Ismarlamak:1. İlgili kişiden bir şeyin yapılmasını, alınmasını, getirilmesini istemek, sipariş etmek.
"Ben de
Istırap:1. Acı, üzüntü, sıkıntı, keder.
İçtima:Askerlerin silahlı ve donatılmış olarak toplanmaları. Toplanma, toplantı.
İdadi:Fakülte
İdeal:Ülkü, mefkûre. Düşüncenin tasarlayabileceği bütün üstün nitelikleri kendinde toplayan.
İffet:1- Ahlak kurallarına bağlılık.
2- Namus.
İhtiras:Aşırı, güçlü istek
İlarya:Gümüş balığının küçüğü.
İletişim:1- Duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması, bildiri
İlham:Esin. Allah'ın Peygamberlerin yüreğine doldurduğu manevi âleme özgü duygu ve düşünceler.
İnovasyon:Farklı ve yeni fikirler geliştirmek ve bunları uygulamak. İşleyen fakat belirli sorunlar barındıran
İnsan:Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak
İnternet:Çok sayıda bilgisayarın birbirine bağlanarak oluşturdukları binlerce bilgisayar ağının bir araya gel
İntiba:İzlenim.
İrfan:1. Bilme, anlama.
2. Gerçeği sezme, kavrama gücü.
3. Dini gerçek ve sırlan biliş.
4. Kültür.
İsra:Yürütmek, göndermek, gece seferi yapmak, Hz. Peygamber (sav)'in bir gece Allah tarafından Mekke'den
İşkence:Herhangi bir nedenle bir kimseye maddi ve manevi olarak yapılan aşırı eziyet.
İşlev:1- Bir nesne veya bir kimsenin gördüğü iş, iş görme yetisi, görev, fonksiyon.
2- Bir yapının ger
Kabile:Boy, klan.
Kaftan:Çoğu kumaştan yapılan bir çeşit uzun üst giysisi, hilat.
Kalakalmak:1. Bir şey veya durum karşısında şaşırmak.
"Düğünde gelinle damat kavga edince hepimiz kalakaldık."
Kanal:1- Bazı bölgeleri sulamak, kurutmak amacıyla veya gemilerin işlemesine elverişli, insan eliyle açılm
Kapsamlı:Kapsamı olan, kapsamı geniş olan, şümullü.
Kargı:Gövdesi beş altı metre yüksekliğe erişebilen çok yıllık bir bitki. Kamış, saz.
Katıksız:1- Katığı olmayan, yavan.
2- Yabancı bir şeyle karışmamış.
3- Belli bir yerden, belli bir s
Kavram:Bir nesnenin zihindeki genel tasarımı.
Kayak:Kar üzerinde kayarak gitmeye yarayan aygıta kayak denir. Kayak kullanılarak yapılan spora da kayak s
Kayıkhane:Kayıkların çekildiği, korunduğu üstü örtülü yer.
Kem:Noksan, eksik. Kötü, fena (göz, söz vb.)
Kerpiç:Duvar örmekte kullanılmak için kalıplara dökülüp güneşte kurutulmuş saman ve balçık karışımı ilkel t
Genel Türkçe Terimleri Sözlüğünde Kayıtlı Terim: 377