Yaz Bunu Kalem!
Âdem der:’’Nedir âlem?’’
İ’lem eyyühel âlem!
Yaz bunu kalem!
Adem bir âlem,
Vücûd bir âlem,
Yaz bunu kalem!
Sema bir âlem,
Arz bir âlem,
Yaz bunu kalem!
Necm bir âlem,
Seyyare bir âlem,
Yaz bunu kalem!
Hava bir âlem,
Bahr bir âlem,
Yaz bunu kalem!
Can bir âlem!
Kan bir âlem!
Yaz bunu kalem!
Nebat bir âlem,
Hayvan bir âlem,
Yaz bunu kalem!
Mantar bir âlem,
Cin bir âlem,
Yaz bunu kalem!
Melek bir âlem,
İnsan bir âlem,
Yaz bunu kalem!
Nevm bir âlem,
Mevt bir âlem,
Yaz bunu kalem!
Dünya bir âlem,
Berzah bir âlem,
Yaz bunu kalem!
Şehadet bir âlem,
Gayb bir âlem,
Yaz bunu kalem!
Leylak bir âlem,
Gül bir âlem,
Yaz bunu kalem!
Kedi bir âlem,
Kelb bir âlem,
Yaz bunu kalem!
Sen bir âlem,
Ben bir âlem,
Yaz bunu kalem!
Şâir’ül İslâm Yûnus Kokan
Yûnus KOKAN Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Sevgili'den Davet Var Mı?
Ey nur yüzlü!
Ey gül yüzlü!
Ey bal sözlü!
Vuslat meleği…
O tebliğe koşmaz mısın?
Selam verip durmaz mısın?
Misafirim olmaz mısın?
Söyle! Söyle!
Ne olur söyle!
Sevgili’den davet var mı?
Avdet ile beşaret var mı?
Yoksa sürgüne devam mı?
Melekü’l-Sevk!
Melekü’l-Îsal!
Ey Melek-i Kudsî Visal!
Kelam eyle Allah aşkına!
Yûnus döndü bak şaşkına!
Söyle Vedûd’un aşkına!
Söyle! Söyle!
Ne olur söyle!
Sevgili’den davet var mı?
Avdet ile beşaret var mı?
Yoksa sürgüne devam mı?
Şâir’ül İslâm Yûnus Kokan
Yûnus KOKAN
La Maşuka İllallah
Dua dua kanat çırpar,
Kuşlar Hakk deyu uçar,
Lâ maşuka illallah.
“Hu!” deyu aşka eser,
Rüzgâr emrinde nefer,
Lâ maşuka illallah.
Haşmetini ilân eder,
Dağlar “Yâ Celil!” der,
Lâ maşuka illallah.
Ağaçlar çiçek açar,
Yaprağıyla el açar,
Lâ maşuka illallah.
Her daim Sen’i anar,
Şol Yûnus aşkınla yanar,
Lâ maşuka illallah.
Zerre döner, dünya döner,
Aşkınla âlemler döner,
Lâ maşuka illallah.
Sen güzelsin,
Ne güzelsin,
Lâ maşuka illallah.
Sen güzelsin,
En güzelsin,
Lâ maşuka illallah.
Sen güzelsin,
Hayat güzel,
Lâ maşuka illallah.
Sen güzelsin,
Ölüm güzel,
Lâ maşuka illallah.
Şâir’ül İslâm Yûnus Kokan
Yûnus KOKAN
Ömer Halisdemir
Rüya değil,
Sanki gerçek.
Toprak damlı bir mekân,
Ve içinden gelen hoş bir seda.
Başını içeri uzattı Ömer.
Resûlullah (s.a.v) ve etrafında yirmi kadar sahabe,
Pür dikkat onu dinliyorlar;
Resûlullah (s.a.v) seslendi:
“Gel Ömer! Gel, sen de bize katıl!”
Ömer adımını kapıdan içeri attı,
Heyecandan kan ter içinde kaldı;
İşte tam o sırada uyandı.
Aradan birkaç gün geçti,
Yıl iki bin on altı,
Aylardan Temmuz,
On beş Temmuz gecesi,
Ve günlerden Cuma idi,
Ömer âdeta uçacaktı.
Saat dokuza vardı,
Babasını aradı:
“Yerimde duramıyorum,”
“Ben çok hırslanıyorum baba.” dedi.
Yirmi senelik asker,
İlk kez böyle söyledi.
Hasan Hüseyin şaşırdı:
“Oğlum bir su iç!”
“Besmele çek ve korkma!” dedi.
“Ben hazırım!” dedi arslan Ömer.
Güneş battı,
Şafak attı,
Gündüz geceye aktı.
Telefon çaldı,
Ömer telefonu aldı
Ve cevapladı:
“Emredin komutanım!” dedi.
Arayan Zekai Aksakallı,
Özel Kuvvetler Komutanı,
Korgeneral Zekai:
“Ey Ömer!”
“Tuğgeneral Semih Terzi bir darbecidir, vatan hainidir!”
“Onun karargâha girmesine müsaade etme!”
“ O haini öldür!”
“Bu işin sonunda şehitlik var yâ Ömer!”
“Seninle yirmi yıllık hukukumuz var.”
“Hakkını helal et!” dedi.
Hiç düşünmeden:
“Emredersiniz komutanım!”
“Hakkım helal olsun!”
“Siz de hakkınızı helal edin!”
Dedi Astsubay Ömer.
Ve tarihi görevini üstlendi.
Vatan haini Semih Terzi,
Ve beraberindeki on kişilik timin hepsi,
Geldiler, karargâha kadar.
Ömer kendini vatana adar,
Tek başına karşılarına çıkar:
“Zekai Paşa’nın emri var!”
“Karargâha giremezsiniz!” der.
Tim üzerine atlar,
Başçavuş Ömer kurşun atar,
Alnının tam ortasından vurur darbeci haini.
Yığılıp kalır orada Semih Terzi.
Davranır silahlara hainin koruma timi;
Kurşun üstüne kurşun yağar,
Gafiller tam otuz kurşun atar,
Kalpleri taş kesmişti, sanki demir
Şehit olur Ömer Halisdemir.
Onun şehadeti,
Olur, bu vatanın selameti.
Baba Hasan Hüseyin rüyasında görür Ömer’i:
“Nereye gidiyorsun oğlum?”
“Baba nöbetim var.”
“Nöbete gidiyorum.” der Ömer.
Artık Ömer Halisdemir,
Vatanı şehitlerle bekler.
Şâir’ül İslâm Yûnus Kokan
Yûnus KOKAN