Baş Kanım
Köyümüz köydü hocası hacısı muhtarıyla
İnsanları insandı atası ötesiyle
Vicdanları huzurları soruları cevapları vardı
Ha deyince el ele
Okul cami yol sokak yapardı
Dağ taş yıkardı imeceyle
Öğretmenleri kıymetliydi çünkü öğretmendiler
İmamı imandı onun da yeri vardı
İlim irfan gerek der yarına bakardı
Bir gün bir başım olsun dedi
Tuttu üstüne bir de oy verdi kırılası eliyle
Sandılar başları göğe ererdi
Bir de baktılar eyvah iş işten geçti
Kabirde ataları üst üste yatıyor
Tek sorun önce ölen altta kalıyor
Yetmiş yıl önce okulları öğretmenleri vardı
Başkanla yerinde yeller esiyor
Biri ev yapar o gelir yıkar
Hastayı sevmez özürlüyü garibanı hoşlanmaz
Yanılıp şaşıpta bir el uzatmaz
Korkma dokun ısırmazlar başkanım
Okulu yıktı yerine
Nikah yaptı onbeşinde çocuklara
Sayende çocuklar ana baba oldu başkanım
Dağdan derelere sular akardı
Kar tadında zemzem tadında
Onu da millete sattı başkanım
İçtikleri suyu da kursaklarına tıktı başkanım
Bir de hizmet yaptı döşedi boru
Rezil etti dünya aleme köyü
Arada iki de işçi gitti
Kargalar gördükçe gülüyor başkanım
Başkanım geldi geleli hesap yapıyor
Bir tarlayı atıp beş tarlayı tutuyor
Ne var ne yok hamuduyla yutuyor
Yatağında çok da rahat yatıyor
Göbek de bu yüzden oldu başkanım
Oy zamanı geldi kapı geziyor
İsteyene elbise isteyene makine veriyor
Bazen de bayağı ağırdan gidiyor
Nasılsa enayiler yutuyor
Sen bildiğini oku başkanım
Beklediler beklediler beklerken beklediklerini unuttular
Bu işler unutturmakla olmaz başkanım
Bu işler aşırmakla araklamakla olmaz başkanım
Can diye güvendiğin bir nefes
Bir bu dünya sonra da ahiret var başkanım
Elif Kaya
Elif KAYA Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Mazide Kaldı
Akşamlar vardı eskiden
O akşamlarda insanlar çocuklar vardı
Masallar misaller anlatılır bilmeceler sorulurdu
Bazen bir taklit bazen harbiden bir şaka yapılırdı
Her şeyin tadı vardı o zamanlar
Ocakta kocaman bir kütük bir de sıcacık yürekler vardı
Bir çıra bir fener bir de gülen yüz aydınlatırdı
Büyükler vardı söz anlatır söz dinletir
Küçükler vardı söz söyletir söz işitir
O zaman dost yürekler vardı
Evler vardı kerpiçten kapı pencere tahta
Kırk kilitli çelikten değildi duvarlar
Kuzular da kurttan değildi o zaman
Çocukların bezden topları servi dalından atları
Tahta arabaları papatyadan taçları vardı o zaman
Çelik çomak oynarlar ip atlarlardı
Toz toprak içinde bahar kokan dağlarında
Çocukların çocuk gibi hayatları vardı o zaman
İnsanlar kalabalıklar içinde yalnız değillerdi
Arsızlıktan korkar hırsızlıktan utanırlardı
Hırlı ile hırsız ayrılırdı o zaman
Bir kahve vardı
O kahvenin de kırk yıl hatırı vardı o zaman
O zaman hayat vardı yaşamak vardı
Şimdi hepsi mazide kaldı
Mazide geçmişte kaldı bu zaman
Elif KAYA
İhanet
Yürek bir başka bu gece
Kırdı saflığın duvarlarını
Gecenin zifiri karanlığında
Utançlar aydınlattı varlığını
Utanıyor kendinden
Utanıyor ihanetinden
Çarpıyor yine deli deli
Ha gitti ha gidecek gibi
Sanki gizlenecek yer bulabilecek gibi
Gözler yalancı yürek yalancı
El yabancı ten yabancı ben yabancı
Yalancıdan yar olmak gibi
Dokunuşa korkup titreyen beden
Eriyip yok olup gidecek gibi
Gözyaşları oluk oluk akarken yüreğine
Ten bir başka bende ben bir başka tende
İhanetin en temizinden en büyüğünden
Kendine ihanet inadına ihanet
Yalanlarına inanmak en yalanından
Susmak binlerce kelimeyi boğazına düğümleyip
Yüreğini susturmak en suskunundan
Haykırışlar en sessizinden
Direnmek en dirençsizinden
Başkaldırmak en boğun eğmişinden
Kendini zincire vurmak en narininden
Esiri olmak ihanetin yalanın en tutuklusundan
En ihanetinin en yalanının en çaresizinden
Barışmak yaşamak en mücadelesizinden
Kabullenmek katlanmak en kabulsüzünden
Bitmek bitirmek en tükenmişinden
Elif Kaya
Elif KAYA
Töre
Küçücük bir kız vardı mavi iri gözlü
Evin gözbebeği
Yıllar geçti kocaman gelinlik kız oldu tam onbeşinde
Büyükler karar verdi anlaşıldı altmışında dedeyle
Hayır olmaz dedi kim dinlerdi ki onu
O da kaçıverdi öylesine yirmisinde delikanlıya
Büyükler söz verdi namus temizlenecekti
Yoksa ne derlerdi konu komşuya
Nasıl bakarlardı elalemin yüzüne
Bir candan daha değerli değillerdi ama
Namus vardı ya ortada
Aradılar buldular haber saldılar töreden
İnanmadı biliyordu da inanamadı
Nasıl kıyarlardı ki gözbebeklerine
Kardeşi geldi yanına elinde kocaman bir hediye
Aslında şaşırmadı da inanamadı
Hadi gezelim biraz bahçede kiraz toplayalım dedi
Hayır demedi olacakları bile bile
Kardeşi oracıkta verdi hediyeyi
Yirmibir bıçak darbesi tam can evine
Yalvardı bebeğime vurma kıyma ona
Korumaya çalıştı olabildiğince
İki ay sonra bir kızı olacaktı
Kim dinlerdi ki onu töre namus varken
Bir köy yasta kuşlar ağaçlar yasta
Kirazlar kan ağladı bu acımasızlığa
Haber saldılar babaya namus temizlendi töre kazandı
Yürekten midir bilinmez ama
Kime ne ki can benim töre benim namus benim
Lanetler olsun böyle töreye böyle namusa
Elif KAYA