gerekirse o mübarek kanını,
Döker, imanlı olur benim köylüm.
Gelin beyler köylümü hor görmeyin,
Efendiniz o, sakın zulmetmeyin,
Bunlar birşeyden anlamaz demeyin,
Kızarsa kötü olur benim köylüm
Ahmet ALPTEKİN
Komşular toplanmış yaylaya çıkar,
Şimdi bizim elin yazı gelmiştir.
Ozanlar oturmuş türküler yakar,
Meclisler kurulmuş sazı gelmiştir.
Mor çiçekler açar Gelintaşı’nda,
Nane kekik kokar ayran aşında,
Sofralar kurulur pınar başında,
Ağızların tadı tuzu gelmiştir.
Oğlaklar oynaşır serin yaylada,
Düğün dernek vardır şimdi sılada,
Ekinler boy verir taşlı tarlada,
Koyunlar meleşir kuzu gelmiştir.
Irmaklar kabarır yatağın yıkar,
Avcılar bu mevsim dağlara çıkar,
Kınalı keklikler avcıdan bıkar,
Kaçar ak tavşanlar tazı gelmiştir.
Göçmen kuşlar şimdi geri dönmüşler,
Ağaç bulup, yuva yapıp örmüşler,
Geçen gün gidenler hepsi görmüşler,
Van Gölü’ nün turna ,kazı gelmiştir.
Dağlar lale sümbül nevruz bitirmiş,
Yavru ceylan anasını yitirmiş,
Postacı yarimden mektup getirmiş,
İçim yanar durur sızı gelmiştir.
Ahlat çağırır Süphan’ dan, Nemrut’ tan
El eylemiş çağırır bütün yurttan,
Müjdeli haberler var kuştan, kurttan,
Gurbet elden oğlu, kızı gelmiştir.
Ahmet ALPTEKİN