Eğitim Sitesi

Ne Olur Gel! Şiiri

Ne Olur Gel!

Özledim, hasretim güzel gözlerine

Sensiz günlerim geçmiyor, inan

Rüyamda uzandı ellerim ellerine

Gel artık, özledim, ne olur gel!



Adın dilimden hiç düşmez oldu,

Gecem, gündüzüm seninle doldu.

Umut bahçemin gülleri soldu!

Gel artık, özledim, ne olur gel!



Adına nice şiirler yazdım,

Sevdanı kalbime derince kazdım,

Bunca yıl yeter, hasretten bezdim!

Gel artık, özledim, ne olur gel!



Sesin yetmiyor, yüzünü görmeliyim…

Yüreğimi söküp; eline vermeliyim,

Sıcak nefesini hissetmeliyim…

Gel artık, özledim, ne olur gel!



Yüreğim hasretle seni istiyor,

Gözlerim başka bir şey görmüyor,

Artık bana hayalîn de yetmiyor,

Ne olur anla! Özledim, ne olur gel!

Turan AKBULUT Şiirleri

  

sezin hocam ya bu şiirinizden çok etkilendim gerçekten harika bi şiir başarılarınızın devamıyla selamlar

Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.

Benzer Turan AKBULUT Şiirleri:

Efkarlı Öykü

Gözlerinde toplanmış hayatın buğusu

Dudaklarında sitemler,

Yüreğin, yaralı bir kuş gibi

Kanat çırpar kafeslerde.

Hürriyet nameleri şakır dilin

Ellerin tutunacak dal arar,

Sırtında hayatın en ağır yükü

Bu seninki, çok efkârlı bir öykü…



Bir yudum sevgi alsan eline,

Kana kana içer susuz yüreğin,

Başını koyacak şefkatli bir omuz,

Sığınacak bir gölgedir dileğin.

Kucağında büyütmüşsün ızdırap çocuğunu

Daha ilkbaharında fidanken

Rüzgâra vermişsin tomurcuğunu…



Bakışların ufukları delecek,

Sitemin doruklarda geziyor

Damla damla suluyorsun gülleri

Unutmak ister gibi yaşanmamış dünleri.

Çığlığın kuyuların en dibinden geliyor…

Dizlerin çırpınmaktan delinmiş

Meğer bu vefasız hayatın

Tüm dertleri seninmiş…



Sır dolu bir sandığa dönmüş yüreğin,

İçinde fırtınalar koparır umman.

İndirmiş yelkenleri gözlerinde gemiler,

Dudakların feryatları fısıldar…

Yolların dikenlere bezenmiş,

Ayakların dolaşır serseri çalılara

Dur ey güzel yüzlü ceylan

Çıkma bu çetrefilli yollara…



Yıllardır sığındığın sükût limanlar

Şimdi dalga dalga vurur sahile,

Seni yaşamaz artık mısralar

Anlatmaksa nafile…

Çöz artık birer birer atılmış düğümleri

Yakana yapışan ellerden kurtul!

Sen, sen ey dalgalı deniz

Gel bu sakin limanda durul…



Eğer bir parça huzursa aradığın,

Şefkatli bir kucakta kaybolmak istiyorsan…

Vefalı bir omuzda uyumaksa dileğin,

Sıcak bir dokunuşa hasretse ellerin

Artık bu karanlık düşlerden uyan…

Gönlündeki buzları sevginle erit,

Bu karanlık geceyi aşkınla dirilt.

Turan AKBULUT

Bu Şehirde

Kabına sığmayan su gibiyim bu şehirde

Kapları, testileri; hep kırmak istiyorum!

O güzel gözlerini her sabah gördüğümde

Seni sevdiğimi haykırmak istiyorum.



Bu sevda nasıl biter(?), inan ki bilmiyorum…

Şu sessiz feryadımı duymanı bekliyorum.

Saklamaktan usandım, dinle bak söylüyorum:

“Seni bu şehirde, herkesten çok seviyorum!”

Turan AKBULUT

Mum Çiçeği

Ey! Duruşu mahur,

bakışı mahmur mum çiçeği.

Senin payına mı düştü

bu dalgalı hayatın

sahillerinde solmak.

sana mı kaldı, en ağır yükü

omuzlarınla kaldırmak.



Sen ki,

güneşler açtırmalısın

en karanlık gecelerin

ufuksuz şafaklarında.

pervasız gölgelerde

ışığa koşmalısın

delicesine....



Sen ki,

umudu sulamalısın

gözlerinden süzülen

damla damla çiğlerden.

kokular salmalısın dört bir yana

yaprak misali kirpiklerinden...



gözlerinden hüzün değil

yemyeşil düşler akmalı.

güneş açınca gözlerini,

ilk senin yüzüne bakmalı...



Hayran olmalı sana Hilâl,

dili tutulmalı dolunayın,

Mehtap, yüzünden almalı

o parlak ışığını.

simsiyah gökyüzünde,

samanyolu saçlarında,

yıldızlar parlamalı.



denizin suyunda

göklerin değil,

gözlerinin rengi olmalı

ve balıklar

hayatı engin sular yerine

gözlerinde bulmalı.



sararmış başaklarla değil,

saçlarınla oynaşmalı rüzgarlar,

kirpiklerine tutunmalı kuşlar

ve ceylanlar

göğsünde uyumalı.



hadi gülümse artık,

özüne banıp da kansın arılar.

kokunu yaysınlar

yedi düvele.

o zaman fark edeceksin

sevda denen gerçeği,

Ey! Duruşu mahur,

bakışı mahmur mum çiçeği.



Turan AKBULUT(LEYSEYUP)

Turan AKBULUT

Ne Olur Gel! Şiiri