1. Hac veya umreye niyet eden bir kimsenin, diğer zamanlarda mübah olan bazı davranışları belirli bir süre boyunca kendisine yasaklamasıdır. Bu amaçla giyilen şeye de aynı ad verilir.
2. Bir kişinin normal zamanda kendisine mübah olan bazı şeyleri ( tıraş olmak, yeşillik koparmak, tırnak kesmek... ) hac sırasında haram kılarak hac elbisesini giymesi ve hacca niyet etmesi
3. Sözlükte hürmet edilmesi gereken bir yere ya da zamana girmek anlamına gelen "ihram", hac ibadetiyle ilgili bir terim olarak; bir kimsenin, hac veya umre ya da hem hac hem umre yapmak niyeti ile sair zamanlarda helal olan bazı davranışları kendisine haram kılması demektir.
1. İnsanlara iyilik etmek, yararlı ameller işlemek ve "Allah'ı görüyormuş gibi, O'na ibadet etmek" demektir.
2. Bağışlama, iyilik etme, hayır olarak yapılması uygun olan bir şeyi yapma
1- Hac da, hastalık, düşman tarafından engelleme gibi mazeretle ihrama son verilmesi.
2- Sözlükte alıkoymak, men etmek, engellemek ve âciz olmak anlamlarına gelen ihsar, bir hac terimi olarak, hac veya umre yapmak üzere ihrama girdikten sonra, hac ve umrenin tamamlanmasının engellenmesi; herhangi bir sebeple tavaf ve vakfe yapma imkânının ortadan kalkması demektir.
Tenkıye yapmak; gaita mahalli yoluyla sıvı ilaç kullanmak.
Açıklamalarıyla 1529 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Terimi
İnsanların ve evcil hayvanların yiyecek ve içecekleri olan maddeleri ucuz olan yerlerden alıp kıymetinin artması için 40 gün bekletmek.
Ayrılık, anlaşmazlık, aykırılık, uyuşmazlık.
İnsandan uykuda meni çıkması.
Arapçada harekeyi zayıf sesle ve hızlıca okumak.
Karmaşıklık. Karşılaşıp görüşme.
Gerçeğe yetiştiğine güvenebilecek şekilde hareket etmek; Allah'ın hükmü net olarak bilinmeyen bir yerde, görevini yerine getirdiğinden emin olacak şekilde davranmak. İhtiyat etmek bazen farz ve bazen de müstehaptır.
Günlük namazların rekâtlarında şüpheye düşüldüğü zaman şüpheyle ilgili hükümlere göre namaz tamamlandıktan sonra, şüpheye düşülen rekâtları telafi etmek için bazen bir bazen de iki rekât olarak suresiz kılınan namazdır.
Yolcunun, on gün bir yerde kalmaya karar vermesi.
Birinci fecirden sonra ufukta yatay olarak görünen ağarma ve aydınlık; ki sabah namazının vakti o zamandan itibaren başlar.
Özü sözü bir olmayan, riyakâr.
Çevirmek, dönüştürmek.
Eksik bir şeyi tamamlama, daha iyi bir hâle getirme, bütünleme.
Zorlama.
Saklamayıp doğruca söyleme, açıkça söyleme. Benimseme, onama, kabul, tasdik.
Kendisine ibadet edilen, sığınılan, güvenilen, sevilen, tapılan.
Tasavvuf Edebiyatında Allah ve Peygamber sevgisini dile getiren, makamla okunan dini şiirler. Allah'a özgü.
Diğer Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Terimleri Sözlüğü