Online Genel Türkçe Terimleri Sözlüğü

Keşfetmek:Var olmasına rağmen kimsenin görmediği, bilmediği bir yeri veya bir şeyi ortaya çıkarmak; bulmak. "

Ketum:Sır saklamasını bilen, sıkı ağızlı, sır saklayan.

Kıdemli:1. Bir işte eski ve deneyimi çok olan. "Sen kıdemli olduğun için direksiyona geç." 2. Bulunduğu

Kılavuz:1.Yol gösteren, tarihî ve turistik yerleri gezerken bilgi aktaran kimse, rehber. 2. Herhangi bi

Kil Taşı:İnce taneli kilin zamanla kat kat yığılması sonucu meydana gelen taş, şist.

Kişilik:1. Bir kimseye özgü belirgin özellik, manevi ve ruhsal niteliklerinin bütünü, şahsiyet. 2. İnsa

Klan:Boy, kabile.

Koğuş:Kışla, okul, tutukevi, hastane vb. kalabalık yerlerde içinde birçok kimsenin yattığı veya barındığı

Kollamak:1- Olmasını, ortaya çıkmasını beklemek, gözetmek. 2- Göz önünde tutmak, gözlemek. 3- Korumak

Kolyoz:Uskumrugillerden uzunluğu 30-35 santim olan Marmara ve Karadeniz'de yaşayan bir balık türü.

Konak:Büyük ve gösterişli ev. Hükümet işlerinin görüldüğü yapı.

Konferans:Topluluğa bir konuda bilgi vermek amacıyla yapılan konuşma. Uluslararası bir sorunun çözülmesi için

Kopya:1. Bir sanat eserinin veya yazılı bir metnin taklidi, asıl karşıtı. 2. Suret çıkarma işi. 3.

Korkutmak:1. Korkmasına yol açmak. "Gece gece kardeşini korkutmaya çalışıyor." 2. Kaygıya düşürmek, endişe

Köhne:Eskiyip yıpranmış, bakımsız kalmış. Eskimiş, çağ dışı.

Köle:1. Savaşta tutsak alınan, yabancı ülkelerden zorla kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan veya başk

Körük:Ateşi canlandırmak için kullanılan ve açılıp kapandıkça içindeki havayı üfleyen araç.

Köşker:Yemenici, ayakkabı tamircisi.

Kritik:Tehlikeli, endişe veren. Eleştiri, eleştirmen.

Kroki:Planın ölçeksiz fakat orantılı basit çizimine kroki denir.

Kukla:Hareketli yerleri iplikle sanatçının parmaklarına bağlanarak veya eldiven gibi bir kesiti kullanarak

Kulunç:Şiddetli omuz ve sırt ağrısı.

Kurgan:Orta Asya'nın kuzeyinde özellikle milattan önce ve miladın ilk yüzyıllarında yaygın bir biçimde uygu

Kusur:Eksiklik, noksan. Özür. Bilerek veya bilmeyerek bir işi gereği gibi yapmamak.

Kuşkulanmak:Kuşkuya düşmek, kuşku duymak, işkillenmek, şüphelenmek "O çocuktan kuşkulanmakta haklıymışsın." "A

Kutsal:1. Güçlü bir dinî saygı uyandıran veya uyandırması gereken, kutsi, mukaddes. 2. Tapınılacak vey

Kuvarsit:Kum taşı.

Küfüv:Birbirine benzeyen veya yakışan. Akran, denk, eş, benzer, misil, nazir.

Küpeşte:Gemilerde güverte hizasında ıskarmoz bağlarına tutturulan dikmelerin dış yüzeylerine kaplanan kaplam

Lakerda:Palamut, torik ve bunun gibi balıklardan dilim dilim kesilerek yapılan salamura.

DİĞER SAYFALAR:

Genel Türkçe Terimleri Sözlüğünde Kayıtlı Terim: 377

Terimler Sözlüğü Ana Sayfa