Yek Vücut Olalım
"Hey gidi günler!" demek geliyor içimden...
Her gün...her saat...her dakika...
Eski günlere her daim dönmek istiyorum...
Her yıl...her ay...her mevsim...
Kundaktaki ağlayan bebek gibi
Masum ve tertemiz olmak istiyorum.
Her hafta... her Pazar...her Cuma...
Şimdi her yer....herkes bir başka...
Selam versem, dinimi sorgulayan çok.
Günaydın desem, mevkimi sorgulayan çok.
Elini öpsem, hatırını sorsam, yüzüne gülsem.
"Bir menfaati mi var!" diye sağa sola bakınan çok.
Ne hale geldik?
Biz kimiz, kimlerdeniz?
Acaba yaşıyor muyuz?
Yoksa meçhule giden bir filmin içerisinde...
Beyhude bir figüran, filmin taaa... kendisi miyiz?
Çocuklarımıza Z kuşağı dediler.
Gençlerimizi postmodern anlayışa bürüdüler.
Biz orta yaş grubu oldu iş kolik, adeta robot.
Ev ile iş arasında gidip gelen kısa bir anekdot.
Elli yaş ve üzeri sağlığının derdine düştü.
Emeklilik ve yaşam arasında sıkışıp büzüştü.
Batıdan ne kötüyse onu aldık, her daim uyguladık.
Batı çoktaaan bıraktı...biz maalesef bırakamadık.
Çocuklarımıza yapmayın! etmeyin! dedik.
Biz söyledik....Biz dinledik....
Milli Bayram... Milli günler mazide kaldı.
O güzelim coşkulu provaların yerini!!!
Sınıfta yapılan sade, ruhsuz etkinlikler aldı.
On dokuz Mayıs denince stadlar coşup taşardı.
Polisimiz, Askerimiz marşlar eşliğinde
Dimdik ve kararlı tören alanından geçiş yapardı.
Tüm Vatanseverleri.. tüm Yurttaşlarımızı...
Derin bir duygu seline sokar...bizleri Selamlardı.
Tarihte ki kahramanlıkların yek amacı;
Bizlere bu ülkeyi kazandırmak...
Dönemsel farkındalığı rafa kaldırıp
Günümüz tarihi ile geçmişimizi...
Birbirine sımsıkı kenetleyip bağlamak.
Nasıl ki Malazgirt varsa...Çanakkale'de var.
Nasıl ki Otlukbeli varsa... Sakarya'da var...
Nasıl ki Fatih Sultan Mehmet varsa...
Mustafa Kemal Atatürk'de var.
Nasıl ki Kanuni Sultan varsa...
Kazım Karabekir'de var.
Osmanlı da biziz. Selçuklu da...
Karamanoğlu da biziz...Kuvâ-yi Milliye de...
Yek vücut olalım...Türk'üz! deyip yol alalım..
Bırakalım artık! üzerimize oynanan oyunları.
Bırakalım artık! menfaati uğruna vatanı satanları.
Sultan Mehmet'in dediği gibi;
"Biz toprakları değil, gönülleri fethediyoruz."
Sözünü; tevazu ve hoşgörü de düstur edinelim..
Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi;
"Uyuyan Milletler ya ölür, ya da köle olarak uyanır...!"
Sözünü de Bağımsızlığımızın yegâne anahtarı belleyelim.
Genç Kaleminiz Şenol KARA
10 Ekim 2021...Pazar..
Şenol KARA Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
İzmir'siz Bir Hayat
Zalim Mondrosta katlini isteyen, eller kırılsın
İzmirim seni işgal eden, topraklara serilsin
Ondört Mayıs gününde, halka haber verilsin
İzmir’siz bir hayat, öldürülen can gibi.
Cemiyetler toplandı, halk meydanlara indi
Kahpe Yunan cuntası, korkudan dağa sindi
Anadolu şahlandı, dört bir yan alevlendi
İzmir’siz bir hayat, damardaki kan gibi.
İşgal kabul edilemez, bizi kimse yenemez
Vatan namustur bizde, elalemler sinemez
Kanla yunmuş toprağa, hiçbir zalim giremez
İzmir’siz bir hayat, karanlık bir kün gibi.
Çare nedir diyerek, izmir’e kanat olduk
Kuva-yı Milliyeyle tüm yüreklere dolduk
Düzenli ordu için, tepkilere boğulduk
İzmir’siz bir hayat, koldan çıkan yen gibi.
SARIOĞLAN
Şenol KARA
Ben Yine Sus Pus...
Hafif hafif...Tane tane kar yağarken
Şubat soğuğunda;
Onun yolunu gözlüyorum.
Onun sokağında, O'nu bekliyorum.
Köhne sokak lambalarının ışığında
Zemheri ayazında, yolunu gözlüyorum,
Belki beni affeder diye.
Elimdeki beyaz orkideler
Soğuktan çoktan donmaya başladı bile.
Varsın donsun!...Benim aşkım var!
Ben aşığım!...Aşkım içimi ısıtır!
Diye diye, kendi kendimi avutuyorum.
Kar ve ayaz şiddetlendi.
Soğuktan ellerimi hissetmiyorum artık.
Dakikalar durdu duracak...
Yelkovan, akrepe sesleniyor;
Gelen giden var mı! diye.
Yok...yok...Gelen de yok giden de....
Tam gidiyordum ki...
Bir ayak sesi geldi....
Oh be! .Nihayet!.Geldi! dedim. Kendi kendime....
Ona sevdiğimi haykırabilirim! artık.
Ona; Gitme! Beni terketme! diyebilirim.
Derken...Diyeceğimi beklerken... .
Yanımdan....Yüzüme bile bakmadan..
Beni hiç umursamadan
Çekti ve gitti...
Ah! Ahhh! Yüreğime yine söz geçiremedim..
Gelmedi. Sevdiğim yine gelmedi...
Gelmedi. Sevdiceğim yine gelmedi...
Ben yine yalnız...Yine biçareyim...
Ben yine sus pus....Yine avareyim...
06 Şubat Pazar...
Sarıoğlan...
Muş...
Şenol KARA
Aşk Acısı
AŞK ACISI
Biz acılarımıza aşığız!
Bazen bir kitabın son cümlesinde
Tanışır....
Bazen bir şarkının tam ortasında
Birbirimize alışırız.
Ellerimiz ilk kez "Selvi Boylum" filminde
Buluşur...
İlk kavgamızı da "Yılanların Öcü" nde
Yaparız.
Aşkımız adeta yap bozun parçaları gibi...
Seviyoruz dediğimizde parçayı bulur,
Ayrılmak istediğimizde parçayla kayboluruz.
Yap boz gibi bir aşk, bu kadar olur.
Yap boz...adı üstünde...
Yaparız...Bozarız....
Bozarız...Yaparız...
Yap yap...Boz boz...
Ama aşk böyle olmamalı.
Bozmak yerine hep yapmalı.
Yıkmak yerine hep toplamalı.
Ama suç ben de..
Onu hak etmedim.
Onunla son durağa geldiğimiz de
Anlamalıydım...
Aşkın acılardan beslendiğini.
Anlamalıydım..
Aşık olmanın benden geçtiğini.
SARIOĞLAN
Şenol KARA