Uzak Umutlar
Zalim gurbet ; dert kuyusu derler senin adına,
Her insan, seni yaşar, sıla gelir yadına.
İstemem kimse kansın, varmasın hiç tadına
Sen insanı çürütürsün, adın HASRETTİR senin.
Ana, baba, çoluk, çocuk hepsi çok uzaktalar
Ne zaman gelir diye, umutla ayaktalar
Yaşar gibi algılanır, ama hep yataktalar
Sen insanı çürütürsün, adın GURBETTİR senin.
Yola koyulmuş kimi, amaç ekmek parası
İçine kan akıtır, derler hasret yarası
Her dönem başa gelir yok mudur hiç çaresi
Sen insanı çürütürsün, adın MİNNETTİR senin.
Çözüldü diz bağlarım, adım atamaz gibi
Yıllar geçti boşuna, yaşı tutamaz gibi
Gözlerim kapalı hep, sana bakamaz gibi
Sen insanı çürütürsün, adın MİHNETTİR senin.
Umutsuz yaşamımda, sanki derdime çare
Bırakmadı hasret bizi, ömür gitti naçare
Yaşlanmaya yüz tuttu, şu gördüğün biçare
Sen insanı çürütürsün, adın hep DERTTİR senin.
Abdulkadir Nur GÖRDÜK Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
İhtimal Üçlemesi
Gönül acısını yakıcı kılan,
Belki özlem, belki hasret, belki düş.
Gülün yaprağını daldan ayıran,
Belki hazan, belki rüzgâr, belki kış.
İki gönlü tutuşturan aracı,
Belki nazar, belki bakış, belki göz.
Derin yaralayan mermiden acı,
Belki cümle, belki kelam, belki söz.
Sisli görüntüden geriye kalan,
Belki gölge, belki perde, belki tül.
Seher vakti suskunları şakıtan,
Belki sümbül, belki reyhan, belki gül.
Şubat - 2009
Ecz. Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Bebecik
Gün ağarmadan, bir çocuk doğuyordu
Çok uzaklarda
Medeniyetin ulaşamayacağı kadar yüksek
Yolun yetişemeyeceği kadar uzak
Fakir bir köy burası
Yaşamaya ilk adımını atarken
Yürekleri parçalarcasına
Onu bekleyen zorlukları bilir gibi
Kaderini kabullenmiş ağlıyordu bebecik
Zaten doğumu yada ağlaması
Kimse için önemli değildi ya
Daha birkaç günlükken
Sırtına bağlanmıştı anasının
Çalışmaya giderken tarlaya
Nasırlı elleriyle bağrına basardı anası
Kimi zaman
Kızgın güneşte emzirmek
Alnındaki terleri silmek için
Uğraşır dururdu gün boyu
Tarlada başlamıştı yürümeye bebecik
Yalınayak
Tarlaydı onun her şeyi
Oyun bahçesi,oyuncağı, okulu
Tüm dünyası tarlada şekilleniyordu
Şimdiden başlamıştı
Kıraç toprakla boğuşmaya
Bir akşam hastalanmıştı bebecik
İçindeki sefaleti,suskunluğu atmak ister gibi
Öksürüyordu boğulurcasına
Komşu kadınlar nane,ıhlamur deyip
İlaç hazırlarken kendilerince
Tarlaya gidemediği için
Sessizce ağlıyordu bebecik
Oyuncağı kırılmış çocuk misali
Kaderine isyan ediyordu gizlice
Başucunda hocaların okuması da
Fayda etmemişti bir türlü
Kasabaya inmeye karar verilirken
"belki fakiriz dersek doktor para almaz" diye
Umutlanıyordu anası
Yılların yorgunluğunu
Sefaleti,acıyı
Unutuvermişti bir anda
Gözlerinden süzülen yaşlarla
Akıvermişti sanki yaşamından
Gözyaşı bittiğinde
Aydınlanmıştı her taraf
Umut,çare dolmuştu
Tek göz odaya
Sabaha dek.
Oysa…
Gün ağarmadan o gece
Bir çocuk ölüyordu çok uzaklarda
Kavuşmadan gençliğine
Hayalleriyle,
Olmayan oyuncaklarıyla
Vedalaşmadan
Doktorun ulaşamayacağı kadar uzak
Yolsuz…
Okulsuz…
Ve..
Kapkaranlık …
Yaslı bir köy burası…
Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Uzak Umutlar
Zalim gurbet ; dert kuyusu derler senin adına,
Her insan, seni yaşar, sıla gelir yadına.
İstemem kimse kansın, varmasın hiç tadına
Sen insanı çürütürsün, adın HASRETTİR senin.
Ana, baba, çoluk, çocuk hepsi çok uzaktalar
Ne zaman gelir diye, umutla ayaktalar
Yaşar gibi algılanır, ama hep yataktalar
Sen insanı çürütürsün, adın GURBETTİR senin.
Yola koyulmuş kimi, amaç ekmek parası
İçine kan akıtır, derler hasret yarası
Her dönem başa gelir yok mudur hiç çaresi
Sen insanı çürütürsün, adın MİNNETTİR senin.
Çözüldü diz bağlarım, adım atamaz gibi
Yıllar geçti boşuna, yaşı tutamaz gibi
Gözlerim kapalı hep, sana bakamaz gibi
Sen insanı çürütürsün, adın MİHNETTİR senin.
Umutsuz yaşamımda, sanki derdime çare
Bırakmadı hasret bizi, ömür gitti naçare
Yaşlanmaya yüz tuttu, şu gördüğün biçare
Sen insanı çürütürsün, adın hep DERTTİR senin.
Abdulkadir Nur GÖRDÜK