emir gerçekten güzel bir şiir harika olmuş. tebrikler
Yanık Çoban
Geçen yıl bu zaman, yani baharda
Çoban olmuştu, köyün davarına.
İlk kuzuyu bu köyde verdi kurda
Sevda ateşi düşünce bağrına.
Sevdalandığı, ağanın kızıydı
Taze, fidan boylu, saçlar topukta
Kız da, kızdı ha! Zühre yıldızıydı
Yaktı garip çobanı bir bakışta.
Ağa kızı sevmek senin neyine
Boşver çoban gel avutma kendini
O kızını verir beyin birine
Yakar ateş inan yandırır seni.
Vazgeçmedi çoban içinden yandı
Karşılık gelmedi ağa kızından
Kızı karşı köyden bir bey aldı
Türküler yakıldı çoban ağzından.
O günden sonra çok ses yankılandı
Dağların yücelen doruklarında
Kayalıklarda göz yaşı yıkandı
Pınarın kaynayan oluklarında.
Sesi duyup ağladı tüm koyunlar
Nağmeyi dinleyen döndü şaşkına
Dağlar, taşlar, sessiz duran yosunlar
Şahit oldular çobanın aşkına.
Yolunuz geçerse bir gün o köyden
Çoban aşkına türküler söyleyin
Bir an sıyrılın dünyadan, her şeyden
Yanık sese kulak verin, dinleyin.
Kamış kavaldan dökülen nağmeler,
Yanan bir yüreğin habercisidir.
Aşkın masumiyetini besteler,
Duyulan yanık çobanın sesidir.
Ahmet ALPTEKİN Şiirleri
Yazılan son 3 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 3 yorum yazılmış.
Benzer Ahmet ALPTEKİN Şiirleri:
Bir sarhoş gördüm
Kaldırım kenarında
Sereserpe uzanmış
Kimin umurunda!
Şişesi kendisinden
Üç adım ileride
Sadece ruhu değil
Çürümüş bedeni de.
Gören bakıp geçiyor
Hiçbir şey yokmuş gibi
Onun gözü hala şişede
Yanıyor gözleri şişe gibi.
Uzanıp aldı şişeyi
Yaladı... yaladı... yaladı.
Bakıp bakıp cemiyete
Ağız dolusu salladı.
Baştakilerden başladı
Nasibini almayan kalmadı
Daha da ileri gitti
İnancıma küfretti.
Duymaz olaydım keşke
Yaklaştım yanına
Tükürdüm suratına
K... herif! diye.
Az ötede bir karabaş
Bana sitemle baktı.
Hakarete uğramışçasına
Gözünden yaşlar aktı.
Ahmet ALPTEKİN
Bugün böyle mahzun,
Garip durduğuma bakmayın,
Sitemim var size,
Küsüm de ondan gülmüyorum.
Hayattan vazgeçtim sanmayın,
Hergün yeniden.
Yeniden diriliyorum.
Ama içimde bir hüzün var.
Geçmişe ait özlemim.
Eski günlerimi hatırladım.
Onun için ağlıyorum.
Kardeşlerim Belh ve Buhara,
Selam göndermez oldular.
“Kubbet-ül İslâm”dık bir zamanlar.
Nur saçardık o çağda.
Üç kardeş gibiydik alemi İslâmda.
Bizi kimler, niçin ayırdılar?
İlk Türk mührü bana vurulmuştu.
Bizans’a giden yol benden sorulmuştu.
Açılan kapısıydım Anadolu’nun,
Erenler bağının, Yesevi Yurdunun,
Gelen göçleri ben karşıladım.
Ev sahipliği yaptım onlara,
Yavrum diye bastım bağrıma
Onları ben ağırladım.
Ahlatlı olsunlar,
Burda kalsınlar istedim.
Çoğu konup göçtüler,
Yuvadan uçan kuş misali,
Bir bir terk ettiler beni.
Kimi Halep te kimi Şam’da,
Musul’da, Kerkük’te yerleştiler,
Kayı Boyu, Söğüt’tedir dediler.
Ya beşiğini salladığım,
Ertuğrulum. Osmanım nerdeler?
Gözüm yollarda yıllardır bekledim,
Bekledim ama dönmediler.
Van Gölü kabardı, taştı,
Sel gibi akan gözyaşlarından
Ne zamandır haber beklerim
Haber beklerim kardaşlarımdan
Alparslan’ı görürüm bazen,
Beyaz bir at üstünde
Şu karşı tepeden,
Abdurrahman Gazi’den,
Beni selâmlar.
Beni selâmlar, Malazgirt’te yatanlar.
Mezar taşlarıma bir bakın,
Orhundaki kitabeler gibidir.
Kümbetlerim Anadolu’ya serpilmiş,
Ecdat kokan toprağım,
Türkiye’nin tapu senedidir.
Depremler yıktı, yangın kavurdu.
Hazan esti külüm savurdu
Hiçbiri zoruma gitmedi.
Asıl beni vefasızlık vurdu.
Bundandır size sitemim,
Bunun için küsüm.
Eski günlerimi hatırlıyorum,
Kendime değil, size ağlıyorum.
Tapusuna sahip çıkmayan bir ülkenin,
Geleceğinden korkuyorum.
Kendime değil,
Size, size ağlıyorum.
Ahmet ALPTEKİN
Komşular toplanmış yaylaya çıkar,
Şimdi bizim elin yazı gelmiştir.
Ozanlar oturmuş türküler yakar,
Meclisler kurulmuş sazı gelmiştir.
Mor çiçekler açar Gelintaşı’nda,
Nane kekik kokar ayran aşında,
Sofralar kurulur pınar başında,
Ağızların tadı tuzu gelmiştir.
Oğlaklar oynaşır serin yaylada,
Düğün dernek vardır şimdi sılada,
Ekinler boy verir taşlı tarlada,
Koyunlar meleşir kuzu gelmiştir.
Irmaklar kabarır yatağın yıkar,
Avcılar bu mevsim dağlara çıkar,
Kınalı keklikler avcıdan bıkar,
Kaçar ak tavşanlar tazı gelmiştir.
Göçmen kuşlar şimdi geri dönmüşler,
Ağaç bulup, yuva yapıp örmüşler,
Geçen gün gidenler hepsi görmüşler,
Van Gölü’ nün turna ,kazı gelmiştir.
Dağlar lale sümbül nevruz bitirmiş,
Yavru ceylan anasını yitirmiş,
Postacı yarimden mektup getirmiş,
İçim yanar durur sızı gelmiştir.
Ahlat çağırır Süphan’ dan, Nemrut’ tan
El eylemiş çağırır bütün yurttan,
Müjdeli haberler var kuştan, kurttan,
Gurbet elden oğlu, kızı gelmiştir.
Ahmet ALPTEKİN