Niye Gönül
Gönül senin bir derdin var
Derinlere daldın gönül
Ömrümü öğüttü yıllar
Gençliğimi çaldın gönül
Su gibi çağlayacaksın
İçimi dağlayacaksın
Dokunsam ağlayacaksın
Niye böyle doldun gönül
Mor çiçekli bir bahardın
Belânı başıma sardın
Ne diye böyle sarardın
Niye böyle soldun gönül
Kırk dereden su getirdin
Beni de yedin bitirdin
Aşkı ne zaman yitirdin
Derdi nerde buldun gönül
Yürüdün yıllardan beri
Öldün de dönmedin geri
Söndü mü dizinin feri
Niye düşüp kaldın gönül
Aşk için savaşan sendin
Nice zorlukları yendin
Ne oldu
Niye tükendin
Niye teslim oldun gönül
Erdal Ercin
Erdal ERCİN Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Diyor De
Dostum
Sevdiğim görürsen eğer
Hastayım
Bahara çıkmam
Diyor de
Korkarım gözlerim açık gidecek
Yoksa Azrail'i takmam
Diyor de
Yorgundum
Yokuşa vurdu yolumu
Susuz koydu yaprağımı dalımı
Kırdı zalim kanadımı kolumu
Ben boşa boynumu bükmem
Diyor de
Kal bende bayrak bende burç bende
saray bende devlet bende taç bende
Kanun bende ceza bende suç bende
Yoksa bu mihneti çekmem
Diyor de
Acı haber can evinden vurmalı
Saçlarını tabutuma sermeli
O da abdest alıp omuz vermeli
Yoksa taş olurum
Kalkmam
Diyor de
Meğer bu dünyada kalmamış yerim
Gariptir
Doğuştan yetimdir derim
Gönlüne bırakır
Öyle girerim
Sevdamı mezara sokmam
Diyor de
Cehennemde o da yoksa üşürüm
Yandığım ateşe odun taşırım
Cennete gözlerim kör dolaşırım
Ondan başkasına bakmam
Diyor de
Erdal Ercin
Erdal ERCİN
Ömrüm
Gönül sultanını bulsaydı bu yaz
Dağları delerdi
Hey benim ömrüm
Aşığın elinde bir mızrap bir saz
Neyzenin elinde ney benim ömrüm
Aklının estiği her yere gider
Şahlanır
Dört yanı toz duman eder
İnatçı bir seyis izini güder
Rüzgârın çocuğu
Tay benim ömrüm
Ne bir arayan var
Ne bir soran var
Ne bir işiten var
Ne bir gören var
Yolları kapalı
Kar var
Boran var
Bir dağın başında köy benim ömrüm
Biner son nefese
Gider son ümit
Harcanır kredi
Tükenir limit
Üç günlük açlığa bir gevrek simit
Yanında bir bardak çay benim ömrüm
Erdal Ercin
Erdal ERCİN
Mehmed'in Öyküsü
Bir gün
Dağda
Şafak vakti
Kader ağlarını ördü
Kör talih çelmeyi taktı
Ters gitti işi Mehmedi'in
Sendeledi
Gök gürledi
Dağlar yerinden oynadı
Kapandı göz kapakları
Yıkıldı kaşı Mehmed'in
Taş gibi düştü içime
Bir zehir
Ruhumu yakan
Göğsümde kan
Göğsümde bir volkan gibi
Kanayan başı Mehmed'in
Rüzgâr gibi geldi geçti
Ciğerimi deldi geçti
Doyumsuz güzeldi geçti
Yirmibir yaşı
Mehmed'in
Kan ter uykusunu böler
Uyanmayıp ölmek diler
Sarı saçlarını yolar
Kadersiz eşi Mehmed'in
Sevdamız gibi yürekli
Yurdumuz gibi aydınlık
Kalbimin yerinde vuran
Beynimde zonklayıp duran
Tarihin kara bağrında
Sonsuzluk gibi oturan
Şu mezar taşı
Mehmed'in
Erdal Ercin
Erdal ERCİN