Eş sesli, sesteş Geç kelimesinin anlamı ve örnek cümleleri:

dotAradığınız eş sesli (sesteş) Geç kelimesinin anlamı ve örnekleri;
1. Erken olmayan. "Sanırım yine geç kaldık, ekmek kalmamış."
2. Bir yerden başka bir yere gitmek. "Karşıdan karşıya geçerken dikkatli olmak gerek."

Eş Sesli (Sesteş) Kelime Örneği Arayın

Yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları farklı olan kelimelere eş sesli (sesteş) kelimeler denir.

Eş sesli (sesteş) kelime: Sol (dersimiz.com-67922)
1. Vücutta kalbin bulunduğu tarafta olan, sağ karşıtı. "Sol elimle yazı yazamam."
2. Sosyalizme yakın görüşte olan grup. "Benim babam sol görüşlü biri."
3. Müzikte nota. "Sol hangi notalar arasındadır?." "Sol, fa ile la notaları arasındadır."

Eş sesli (sesteş) kelime: Dil (dersimiz.com-15343)
1. Ağızda bulunan tat alma organı. "Sütten dili yanan, yoğurdu üfleyerek yermiş."
2. İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan. "Kaç aydır bu dil kursuna gidiyorsun?" "Beni vazgeçirmek için az dil dökmedi."

Eş sesli (sesteş) kelime: Ekmek (dersimiz.com-15337)
1. Undan yapılan bir yiyecek. "Aldığın tüm ekmekler kurumuş, yeni ekmek almalısın."
2. Bir şeyi toprağa ekmek. "Her yıl aynı tarlaya, aynı şeyleri ekmek doğru değil."

Eş sesli (sesteş) kelime: Yemek (dersimiz.com-17125)
1. Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş. "Yemekler hazır, haydi sofraya."
2. Ağızda çiğneyerek yutmak. "Kim bu elmayı yemek ister?"
3. Kandırmak. "Hakem, futbolcunun bu hareketini yemekle büyük hata yaptı."

Eş sesli (sesteş) kelime: Öğüt (dersimiz.com-43378)
1. Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat. "Bu hikayedeki öğüt ne?" "Gel sana biraz öğüt vereyim."
2. Tane durumundaki nesneleri bir araçla ezerek un durumuna getirmek. "Un öğütülmüş buğdaydır." "Git bu mısırları da öğüt."
3. Ezmek, çiğnemek. "Yediklerimizi dişler öğütür."

Eş sesli (sesteş) kelime: Acemi (dersimiz.com-53447)
1. Bir işin yabancısı olan, eli işe alışmamış, bir işi beceremeyen. "Arkadaşım acemi şoför gibi araba kullanıyor."
2. Bir yere, bir şeye yabancı olan. "Sen galiba bu mahallenin acemisisin."

Eş sesli (sesteş) kelime: Soluk (dersimiz.com-68924)
1. Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava, nefes. "İçerisi toz oldu, soluk almakta zorlanıyorum."
2. Rengi atmış olan, solmuş, uçuk. "Bu soluk kazağı artık giyme."

Eş sesli (sesteş) kelime: Saç (dersimiz.com-15326)
1. Başımızdaki kıl yumağı. "Saçlarını kısa kestirmişsin."
2. Etrafa yaymak, saçmak. "Düğünde saçılan paranın haddi hesabı yoktu."

Eş sesli (sesteş) kelime: Yormak (dersimiz.com-21331)
1. Yorgun duruma getirmek, sıkıntıya sokmak. "Seni bu kadar çok yormak istemezdim."
2. Bir anlam vermek, yorumlamak. "Kötü bir rüya görmüşsün, ama hayra yormak en iyisi."

Eş sesli (sesteş) kelime: Pike (dersimiz.com-15325)
1. Kuşların veya uçakların hareketi. "Yaptığı pike ile yerdeki fareyi kuşun ağzına alması ilginçti."
2. Yatak örtüsü. "Kız Mücella, aldığın pikede gözüm kaldı."

Eş sesli (sesteş) kelime: Koca (dersimiz.com-15320)
1. Kadına göre eş. "Kocası her akşam eve elleri dolu gelirdi."
2. Büyük. "Koca koca ağaçları acımadan kestiler, orman filan kalmadı artık."

Eş sesli (sesteş) kelime: Sağ (dersimiz.com-15327)
1. Solun karşı yönü. "Sağ tarafımdan kalktım sanırım bugün, iyi günümdeyim."
2. Ölü olmayan. "Askerliği sağ salim bitirdi geldi yavrum."

Eş sesli (sesteş) kelime: Güç (dersimiz.com-43294)
1. Bir olaya yol açan her türlü hareket, kuvvet, takat. "Tüm gücümle masayı kaldırmaya çalışacağım."
2. Ağır ve yorucu emekle yapılan, çetin, zor. "Seninle anlaşmak gerçekten çok güç."
3. Bir cihazın, bir mekanizmanın iş yapabilme niteliği. "Bu son model araba bu kadar güçlü mü?."
4. Bir toprağın verimlilik yeteneği. "Bu topraklar değerli, görüntüsünden güçlü olduğu belli."

Eş sesli (sesteş) kelime: Saz (dersimiz.com-68517)
1. Genellikle su kıyılarında, bataklık yerlerde yetişen ince, açık sarı renkli kamış, hasır otu. "Göl kenarındaki sazların boyu çok uzamış."
2. Türk halk müziğinde kullanılan, gövdesi ağaçtan oyularak yapılmış, telli, uzun saplı çalgı, bağlama. "Ben de senin gibi saz çalmak istiyorum."

Eş sesli (sesteş) kelime: Kara (dersimiz.com-15316)
1. Siyah renk. "Kara gözlüm yine gelmiş."
2. Toprak parçası. "Az sonra kara görünür."
3. Kötü, uğursuz, sıkıntılı. "Dilerim bu kara günler çabuk geçer."

Eş sesli (sesteş) kelime: Çöz (dersimiz.com-29876)
1. Düğümlü, bağlı veya sarılı bir şeyi açmak. "Şu eşofmanın ipini çözsene."
2. Bir problemi ya da sorunun cevabını bulmak. "Bu matematik problemlerini çözemiyorum."

Eş sesli (sesteş) kelime: Dolu (dersimiz.com-15335)
1. Bir yağış türü. "Yağan dolu bahçeye epey zarar vermiş."
2. İçi boş olmayan. "Sorun olmaz, arabanın deposu tam dolu."

Eş sesli (sesteş) kelime: Kes (dersimiz.com-29909)
1. Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak. "Şu fotoğrafın kenarlarını kes."
2. Susmak "Kes artık be! Ne kadar çok konuştun."
3. Geçişi önlemek. "Üç maganda yolumuzu kesti."

Eş sesli (sesteş) kelime: Çay (dersimiz.com-15331)
1. Bir Türk içeceği. "Bu çay, biraz demli geldi bana."
2. Küçük nehir. "Çayın kenarında yılın ilk pikniğimizi yaptık."

Eş sesli (sesteş) kelime: Koru (dersimiz.com-68227)
1. Bakımlı küçük orman. "Bu koruya girmek yasak." "Bu koru çok güzel, her taraf yemyeşil."
2. Korumak işi. "Bu fidanları iyi koru." "Kendini soğuktan koru."

Örneklendirilmesini istediğiniz, eş sesli (sesteş) kelimeler-sözcükleri BURADAN ekleyebilirsiniz.

Bu sayfadaki içerikler kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.

Eş Sesli (Sesteş) Kelimeler Sözlüğü