Kaç Çarpıntıya Gelirsin
Kalemi aldım elime
Beklenen bir kaç kelime
Peri kızı nerde kaldın
Adın doladım dilime
Riyasız samimiyetim
Övmek değildir niyetim
İhtiyacın yok bilirim
Şiir yaşatmak gayretim
Şiir sofrası kurulsa
Karamsarlıklar vurulsa
Toplumun sesi şairler
Çağlayıp sonra durulsa
Hadi gel aklım yitmeden
Yazayım ömür bitmeden
Eserim ölümsüz olsun
Sofra toplanıp gitmeden
Kaç çarpıntıya gelirsin
Şair an sayar bilirsin
Kalemim şiire aşık
Acımazsan sen bilirsin
Yankı Pak
Yankı PAK Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
İkramlık Şiir
Çocukluğumun ozanı
Konuk oldu kulağıma
Büyülemiş sözlerini
Vurdu kalbimin zarına
Büyüyüp de varam dedim
Dertli ozanın yanına
Çocuksun ya anlamazlar
Konuşsan seni duymazlar
Büyükler bilir herşeyi
Seni adamdan saymazlar
Ozan hissetmiş olmalı
Sesinde verdi ikramı
Görmek gerekmez yüzünü
Ağırlarsan her sözünü
Perdeler kalkar aradan
Açık tutsan kalp gözünü
Şiir sazla güzelleşti
Benim gönlüme yerleşti
İkramını unutmadım
Nur içinde yat ozanım
Kalemim sazına borçlu
Naçizane döktürüyor
Sen kadar olmaz elbette
O çocuk senle büyüyor
Yerini almak ne cüret
Tanışmadık beni affet
İkramın tadı dilimde
Buluşalım o iklimde
Büyümüşlüğüm var artık
Tutamaz beni hiç kimse
Bu bestem sana ozanım
Ulaşır belki selamım
Yankı PAK
Yankı PAK
Kalemimin Yası Bitmedi
Ozanım gideli ruhum hastadır
Yürek coşar ama kalem yastadır
Uğraştım cümlemin pası gitmedi
Nedense kalemin yası bitmedi
Yetim kaldı sensiz bu gönül sazım
Harfler küsüp gitmiş bak yarım yazım
Sessiz bir çığlığa verdim gitmedi
Sazınsız, dilimde cümle bitmedi
Elini öpseydim vicdan yapmazdım
Belki müebbeti kalbe yazmazdım
Acı çekti beden göçe gitmedi
Zindanda çürüdü ömür bitmedi
Pişmanlık yakar mı bu denli canı
Harabeye dönmüş canım sol yanı
O günün acısı benden gitmedi
Öncesinde bana gücüm yetmedi
Yankı Pak
Yankı PAK
Kaşığına Canım Vereydim Can Sılam
Kaşığına canım vereydim sılam
Yarı tok kalaydım da
Bağrında huzur dereydim
Kepçesine
Gölgemi gömdüğüm gurbet aldı
Evladımın hayallerini
Dağ bilirdi ya beni
Bilmez di ki
Cesaretini yasladığı dağ
Dağladı yüreğini
Var mıydı cihanda
Böyle bir utanç
Evladının gecesinde ay
Gündüzünde güneş olan baba
Şimdi başı yerde
Başı yavrusunun
Başının dibinde
Nasıl anlatsın ki gurbeti
Aklı ermez ki anlatsa da
Nasıl desin
Açlığın nefes çaldığını
Muhtaçlığın
Mecburiyetle birlikte kaldığını
Oyy sılam oyy
Yavrum için gittim senden
Oysa bak
Bak sılam bak
Şimdi yavrum gitmiş benden
Senin beşiğinde yatırmıştım
Dualarımı da başucuna
Bırakmıştım üstelik
Sallarken
Hangi ninniyi söyledin de
Yavrum beni duymuyor böyle
Söyle ki bende senin ninnin ile
Sesleneyim yavruma
Gurbetin dili hançerdir
Saplanır da yüreğe
Yoksa ben
Gurbet diliyle mi söyledim
Ninniyi de
Vuruldu yavrum sözlerimde
Ne ailem kaldı
Ne duygularım
Ne de aklım...
Bölündüm
Farkındayım bölündüm
Hani nerde tüm parçalarım
Hangi kabirde toplayacaksın
Yarımlarımı
Eyy kader
Canıma canan sılam
Senden giderken
Ruhum ölmüştü
Yavrumun özleminde dirilmişim
Gayri ihtiyari
Yıllarca boşuna üzülmüşüm
Vuslatın heyecanı
Can vermiş ruhuma
Oysa
Hayatın akışında saklıymış
Sürprizler
Bilemedim ki
Evladımın bakışında
Evladımın umutlarında
Evladımın hayallerinde
Ölmüşüm ben
Ölmüşümm
Gurbetin kepçesinde
Hayallerimiz vuruldu
Sılanın kaşığında ise
Hayatımız boğuldu
Olsun be hayat
Olsun
Böyle de güzel herşey
Şimdi
Sılamın kucağında
Huzurla yatıyorum
Kabrimde biten gülleri
Kıskansın gurbet
Can sılam
Anam sılam
Yavrum sana emanet...
Yankı PAK
Yankı PAK