Niyetin Sarhoş Senin
Beni benim ile baş-başa koydun
Nerelerde sürtüyorsun yoldaşım
Mahsulsüz tarlada yabaya uydun
Gerçekleri örtüyorsun yoldaşım
Sitemkâre cilve yaptım bilmedi
Kaş-göz ettim, çimdik attım gülmedi
Talihime kurşun sıktım ölmedi
Her yanıma dürtüyorsun yoldaşım
Bir çatlak var kayıktaki kürekte
Tutmuyorsa riya vardır her ekte
İhtimalin sancısı var yürekte
Kainatı yırtıyorsun yoldaşım
Gözlerin doluyor, dalıyor şimdi
Dalgalar sahili yalıyor şimdi
Yalnızlık kapıyı çalıyor şimdi.
Eksilmiyor artıyorsun yoldaşım
Ne zekâtlık mal istedim azayım
Ne züğürtlük hal istedim tozayım
Hakikate yol istedim yazayım
Beni benle tartıyorsun yoldaşım
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Hikâye İmiş
Elin cenaplığı tamam da beyim
Sırrın yamanlığı hikâye imiş
Şehir ki mezarlık, virane köyüm
Varın harmanlığı hikâye imiş.
Oğlunun şerrinden eminse ana
Boşuna değildir kurduğu bina
Yönümüz onadır, gidiş de ona
Sisin dumanlığı hikâye imiş
Gerisini dersem zoruna gider
Seni utandırır arına gider
Susayan sülükler kuruna gider
Kaşın kemanlığı hikâye imiş
Aldığın nasihat, duyduğun yazık
Yeter kendine gel, yediğin kazık
Devlet kütüğünde sicilin bozuk.
Sözün kirmanlığı hikâye imiş
Umudu yitirmiş gözleri mıhta
Akşamlar feryatta, geceler ah ta
Yavru kan içinde, baba çarmıhta
Aşkın fermanlığı hikâye imiş
Orda sazın asıp asma dalına
Orda can veriyor elif yoluna
Gurbeti yeğledin Emrah kuluna
Aşkın samanlığı hikâye imiş
Çobanoğlu’yla Kars toplarken parsa
Erzurum’da yok mu mezarlık arsa?
Toruni İstanbul, Reyhanî Bursa
İşin Narman’lığı hikâye imiş
Tanrı dağlarından inmişsin düze
Hoyrat bakışlarda gelmişsin göze
Sevda ki ne sevda olmuşsun bize
Derde dermanlığı hikâye imiş.
Cenap: Onur
Kirman: Kale, hisar
Ferman: Buyruk
Keman: İnce, düzgün kaş
Narman: Erzurum’un bir ilçesi
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ
Otuz Kırmızı Gül...
-Sevdiğim Kadına-
Güzel, otuz yıldır senin ardından
Ben koştukça sen bana el salladın.
Bir dakika gözüm çevirdiğim an
Beyaz mendil, kırmızı gül yolladın.
Gözlerini sürmeledim gök ile
Parçaları bütün ettim ek ile
Yola çıktım gökçe çiçek tek ile
Kara çaldım gocunmadın, alladın.
Can kurban eyledim sevdiğim dosta.
O dost ki can bilip otursun posta
O zaman kalır mı gönüller yasta?
Sen yeter ki “can” de, dilimde adın.
O günden bu güne bu gönül daim
Seninle var oldu, seninle kaim
Sensizlik içimde kavrulan saim
Mercan yüreğinde beni kolladın.
Ah toprağım, cihan süsüm, göz nuru
Sözlerin bal şeker, yüreğin duru
Aklıma gelmedi bunca yıl soru
İnandım, güvendim sevdiğim kadın.
Yüzüme bir kere gülmen haz olur
Seni sevdiğimi bilmen az olur
“Merhaba” diyerek gelmen yaz olur
Kaleli’nin siteminde muradın.
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ
Gör!
—İlhami Erdoğan’a-
Sağ yanımdan turnaları uçurdum
Sol yanımda ur oluştu kır da gör
Muhabbete sevgi kattım içirdim
Demlenmedi, gözümdeki fer de gör.
Yola düştü intizarım ah ile
Kolu komşu uğurladı “oh” ile
İmtihana girdim çulsuz şah ile
Dediler ki neticesi bir’de gör.
Zorun zoru olmayanı savunmak
'El malını” vatan bilip avunmak
Sonra dönüp bir kenarda ovunmak
Mutluluğa kapı ise gir de gör.
Canlar canı akıllanmaz başımız
Ele güne alkış tutmak işimiz
Ağardı saçımız, geçti yaşımız
Hedef göster, sözü suya ser de gör
Köpekler yalaka, kurtlar hileli
Çile gördü kendin bildi bileli
Can kardeşim akıllanmaz Kaleli
Bu hal onun içindeki sır da gör.
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ