Şifahane, hastane gibi sağlık kuruluşlarına verilen eski adlardan biri.
Roma şehirciliğinde, kentin orta yerinde cardo ile kesişen doğu-batı caddesine verilen ad.
Roma'nın krallık döneminde curia'ları oluşturan 10 kişilk gruplara verilen ad. Bu dönemde her boy içinde 10 decuria'lık 30 curia bulunurdu.
Roma'ya tabi kentlerin curia üyelerinin oluşturduğu soylular sınıfına verilen ad.
Açıklamalarıyla 574 Arkeoloji Terimi
Biçim bozma. Bir sanat yapıtında betimlenen figürlerin belli yerlerinin figürü tanınmama derecesine vardırmadan bozulmaya uğratılması. Batı sanatında özellikle Maniyerist üslubun kullandığı yöntemlerden biri olan deformasyon, Rönesans sanatındaki kusursuz anatomik tanımlamaya karış çıkış yollarından biridir.
Son Bizans devrinde ortaya çıkmış bir kilise tipidir. Kubbe kasnağı yüksektir. Kubbealtı mekanını üç taraftan basık bir dehliz çevirir. Ayrıca bu tip kiliselerde binanın cephesine çok önem verilmiştir. Bütün örneklerde çok süslü bir cephe görülür.
XVII. ve XVIII. yüzyılda formel din kurallarını reddeden ve Tanrı'nın varlığının doğadan yola çıkılarak kanıtlanabileceğini savunan bir grup düşünüre verilen ad. Hz. İsa'nın tanrısallığından kuşku duymaları onları Ariusçuluğa ve Üniteryanizm'e sevk etmiştir.
Yunanca 'demos' kelimesinden gelmektedir. Eski Yunanistan'da sitelerin, özellikle Atina'nın yönetim bölgesine verilen bir addı. Bizans İmparatorluğu döneminde ise, Constantinopolis'te ve diğer büyük kentlerde halkın tuttuğu yarı siyasi-yarı askeri hiziplere bu ad verilirdi.
Eski Yunanistan'da halk egemenliğine verilen ad.
Dar anlamda Hiyeroglif'ten ve Hiyeratik'ten yüretilen yazıya verilen ad. Mısır'da M.Ö. VII. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlanmıştır. Terim, aynı dönemde kullanılan dili tanımlamak için de kullanılır.
Bir ağacın yaşını ve içinde yer aldığı ya da kullanıldığı arkeolojik ortamın zamanını belirlemek için ağaç halkalarından yararlanma yöntemine verilen ad.
Bir sanat yapıtındaki ayrıntıların titiz bir gözlem sonucu son derece ince bir işçilikle doğaya uygun bir biçimde betimlenmesi. Özellikle 15. yüzyıl kuzey sanatında karışmıza çıkan bu anlayışta her bir ayrıntı doğadaki aslının küçük bir kopyası gibi betimlenir. Detay natüralizminin en iyi örnekleri, 15. yüzyıl kuzey sanatında dinsel konulu resimlerin arka planlarındaki manzaralarda görülür.
Eski Uygarlıklara ait yazıların çözümü sırasında yararlanılan ve genellikle çözülmüş çağdaş ya da komşu uygarlıkların dillerine ait sınırlayıcı kelimeler.
Başka yapılardan derlenmiş ve ikinci kez kullanılmış yapı ya da süsleme malzemesi. Aynı dönemden olabileceği gibi , daha eski dönemden de devıirme malzeme kullanmak her devirde yaygın bir değerlendirme yöntemi olmuştur.
Dışavurumculuk (Expressionizm)
20. Yüzyılın başlarında ızlenimciliğe tepki olarak ortaya çıkan ve sanatçının duyguların renklerle ya da deformasyon yoluyla belirtmesini amaçlayan anlatımcı sanat akımı.
İskenderin ölümünden sonra ona en yakın olan komutanlarına verilen ad.
Tiyatro oturma sıralarını ayıran yatay geçitlere verilen ad.
Üzerine şekiller ya da yazılar oyulmuş ve dikey olarak yerleştirilmiş anıt-taşlara verilen ad. (İng. Obelisk)
1- İçi yarım yuvarlak, dışı dilimli olan kubbe.
2- Tonoz parçalarından oluşan kubbe.
Roma İmparatoru Diocletianus zamanında, Roma topraklarının ayrıldığı büyük eyaletler. Bunlar birleşerek Praefectura'ları oluştururdu.
Diğer Arkeoloji Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Arkeoloji Terimleri Sözlüğü