Ertan Çağlar Sevgili Elif Hanım Köyler İçin yazılan her şey güzeldir. Çünkü köyler bizim şah damarımızdır. O Kartal Yuvası'nı andıran köyünüze yazdığınız bu güzel şiiriniz için çok teşekkürler emeğinize sağlık. Kutlarım.
Köyüm
Köyüm kartal yuvasıdır dağ başında kurulu
Kışları sert boyunca kar gecesi ayaz
Fırtınası dağları taşları söker yıkar
Baharı bahardır çiçekler kokar
Dereleri çağlayan köpük köpük coşar
Koyunu kuzusu ağıllar dolusu
Çobanları karabaşlar
Koyun kuzu meleşir ta yüreğinin içini titretir
Yazları ekini elması kirazı şeftalisi
Buz gibi taze nefes havası
Düğünleri bayramları sevenleri sayanları
Güz ekinler derilir sergiler serilir
İnsanları da mevsimleri gibidir
Bahar kokar mis kokar duyguları his kokar
Fırtına koparır ayaz tutar buz tutar
Sis tutar pus tutar yas tutar
Yazları eli açık cömerttir sınırsızca
Bir mevsim güzdür yaprak döker çiçekleri solar
Hazan olur viran olur ümitler solar
İşte o mevsimler köyümün son mevsimi olur
Hezeyanı heyelanı olur
Bahar kokmaz fırtına kopmaz
Pus tutar sis tutar ve sonuçta cehalet yutar
Köyümü ta yüz yıl öncesine götürür
Elleri tutmaz gözleri görmez aklı ermez olur
İşte bu mevsim köyümün son mevsimi olur
Okul nedir neye gereklidir bilmez
Çocuk nedir ne için yapılır düşünmez
Gelecek nedir neler yapılmalı sormaz
Sisler kara dumanlar çöker başlarına ayaklarına yüreklerine
Ne yol bulur ne yön ne de yarın düşünür
İşte bu mevsim köyümün hiçliği olur
Sesi yürekleri dağlayan karabaşa teslim bir köy olur
O köy işte böyle bir köyüm olur
Elif KAYA Şiirleri
Yazılan son 2 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 2 yorum yazılmış.
Benzer Elif KAYA Şiirleri:
Yürek bir başka bu gece
Kırdı saflığın duvarlarını
Gecenin zifiri karanlığında
Utançlar aydınlattı varlığını
Utanıyor kendinden
Utanıyor ihanetinden
Çarpıyor yine deli deli
Ha gitti ha gidecek gibi
Sanki gizlenecek yer bulabilecek gibi
Gözler yalancı yürek yalancı
El yabancı ten yabancı ben yabancı
Yalancıdan yar olmak gibi
Dokunuşa korkup titreyen beden
Eriyip yok olup gidecek gibi
Gözyaşları oluk oluk akarken yüreğine
Ten bir başka bende ben bir başka tende
İhanetin en temizinden en büyüğünden
Kendine ihanet inadına ihanet
Yalanlarına inanmak en yalanından
Susmak binlerce kelimeyi boğazına düğümleyip
Yüreğini susturmak en suskunundan
Haykırışlar en sessizinden
Direnmek en dirençsizinden
Başkaldırmak en boğun eğmişinden
Kendini zincire vurmak en narininden
Esiri olmak ihanetin yalanın en tutuklusundan
En ihanetinin en yalanının en çaresizinden
Barışmak yaşamak en mücadelesizinden
Kabullenmek katlanmak en kabulsüzünden
Bitmek bitirmek en tükenmişinden
Elif Kaya
Elif KAYA
Yakıştık Ölüme
Nasıl da yakıştık ölüme
Nasıl da alıştık
Nasıl da çatıştık kaderle
Nasıl da rahatladık
Her gün her yerde kazalar
…..yönünden …..plakalı araç
…..mevkiinde ….yaptı
…..kişi öldü … kişi yaralı
O an belki duyar belki duymayız
Belki görür belki de görmeyiz
Nasıl da yakıştırdık ölümü herkese
Beş onbeş yirmibeş yaşında
Kırk yaşında yetmiş yaşında
Herkese her an her yerde yakıştırdık
Zamanı dedik ölümün zamanı
Ekmek yemek su içmek kadar doğal saydık
Hiç sormuyor sorgulamıyoruz
Sorarsak da cevap vermiyoruz
Bir de suçu kadere yükledik mi
Vicdanımız öyle rahat öyle rahat ki
Değmeyin keyfimize
Neden … yapılmadı ….bakılmadı
…. İzin verilmeseydi ….olsaydı
Bunları konuştuk
Sadece konuşmak için
Ne sorduk ne cevap verdik
Çünkü gönlümüz rahat
Suçumuz yok ki
Kabahat kaderin
Kaderinde böyle yazıyormuş
Kaderden kaçılmaz ki
Kader doğmadan yazılırmış
Biz çok masum ve günahsızız
İnandırdık ya vicdanımızı
Biz çok çok rahatız
Geçmiş olsun diyoruz
Ya … olsaydın ya … kalsaydın
Ya …seydin ….dın …din ….
Şükret haline …
Kaderinde bu varmış
Suçluyu bulduk bir kere
Biz sütten çıkmış ak kaşık
Bu yüzden çok rahatız
Baş sağlığı diliyoruz
Emir Allahın (kaderin)
Başın sağ olsun
Allah başka acı göstermesin
Allah sabır versin
Oysa ateş bir kere düştü mü bir yere
Bir daha sönmez asla
Yandıkça yanar korlanır
Korlandıkça yakar kavurur
Suçu kadere atar
Üstüne bir de dilekler tutar
Sustururuz vicdanımızı
Oysa bir sorsak nedenini
Bir anlatsak kendimize
Hep boşuna konuşmak yerine
Bir kere dolusuna bir şeyler yapsak
Kandırmasak bizi
Neden öyle kolay öyle basit ki
Kaderin değil de bizim suçumuz olduğunu
Bir itiraf edebilsek bize
Bir bulsak o yüreği ömrümüzde
Ölümü bu kadar yakıştırmayız
Bu kadar suçlamayız o masum kaderi
Bu kadar kandırmayız o gariban vicdanımızı
Bu kadar ucuz sanmayız insan hayatını
Bu kadar basit harcamayız canlarımızı
Bu kadar değersiz kılmayız kendimizi
Sadece vicdanımızı özgür bıraksak
Kandırmasak onu yön bulur kendince
Çözeriz tüm bu sorunları
Bu kadar kolay benimsemeyiz ölümü
Kafa tutarız o yollardaki her metreye gizlenmiş canavara
Elif KAYA
Küçücük bir kız vardı mavi iri gözlü
Evin gözbebeği
Yıllar geçti kocaman gelinlik kız oldu tam onbeşinde
Büyükler karar verdi anlaşıldı altmışında dedeyle
Hayır olmaz dedi kim dinlerdi ki onu
O da kaçıverdi öylesine yirmisinde delikanlıya
Büyükler söz verdi namus temizlenecekti
Yoksa ne derlerdi konu komşuya
Nasıl bakarlardı elalemin yüzüne
Bir candan daha değerli değillerdi ama
Namus vardı ya ortada
Aradılar buldular haber saldılar töreden
İnanmadı biliyordu da inanamadı
Nasıl kıyarlardı ki gözbebeklerine
Kardeşi geldi yanına elinde kocaman bir hediye
Aslında şaşırmadı da inanamadı
Hadi gezelim biraz bahçede kiraz toplayalım dedi
Hayır demedi olacakları bile bile
Kardeşi oracıkta verdi hediyeyi
Yirmibir bıçak darbesi tam can evine
Yalvardı bebeğime vurma kıyma ona
Korumaya çalıştı olabildiğince
İki ay sonra bir kızı olacaktı
Kim dinlerdi ki onu töre namus varken
Bir köy yasta kuşlar ağaçlar yasta
Kirazlar kan ağladı bu acımasızlığa
Haber saldılar babaya namus temizlendi töre kazandı
Yürekten midir bilinmez ama
Kime ne ki can benim töre benim namus benim
Lanetler olsun böyle töreye böyle namusa
Elif KAYA