Eğitim Neferine Mektup
İlk defa güçlük çekiyorum kalemimi oynatırken. İlk defa zorlanıyor kalemim, kağıda dansa kaldırmadan önce. Şu sımsıkı tuttuğum kalem varya öğretmenim, anımsatıyor bana bir eğitim neferinin amansız harplerini. Cehalete kalkan açmış nefere kelimelerle hitap etmek beni çok zorluyor öğretmenim. Beni çok zorluyor solmak üzere olan bir kardelenin hayat ışığına mektup yazmak. Defterinin her köşesine canım öğretmenim yazan o yavrucağın sevgisi dururken beni çok zorluyor içimdekileri anlatmak.
Koca bir gülistanda güneş misali parlıyor yüreğiniz. Siz çiçek ayrımı yapmazsınız öğretmenim. Kimi zaman güneşin bile unuttuğu, geçit vermez sarp dağlarla çevrili küçük bir köyde atar kalbiniz. Kışın ayazı diretirken insanı yaşamla ölüm arasında siz cahilliğin yüz tuttuğu bu dağ köyünde sobanın başında kardelenlerinizle açıyorsunuz küçük bir umutla. Cahilliğin hüküm sürdüğü başka bir yerde uçurumdan kurtarıyorsunuz kara duvak giydirilmek istenen körpe gelinleri. Siz alıyorsunuz çocuğun elindeki çoban sopasını. Ve yine siz bağlıyorsunuz o yavrucağı bir kurşun kalemle hayata. Lastik ayakkabılarıyla okula koşan çocuklara siz unutturuyorsunuz yokluğun verdiği acıyı sımsıkı sevginizle. Kimi zaman, hayatın dikenlerine takılmış çiçekler bitiyor yanınızda. Sizden öğreniyor ahlakı bu yontulmamış elmaslar. Sevginin paradan daha değerli olduğunu anlıyor çocuklar sevmeğe başladıklarında. Düşünüyorum da eğer siz olmasaydınız ne olurdu körpe fidanların hali, şu çınarlar yine meydan okuyabilir miydi zamana, çiçek açar mıydı ilkbaharda ağaçlar? Düşünüyorum da siz olmasaydınız yine meyve verir miydi genç nesiller? Eğer siz kendinizi feda edip de yanmasaydınız bir kandil misali, aydınlığa kavuşabilir miydi genç neferler cehaletin sardığı karanlık atlaslarda?
Söylemiştim ya öğretmenim, zorlanıyor gönül düşündüklerini ifade etmekte. Şimdi meyve verme yolunda ilerliyor bu karanlıktan kurtardığınız körpe fidan, yansıtıyor sizden aldığı ışığı körpe çiçeklere. Can suyu oluyor belki de geleceğin çınarlarına. Işığınızla büyüyen bu fidan varya öğretmenim, kapattı şimdi cehaleti kör zindanlara; umutla ilerliyor aydınlık bir hayat yolunda. Gül kokan ellerinizi öpüyorum sevgiyle, aydınlık yarınlarda görüşmek dileklerimle.
Ümit Zafer Bağcı
Ümit Zafer BAĞCI Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Çanakkale Geçilmez
Hüzün çöktü geceye,ayaz var yine
Dilimde bir türkü,aklımda çanakkale
On beşime yeni girdim,gidiyorum ben zafere
Ağlama be canım anam yok ki başka bir çare
Bir kara buluttur çökmüş Osmanlının başına
Hangi yürek Türkü yener çıksın haydi karşıma
Şehitlerin kanı gezer o şanlı al bayrakta
Çanakkale geçilemez,geçilmedi hep ayakta
Cephede titriyor silah tutan küçük eller
Geliboluda ayaz var üşüyor minik bedenler
Koşuşuyor çaresiz yara saran hekimler
Destan yazıyor resmen bizim cesur mehmetler
Ne cephane ne gemi değiştirmez gerçeği
Esas olan imandır o da Türklerde gizli
Duyulur taa öteden Allah Allah sesleri
Geliyor bak mehmedim bu da mehterin sesi
Ümit Zafer Bağcı
Ümit Zafer BAĞCI
Söyle Yarim
Darağacında meyve yetişir mi?
Söyle yarim.
Gönül sensiz bülbül olup ötüşür mü?
Serseri rüzgarlara seslendim, bir nefeslik kokun istedim
Okyanuslara haykırdım seni, bu kalpte deli dalgalar besledim
Mehtaptan tek seni diledim, seni yansıtsın bu gece yeğledim
Söyle yarim.
Gül olmadan bülbül feryat etmez mi?
Arkana da aldın sonbaharı, bir yaprak misali
Çıplak bıraktın koca çınarı, hiç aldırmadın mı?
Ağlattın giderken doyasıya bakamadığın gözleri, şu bulutları
Ağlattın sana beslediğim saf umutları
Söyle yarim.
Kurak çölde gül biter mi?
Kabul ediyorum ceylan gözlüm, ben şair değilim
Ne yapsın deli gönül, sus dersem de dinler mi?
Şiir bile yazmıyorum aslında yar uğruna
Tek amacım duy artık bu aşığın sesini
Söyle yarim.
Gönül sensizliği kabul eder mi?
Suç ortağım yalnızca saf kalpten ibaret
Sana olan aşkımı gözlerin teşvik etmedi mi?
Sen şimdi rahatca sokaklarda gezerken
Seni sevdim diye müebbet aşk cezası çekmedim mi?
Söyle yarim.
Nedir sevenin günahı?
Ümit Zafer Bağcı
Ümit Zafer BAĞCI
Yiğidim Aslanım
Son cemre düşüyor toprağa
Artık soğuk kalacak bedeni
Ruhu nemli gözlerde yaşayacak ama
Hep yanımızda olacak, çünkü o ölmedi
Yiğidim aslanım diye ağıt yakacak annesi
Ateş düşecek bir ocağa daha, sebebi yok ki
Güneşe el sallayan umutsuz kar tanesi
Süzülüyor al bayrak ile, ebediyetin incisi
Sonbahar tez yakaladı, o körpecik bedeni
Haykırıyordu babası: Ölmedi o, ölmedi
Kokluyor kanlı gömleği, gözü yaşlı sevdiği
Kozadan uçtu gitti, anasının tek kelebeği
Ağlıyor bak kör kurşun, yanıyor içten içe
Benim suçum yok diyor, işlemem ki nefere
Onu öldüren ben değil, çakal sürüsüydü işte
Bir yıldız daha kaydı, dayanamayıp geceye
Gül koklamak dururken koparmak niye
İnsanoğlu gider mi sebepsiz cenge
Bir toprak uğruna kan döküp, öldürmek
Sonun olacak kara toprak, gelir o şehit gömmeye
Ümit Zafer Bağcı
Ümit Zafer BAĞCI