Sen'den Gayrı
Yaram var derinde,
Aşk Allah’ın evinde,
Derman yok derdime,
Sen’den gayrı,
Sen’den gayrı.
Bir hece var dilimde,
Bedenimin başkentinde,
Duyan yok sesimi,
Sen’den gayrı,
Sen’den gayrı.
Bir âlem var dizemde,
Cümle âlem peşinde,
Bilen yoktur hâlimi,
Sen’den gayrı,
Sen’den gayrı.
Kanlı yaş var gözümde,
Sen’sin tek yâr özümde,
Sevemem hiçbir şeyi,
Sen’den gayrı,
Sen’den gayrı.
Muradım var sözünde,
Duracağım sözümde,
İstemem hiçbir şeyi,
Sen’den gayrı,
Sen’den gayrı.
Çatlamış dudaklarım,
Kurumuş şu damağım,
Susuzluğum asla bitmez,
Hiçbir nehir dindiremez,
Aşktan gayrı,
Aşktan gayrı.
Şâir’ül İslâm Yûnus Kokan
Yûnus KOKAN Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Düzenbazlara Reddiye
Günahlara bir methiye,
Sarsılır amel-i fıtriye,
Dön, gel İslâm-ı asliye.
Bak, tükeniyor!
Ömür denen bakiye.
Şiirim olsun,
Yüreklere haşiye.
Hedefimiz değildir,
Asla kafiye.
Kalmadı mı hiç seviye?
Lehte mi aleyhte mi?
Her geçen saniye.
Uyanın kardeşler!
Bu gaflet ne diye?
Rüşvete diyorlar hediye.
Kredi ismi niye?
Faiz unutulsun,
Vicdan yenilsin
Ve haram helal gibi
Yenilsin diye.
Baksana!
Şu sefil davet-i umumiye.
Aşk kelimesi
Olmuş battaniye,
Zina denen pisliğe.
Bu nasıl bir hâlet-i ruhiye?
Sanki asr-ı cahiliye,
Günahlara davetiye,
O hâlde Cehennem de,
Müthiş bir ikramiye!
Hepsine verdik reddiye,
Ederiz düzenbazları,
Her dem diskalifiye.
Yâ Rab!
Ver, talebelerime!
Ulvi bir seciye.
Kahrolsun!
İfrata varan her takiye.
Batıla lağımda,
Verilir taziye.
Şair'ül İslam Yunus Kokan
Yûnus KOKAN
Seyit Onbaşı
Çelik püskürtüyor deniz,
Ve Mecidiye Tabyası’nı altüst eden ateş,
Mermi yağıyor âdeta,
Cesur Mehmetçiğimin üzerine.
Ve bir emir
Takım subayı Fehmi Bey’den:
Sığınağa gir, asker hemen!
Allah’ın erleri sığınağa girer,
Cephaneliğe bir mermi isabet eder,
Kahraman Mehmetçik şehadete erer.
Seyit Onbaşı bayılmıştı,
Ayağa kalktı
Ve etrafa baktı,
Gözü omuz omuza çarpıştığı
Yiğitleri aradı,
Ayakta bir tek Ali vardı,
“Ey Ali! Arkadaşlar neredeler?” oldu suali,
On dört şehit verdik,
Ve yirmi dört yaralımız var Seyit, der Ali.
Ayakta kalan Seyit Onbaşı
Bir de Ali ,
Koca Seyit denize bakar,
Düşman gemileri alev saçar
Ve tabyada kullanılabilir
Bir tek top var,
Haçlı ittifakı kıyıya
Yaklaştıkça yaklaşır,
Top mermisini kaldıracak alet arızalıdır.
Seyit’te büyük bir heyecan,
Ali’den yardım umar,
“Yardım et yâ Ali!
Yardım et ki şu gülleyi sırtlayayım.”
Ali bir yerdeki mermiye,
Bir de Seyit Onbaşı’ya bakar,
Bu mermi tam iki yüz yetmiş altı kilo idi,
Kaldıramazsın Seyit! Dedi,
Kaldıramazsın o mermiyi.
Lakin Seyit kararlıydı,
O mermi yerden kaldırılmalıydı,
Başka çare kalmamıştı,
Bir deneyeyim diyerek
Merminin yanına vardı.
Ve ellerini
Kartal pençesi misillü açarak:
“Bismillah!” dedi,
Mermi baştan ayağa yağlıydı
Ve ellerinden kaydı.
Koca Seyit ellerini
Toprağa buladı,
Mermiyi iyice kavradı,
“Yâ Allah! Bismillah!” dedi
Ve mermiyi sırtladı,
Sendeledi; ama pes etmedi.
Merdivenlerini güçlükle çıktı topun,
Ve sürdü mermiyi ağzına namlunun.
Zaman çok dardı,
Namluyla düşmanı hedef aldı,
Mesafeyi ayarladı,
“Bismillah!” dedi,
Ve topu ateşledi.
İşte o an وَمَا رَمَيْتَ اِذْ رَمَيْتَ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ رَمٰىۚ (Dipnot) âyeti,
Gönüllerde yankılandı,
Mermi en önde geleni yakaladı,
Ocean denen gemi
Arkasından yaralandı,
Harmanladı,
Etrafındaki tüm gemiler kaçıştı,
Allah’ım O nasıl bir kaçıştı?
Zaferden sonra,
Seyit Onbaşı’nın yanına gelen,
İsteğidir kumandanların,
Bir fotoğraf için,
O merminin kaldırılması Seyit’ten.
Uğraşır, uğraşır
Bir türlü kaldıramaz mermiyi,
Seyit kan ter içinde stresten,
Ama ne çare,
Kalkmaz bir türlü mermi yerinden.
Mermiyi ne kaldıran,
Ne de atan Seyit’ti belli,
Çaresizlik anında etmişti tecelli,
Yetişmişti imdada kudret-i ilahi.
Kumandanların şaşkın bakışlarla bekleyişi,
Ve paşanın sormadan edemeyişi:
Evladım! O zaman nasıl kaldırdın bu mermiyi?
Seyit’ten gelen cevap manidar mı manidar,
Çıktı mı Kumandanım gâvur karşıma,
Biiznillah yine kaldırırım,
Ve yine sürerim mermiyi namluya.
Şâir’ül İslâm Yûnus Kokan
(Dipnot): “Ve attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı.” (Enfâl Sûresi, 8/17)
Yûnus KOKAN
Uyandır Ya Rabbim!
Gül şükreder,
Hoş kokusuyla;
Kuş zikreder,
Seher vuruşuyla;
Hakk deyip uçuşuyla.
Arı ibadettedir,
Şifalı bal dokuyuşuyla.
Rüzgarlar tesbihtedir,
Hû okuyuşuyla.
Anladım ki ey nefsim!
Tek nankör benim,
En cahil benim,
Sarhoş gafil benim,
Ne olur bu hâlim?
Uyandır yâ Rabbim!
Şâir’ül İslâm Yûnus Kokan
Yûnus KOKAN