İstişare
1. İnsanlarla görüş alışverişinde bulunma, danışma, danışmak işi.
2. Konsültasyon, müşavere, istişare, müzakere, meşveret.
İstitaat (=Müstati Olmak) Hacca gitme imkânına kavuşmak; hac farizasını yerine getirmek için bedenî, malî yeterliliğin olması ve yolda arızî bir engelin bulunmaması.
İşmam Arapçada ötre harekeye işaret etmek için dudakları öne doğru büzerek toplamak.
İştiyak
1- Arzu ve şevk, hasret çekmek, özlemek.
2- Tahassür, özlem.
İtâat Allah'ın emirlerine uyup, yasaklarından sakınmaktır. Söz dinleme, boyun eğme, buyruğa uyma.
Açıklamalarıyla 1549 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Terimi
İtikad İnanma, gönülden tasdîk etme demektir. İtikadî konular denilince, iman esasları akla gelir.
Îtikâf Özellikle Ramazan ayının son 10 gününde mescitlerde veya buna benzer yerlerde kalıp ibadetle meşgul olmak.
İtikat İnanma, inanç.
İzafet Bağlantı, bağlılık.
İzar
1- Hac veya Umre yapmak üzere ihrama giren erkeklerin belden aşağısını kapatmak üzere büründükleri dikişsiz elbise.
2- Belden aşağı giyilen peştamal, peştamal gibi örten elbise, iffet.
3- Cenâzenin kefenlerinden bir parçasının ismi.
Ka'de Namazda teşehhüd için "Ettehiyyatü Lillahi"yi okumak için oturmaktır. Bir namazda iki defa oturulursa, birinci oturuşa "Kade-i Ûlâ=İlk oturuş" ikincisine de "Kade-i Ahire=Son oturuş" denir.
Kâbe
Müslümanların namaz kılarken yöneldikleri Mekke'deki Mescid-i Haram'ın içinde bulunan, Hz.İbrahim ile oğlu Hz.İsmail (A.S.) tarafından ibadet maksadıyla inşa edilmiş olan ilk mukaddes mabettir.
Sözlükte "küp" anlamına gelen Kâbe, Mekke'de Mescid-i Haram denilen Cami-i Şerîfin ortasında yaklaşık 13 m. yüksekliğinde, 11-12 m. eninde taştan yapılmış dört köşe bir binadır. Kâbe'nin İslam dininde önemi öyle büyüktür ki her Müslüman ömründe defalarca onu ziyaret etmeyi ister. Kâbe'yi seyretmek bile insana güven verir.
Kabe Hakkında Detaylı Bilgi
Sözlükte geometrik şekillerden "küb" anlamına gelen Kâ'be, Mekke'de Mescid-i Haram denilen Cami-i Şerîfin ortasında yaklaşık 13 m. yüksekliğinde, 11-12 m. eninde taştan yapılmış kare şeklinde bir binadır. Kur'ân'da Kâ'be; bu ismin (Mâide, 5/97) dışında, el-beytü'l-haram (saygı duyulan ev) (Mâide, 5/2)el-beytü'l-muharrem (saygın kılınmış ev) (İbrâhim, 14/37.Mâide, 5/2)el-beytü'l-atîk (eski ev), (Hac, 22/29, 33),el-beytü'l-ma'mûr (imar edilmiş ev) (Tûr, 52/4) ve el-beyt (ev) (Bakara, 2/125, 127) isimleri ile zikredilmektedir.
Kâ'be, Beytullah (Allah'ın evi) diye de anılır.
Kâ'be'nin;
Doğu köşesine, Rüknü Hacer-i Esved,
Güney köşesine Rüknü Yemânî,
Batı köşesine Rüknü Şâmî,
Kuzey köşesine, Rüknü Irâki denir.
Kuzey batı tarafında Hatîm ve Mîzâb-ı Kâ'be,
Kuzey doğu duvarında, kapı,
Kuzey-doğu duvarı karşısında Makam-ı İbrâhim ve zemzemkuyusu,
Doğu köşesinde Hacer-i Esved vardır.
Kur'ân'da Kâ'be'nin İbrâhim ve İsmail (a.s) tarafından yapıldığı bildirilmektedir (Bakara,2/124129).
Kâ'be günümüze kadar bir çok kere tamir edilmiştir. Kâ'be,
her sene, üzerinde hac âyetlerinin yazılı olduğu siyah ipek örtü ile örtülür.
Kabile
1- Ortak bir atadan türediklerine, birbirleriyle kan akrabalığı bulunduğuna inanan, toplumsal ve ekonomik ilişkilerini geleneksel olarak uygulayan topluluk, boy.
2- İnsan toplulukları sınıflandırmasında obadan büyük şeflikten küçük olan; genelde hiyerarşinin oluşmamış olduğu ama kararların en bilgelere danışılarak alındığı en fazla bir iki yüz kişilik topluluk, soy, klan.
Kabir Mezar, sin.
Kabir Hayatı Ölümle başlayıp insanların yeniden dirilme anına kadar geçen süre; kabir Peygamber (sav)' in bildirdiğine göre ya Cennet bahçesi gibi bir bahçe ya da Cehennem çukuru gibi bir çukurdur.
Kaddesallahü Sirruhu Allah onun sırrını yüceltsindir. Kısaltılmışı (K.S.) şeklindedir.
Kade-i Ahire Kade-i Ahire namazda son oturuştur (Farzdır). Oturup bir daha kalkmamak anlamına gelmez. Son oturuş namazların son rekâtında selam vermeden önce ettehıyatu duasını okuyacak kadar oturmaya denir ve namazının geçerli olabilmesi için önemli bir şarttır. Kade-i ahirede duaları okuduktan sonra selam verilir ve namazdan çıkılır.
Kade-i Ülâ Namazda ilk oturuştur. (vaciptir).
Kader
1- Yüce Allah'ın ezelden ebede kadar meydana gelecek olayları, bunların zamanını, yerini, miktarını ve niteliklerini ezelî ilmi ile bilip takdîr etmesidir.
2- Allah'ın sonsuz ilmi ile ezelden ebede kadar olacak olan şeylerin yerini, zamanını ve özelliklerini bilip takdir etmesi, yazması.
Kadızade-i Rumi
D.Ö. 1337-1421
Matematik, astronomi ve fıkıh alimi olan Kadızade-i Rumi, Semerkandda Timur Hanın oğlu Şahruhtan büyük saygı görerek, Şahruhun büyük oğlu Uluğ Beyin hocalığını yapmıştır. Uluğ Bey de hocası Kadızadeye büyük önem verip, onun için bir medrese ve rasathane yaptırdı. Kadızade-i Rumi, bu rasathanede yaptığı gözlemler neticesinde eski Yunan bilginlerinin elde ettiği birçok bilginin hatalı olduğunu saptadı. Astronomik cetvel ve tabloların tekrar düzenlenmesiyle yakından ilgilendi. Kadızade-i Ruminin en dikkat çekici çalışmalarından biri sinüs 1i hesaplamasıdır.
Diğer Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Terimleri Sözlüğü